İngiliz leydi Marianne Haslegrave, kısacık küt kesilmiş beyaz saçları ve güler yüzlü haliyle çok şey yaşamış güçlü kadınların tavrını sergiliyordu.
Kısa süre önce İstanbul'a, onun gibi hepsi kadın çok eğitimli, her biri kendi alanında başarıya ulaşmış 58 ülkeden 492 konuk geldi.
Bunun nedenini Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Başkanı Nazan Moroğlu ile Yardımcısı Nezihe Bilhan anlattı.
.

94 yıldır kadını kalkındırmak için mücadele veren, 81 ülkede 130 bini aşkın üyesi olan Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu'nun (IFUW) temsilcileriydi bu kadınlar.
Ve, ilk kez kongrelerini İstanbul'da yapıyorlar. Birinci Dünya Savaşı ertesinde kurulan örgütün üyeleri, 21 Ağustos'ta son bulacak toplantılarında Türkiye'yi de masaya yatıracak.
Kongrenin ana teması ise "Sürdürülebilir Kalkınmada Kadının Rolü."
Kısa süre önce İstanbul'a, onun gibi hepsi kadın çok eğitimli, her biri kendi alanında başarıya ulaşmış 58 ülkeden 492 konuk geldi.
Bunun nedenini Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Başkanı Nazan Moroğlu ile Yardımcısı Nezihe Bilhan anlattı.
.

94 yıldır kadını kalkındırmak için mücadele veren, 81 ülkede 130 bini aşkın üyesi olan Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu'nun (IFUW) temsilcileriydi bu kadınlar.
Ve, ilk kez kongrelerini İstanbul'da yapıyorlar. Birinci Dünya Savaşı ertesinde kurulan örgütün üyeleri, 21 Ağustos'ta son bulacak toplantılarında Türkiye'yi de masaya yatıracak.
Kongrenin ana teması ise "Sürdürülebilir Kalkınmada Kadının Rolü."
Bu nedenle antik dönem tarihçisi olan Haslegrave ile buluştuk.
Kadın başbakan olmalı
* Sayın Haslegrave, Başkanı olduğunuz örgütün yaşamı, neredeyse bir yüzyıla yaklaşıyor. Bugüne kadar neler yaptınız?
En önemli amacımız kadının kalkınmasına katkıda bulunmak. İlk aşamada eğitime destek verildi.
Öncelikle lise eğitimini ardından üniversiteye gitmelerini desteklemek için çalıştık.
Kadın başbakan olmalı
* Sayın Haslegrave, Başkanı olduğunuz örgütün yaşamı, neredeyse bir yüzyıla yaklaşıyor. Bugüne kadar neler yaptınız?
En önemli amacımız kadının kalkınmasına katkıda bulunmak. İlk aşamada eğitime destek verildi.
Öncelikle lise eğitimini ardından üniversiteye gitmelerini desteklemek için çalıştık.
O yıllarda dünyada 'okuyan kadın' diye bir düşünce çok azdı.
Onların eğitim haklarına sahip çıktık. Bunun yanında insan haklarının tanınması, korunması, barış, adalet ve eşitlik için uluslararası dostluk anlayışı ve işbirliğinin geliştirilmesine yönelik amaçlar için çok çalıştık.
Üniversite mezunu kadınların deneyim ve becerilerinin kullanmalarının sağlanması faaliyetlerini yürüttük.
.

* Bunlar çok değerli amaçlar. Peki neden hâlâ kadınların erkeklerle eşitlik sorunları çözülemiyor?
Önemli bazı sorunlar çözüldü aslında. Mesela, insan hakları ve kadının kalkınmasına yönelik çalışmalarda en başta kadınların "oy verme" hakları yoktu.
Şimdi ise oy verebiliyorlar. Ama parlamentolarda kadının demokrasi geleneklerinde hâlâ alacak çok yolumuz var.
Mesela Ruanda gibi bir ülkede bugün yüzde 50'nin üzerinde kadın milletvekili var.
Mesela, Britanyalı bir kadın olarak Thacher'dan sonra yeniden bir kadın başbakan görmek istiyorum.
Bunu siz de kendi ülkenizde istersiniz.
Türkiye'de ikilem var
* Ülkemde kadın başbakan isterim de Türkiye'de Meclis'te 550 milletvekilinin sadece 50'si kadın. Sizce, Ruanda'dan neden daha gerideyiz?
Bunu anlamak bana da zor geliyor. Oysa Türkiye'de gördüğüm kadarıyla çok güçlü kadınlar var.
Profesörler, iş kadınları, kendi alanında çok başarılı olmuş kadınlar görüyorum dışarıdan bakınca. Bir ikilem var burada.
Başarılı ve güçlü kadınlarla zorda ve yeterli eğitim almamış kadınlar bir arada. İyi ile kötü yan yana.
Bunun çözümü de eğitimden geçiyor. Ne kadar çok eğitimli kadın olursa, yaşanan bu ikilemler azalacak.
* Bugüne geldiğimizde kadın, erkeklerle hangi konularda eşitliği sağlayamıyor?
Mesela eşit işe eşit ücret elde edilemiyor. Kadınlar eğitimde de erkeklerin baskısı altında. Örneğin İngiltere'de bile tıpta ve sanat alanında kızlar, hâlâ geriden geliyor.
Sizin de dahil olduğunuz birçok ülkede öğretim görevlisi ve birçok departmanda kadın seviyesi yüksek. Üst düzeylere gelindiğinde kadın sayısının artması için ilerlemeler lazım.
Yüksek noktalarda olan kadınları istisnadan çıkarıp normalleştirmeye getirmemiz gerekiyor.
* Uluslararası örgütlerin yönetiminde, üst düzeyde kadınları fazla göremiyoruz. Siz BM ile bağlantılı çalışıyorsunuz. Bir gün BM Genel Sekreterliği'ne bir kadın gelebilir mi?
Tam da bunu anlatacaktım. Bu göreve bir kadının gelmesi, bizim için her şeyin üstünde. O makamda kadın görmek istiyoruz artık. Genel Sekreter Ban ki Moon, kadınlara çok önem verse de oraya bir kadın gelmeli.

* Bunun için neler yapıyorsunuz?
Bu arzuda olan kadınları öne çıkarabilmek için uğraşıyoruz. Bizim dışımızdaki kadın kuruluşları da bir araya gelerek çalışmalı. BM'nin kalkınma kuruluşu UNDP'in başında bir kadın var. İnsan Hakları Yüksek Komisyonu'nunda da kadın üyeler bulunuyor.
* Peki, BM'nin bugünkü haliyle dünya barışına yeterince hizmet ettiğini düşünüyor musunuz? Tüm dünya ülkeleri, burada yeterince dengeli biçimde temsil edilebiliyor mu?
Politik bir kuruluş değiliz. O nedenle kendi kişisel fikrimi söylersem, BM, değişen dünya koşullarına göre kendisini yenileyemedi.
Ben 4 yaşındayken BM kurulmuştu. Bugün 70'li yaşlarımı geçtim, BM hâlâ aynı durumda. Geniş bir reforma ihtiyacı var.
Ekonomik dengeler çok değişti, ülkeler arasında çok farklar oluştu. BM'nin de yapısını bu dengelere göre yenilemesi lazım.
Kadına şiddet çok evrensel bir sorun
* Sosyal anlamda bizim en büyük sorunumuz "kadına şiddet" meselesi. Bu konuda neler yapılmasını önerirsiniz?
Her ülkede kadına şiddet var. Bu, hala evrensel bir sorun. Konferanslarda da ele alacağız.
Hatta, canlı bir mahkeme kurulacak ve burada konu gösteriyle ifade edilecek.
16 yaşında evlendirilen eşinden sürekli dayak yiyen bir kızın boşanma davası izlenecek.
Derneğin kuruluş amaçlarından birisi de kızların eğitimlerini tamamlamadan erken evlendirilmesi.
Pek çok ülkede kanunlar konuldu ama bunlar uygulanmıyor.
* Görücü usulüyle evlenmeye nasıl bakıyorsunuz?
Bazı ülkelerde böyle evlilikler var. Bu yanlış değil ama zorla evlilik de olmaz.
Kadınların hakları, doğdukları andan itibaren başlar. Sorunların çoğunun çözüme eğitime gelip dayanıyor.
.

'Kaç çocuk' konusuna kadınlar karar vermeli
* Bizim Başbakan, "Nüfus giderek yaşlanıyor" düşüncesiyle ailelerden 3 ve daha fazla çocuk yapmalarını istiyor.
Size bu konuda kararı kim vermeli?
Kendi görüşüm şu; Kaç çocuk sahibi olunmasına ve zamanına kadın karar verebilmeli.
Daima aile ile ilgili kararlar ve seçenekler, kadının kararı olmadan alınmamalı.
Erkek sorumluluk almak istemiyor
* İstanbul'da da kadınların çok sorunu var. Acaba yoksul bölgelere hiç gittiniz mi?
Henüz gidemedim ama kendime de soruyorum. İstanbul'dayım şu anda ama gerçek Türkiye bu mu?
.

* İstanbul, Türkiye'nin bir mozaiğidir. Mesela, yoksul semtlerde erkekler eşlerini ve çocuklarını bırakıp kaçıyor, sizce erkeklerin sorunu nedir?
Evlilik, sorumlulukların eşit alınması gereken bir kurumdur. Birçok ülkede aile yapıları farklı olsa da gördüğüm kadarıyla erkekler, sorumluluk almak istemiyor.
Aileyi korumak hem sosyal hem ekonomik açıdan kadına düşüyor ki, bu da insan haklarına aykırı bir durum.
Onların eğitim haklarına sahip çıktık. Bunun yanında insan haklarının tanınması, korunması, barış, adalet ve eşitlik için uluslararası dostluk anlayışı ve işbirliğinin geliştirilmesine yönelik amaçlar için çok çalıştık.
Üniversite mezunu kadınların deneyim ve becerilerinin kullanmalarının sağlanması faaliyetlerini yürüttük.
.

* Bunlar çok değerli amaçlar. Peki neden hâlâ kadınların erkeklerle eşitlik sorunları çözülemiyor?
Önemli bazı sorunlar çözüldü aslında. Mesela, insan hakları ve kadının kalkınmasına yönelik çalışmalarda en başta kadınların "oy verme" hakları yoktu.
Şimdi ise oy verebiliyorlar. Ama parlamentolarda kadının demokrasi geleneklerinde hâlâ alacak çok yolumuz var.
Mesela Ruanda gibi bir ülkede bugün yüzde 50'nin üzerinde kadın milletvekili var.
Mesela, Britanyalı bir kadın olarak Thacher'dan sonra yeniden bir kadın başbakan görmek istiyorum.
Bunu siz de kendi ülkenizde istersiniz.
Türkiye'de ikilem var
* Ülkemde kadın başbakan isterim de Türkiye'de Meclis'te 550 milletvekilinin sadece 50'si kadın. Sizce, Ruanda'dan neden daha gerideyiz?
Bunu anlamak bana da zor geliyor. Oysa Türkiye'de gördüğüm kadarıyla çok güçlü kadınlar var.
Profesörler, iş kadınları, kendi alanında çok başarılı olmuş kadınlar görüyorum dışarıdan bakınca. Bir ikilem var burada.
Başarılı ve güçlü kadınlarla zorda ve yeterli eğitim almamış kadınlar bir arada. İyi ile kötü yan yana.
Bunun çözümü de eğitimden geçiyor. Ne kadar çok eğitimli kadın olursa, yaşanan bu ikilemler azalacak.
* Bugüne geldiğimizde kadın, erkeklerle hangi konularda eşitliği sağlayamıyor?
Mesela eşit işe eşit ücret elde edilemiyor. Kadınlar eğitimde de erkeklerin baskısı altında. Örneğin İngiltere'de bile tıpta ve sanat alanında kızlar, hâlâ geriden geliyor.
Sizin de dahil olduğunuz birçok ülkede öğretim görevlisi ve birçok departmanda kadın seviyesi yüksek. Üst düzeylere gelindiğinde kadın sayısının artması için ilerlemeler lazım.
Yüksek noktalarda olan kadınları istisnadan çıkarıp normalleştirmeye getirmemiz gerekiyor.
* Uluslararası örgütlerin yönetiminde, üst düzeyde kadınları fazla göremiyoruz. Siz BM ile bağlantılı çalışıyorsunuz. Bir gün BM Genel Sekreterliği'ne bir kadın gelebilir mi?
Tam da bunu anlatacaktım. Bu göreve bir kadının gelmesi, bizim için her şeyin üstünde. O makamda kadın görmek istiyoruz artık. Genel Sekreter Ban ki Moon, kadınlara çok önem verse de oraya bir kadın gelmeli.

* Bunun için neler yapıyorsunuz?
Bu arzuda olan kadınları öne çıkarabilmek için uğraşıyoruz. Bizim dışımızdaki kadın kuruluşları da bir araya gelerek çalışmalı. BM'nin kalkınma kuruluşu UNDP'in başında bir kadın var. İnsan Hakları Yüksek Komisyonu'nunda da kadın üyeler bulunuyor.
* Peki, BM'nin bugünkü haliyle dünya barışına yeterince hizmet ettiğini düşünüyor musunuz? Tüm dünya ülkeleri, burada yeterince dengeli biçimde temsil edilebiliyor mu?
Politik bir kuruluş değiliz. O nedenle kendi kişisel fikrimi söylersem, BM, değişen dünya koşullarına göre kendisini yenileyemedi.
Ben 4 yaşındayken BM kurulmuştu. Bugün 70'li yaşlarımı geçtim, BM hâlâ aynı durumda. Geniş bir reforma ihtiyacı var.
Ekonomik dengeler çok değişti, ülkeler arasında çok farklar oluştu. BM'nin de yapısını bu dengelere göre yenilemesi lazım.
Kadına şiddet çok evrensel bir sorun
* Sosyal anlamda bizim en büyük sorunumuz "kadına şiddet" meselesi. Bu konuda neler yapılmasını önerirsiniz?

Hatta, canlı bir mahkeme kurulacak ve burada konu gösteriyle ifade edilecek.
16 yaşında evlendirilen eşinden sürekli dayak yiyen bir kızın boşanma davası izlenecek.
Derneğin kuruluş amaçlarından birisi de kızların eğitimlerini tamamlamadan erken evlendirilmesi.
Pek çok ülkede kanunlar konuldu ama bunlar uygulanmıyor.
* Görücü usulüyle evlenmeye nasıl bakıyorsunuz?
Bazı ülkelerde böyle evlilikler var. Bu yanlış değil ama zorla evlilik de olmaz.
Kadınların hakları, doğdukları andan itibaren başlar. Sorunların çoğunun çözüme eğitime gelip dayanıyor.
.

'Kaç çocuk' konusuna kadınlar karar vermeli
* Bizim Başbakan, "Nüfus giderek yaşlanıyor" düşüncesiyle ailelerden 3 ve daha fazla çocuk yapmalarını istiyor.
Size bu konuda kararı kim vermeli?
Kendi görüşüm şu; Kaç çocuk sahibi olunmasına ve zamanına kadın karar verebilmeli.
Daima aile ile ilgili kararlar ve seçenekler, kadının kararı olmadan alınmamalı.
Erkek sorumluluk almak istemiyor
* İstanbul'da da kadınların çok sorunu var. Acaba yoksul bölgelere hiç gittiniz mi?
Henüz gidemedim ama kendime de soruyorum. İstanbul'dayım şu anda ama gerçek Türkiye bu mu?
.

* İstanbul, Türkiye'nin bir mozaiğidir. Mesela, yoksul semtlerde erkekler eşlerini ve çocuklarını bırakıp kaçıyor, sizce erkeklerin sorunu nedir?
Evlilik, sorumlulukların eşit alınması gereken bir kurumdur. Birçok ülkede aile yapıları farklı olsa da gördüğüm kadarıyla erkekler, sorumluluk almak istemiyor.
Aileyi korumak hem sosyal hem ekonomik açıdan kadına düşüyor ki, bu da insan haklarına aykırı bir durum.
Kadınlar, kendi güçleriyle mücadele veriyorlar.
Arap Baharı, kısa vadede kadınların lehine olmadı
* Mısır'da darbe oldu. Seçimle gelen Cumhurbaşkanı Musri devrildi. Bu duruma ve "Arap Baharı" na nasıl bakıyorsunuz?
.

Politik açıdan bu konuda bir şey söylemek zor.
Ama "Arap Baharı" nın kadınlara nasıl yansıdığına bakıldığında henüz sonuçları görmek için çok erken diyebilirim.
Kısa vadede, gelişmelerin kadınların lehine olmadığını görebiliyoruz. Farklı ülkelerde farklı durumlar var.
.

130 bin üye her alanda aktif rol oynuyor
Birinci Dünya savaşından sonra, Kanada, ABD ve İngiltere'den bir grup üniversite mezunu kadın tarafından, uluslararası dostluğu, işbirliğini ve barışı geliştirmek amacı ile Londra'da kurulan IFUW, uluslararası bir sivil toplum örgütü.
Kuruluşun günümüzde 81 ülkede 130 binden fazla üyesi bulunuyor.
120 ulusal derneği çatısı altında toplayan örgütün merkezi ise İsviçre'de. Türkiye'nin de içinde yer aldığı IFUW, 1947 yılından itibaren BM organlarıyla birlikte çalışıyor.
IFUW, danışmanlık konumu sayesinde UNESCO, ILO, Birleşmiş Milletler'de kadınlarla ilgili uluslararası kararlarda aktif rol oynuyor.
IFUW'un 1955'ten bu yana üyesi olan TÜKD ise 1949'da kuruldu. Halen, 16 ilde 21 şubesi bulunuyor.
Arap Baharı, kısa vadede kadınların lehine olmadı
* Mısır'da darbe oldu. Seçimle gelen Cumhurbaşkanı Musri devrildi. Bu duruma ve "Arap Baharı" na nasıl bakıyorsunuz?
.

Politik açıdan bu konuda bir şey söylemek zor.
Ama "Arap Baharı" nın kadınlara nasıl yansıdığına bakıldığında henüz sonuçları görmek için çok erken diyebilirim.
Kısa vadede, gelişmelerin kadınların lehine olmadığını görebiliyoruz. Farklı ülkelerde farklı durumlar var.
.

130 bin üye her alanda aktif rol oynuyor
Birinci Dünya savaşından sonra, Kanada, ABD ve İngiltere'den bir grup üniversite mezunu kadın tarafından, uluslararası dostluğu, işbirliğini ve barışı geliştirmek amacı ile Londra'da kurulan IFUW, uluslararası bir sivil toplum örgütü.
Kuruluşun günümüzde 81 ülkede 130 binden fazla üyesi bulunuyor.
120 ulusal derneği çatısı altında toplayan örgütün merkezi ise İsviçre'de. Türkiye'nin de içinde yer aldığı IFUW, 1947 yılından itibaren BM organlarıyla birlikte çalışıyor.
IFUW, danışmanlık konumu sayesinde UNESCO, ILO, Birleşmiş Milletler'de kadınlarla ilgili uluslararası kararlarda aktif rol oynuyor.
IFUW'un 1955'ten bu yana üyesi olan TÜKD ise 1949'da kuruldu. Halen, 16 ilde 21 şubesi bulunuyor.
Haber Kaynağım :
Gazeteci PERİHAN ÇAKIROĞLU haber yazısıdır.
BUGÜN GAZETESİ'in den alınmıştır.
http://gundem.bugun.com.tr/