Piyanist, Nazi işbirlikçisi miydi?


Roman Polanski’nin 2002’de çektiği ‘The Pianist’in kahramanı Wladyslaw Szpilman’ın dul eşi ve oğlu bir buçuk yıl önce yayınladığı bir kitapta Szpilman’ın Nazilerle işbirliğinde bulunup binlerce Yahudi’nin kamplarda hayatını yitirmesinden sorumlu olduğunu iddia eden Polonyalı yazar Agata Tuszynska’ya karşı dava açtı

Wladyslaw Szpilman, 1911’de Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Polonya’nın Sosnowiec kentinde dünyaya geldi.

Küçüklüğünden beri piyano eğitimi almaya başladı, 1930’da önce Varşova, ardından Berlin’de en ünlü öğretmenlerden ders aldı.

Hitler’in iktidara gelmesi ile mecburen döndüğü Polonya’da beste yapmaya devam etti.


Almanya’nın 1939 yılının Eylül ayında Polonya’yı işgal etmesi ile Szpilman’ın Polonya Radyosundaki işine son verildi.

Ailesi ile birlikte yaşamak zorunda kaldığı Varşova Gettosunda ilk dönemlerde lokantalarda piyano çaldı. Ailesinin büyük kısmı Treblinka’ya gönderilince Szpilman gettodan kaçmaya çalıştı.

Polonya yeraltı direnişçilerinin yardımı ile boş bir evde gizlenmeye başladı. Günün birinde yiyecek bulmak üzere gizlendiği evden çıktı ancak bir Alman subayına yakalandı.

Korkudan titreyerek Alman subayı Wilm Hosenfeld’e müzisyen olduğunu anlattı. Hosenfeld onu terk edilmiş bir piyanonun yanına götürdü. Wladyslaw Szpilman orada Chopin çaldı. Müziğinden oldukça etkilenen Alman subay Szpilman’a yiyecek ve giyecek sağladı.

2010 yılının sonlarına doğru Agata Tuszynska, 1930’ların Polonya’nın ünlü bar ve gece kulüplerinde sahneye çıkan tanınmış şarkıcısı Wiera Gran’ın hayatını konu edinen bir kitap yayınladı. Gran da gettoya girmek zorunda bırakılmış ancak 1942’de kaçmayı başarmıştı.

Ardından, Nazilerle işbirliğine girdiğine dair dedikodular aldı yürüdü. Polonya’dan İsrail’e kaçtıysa da dedikodular peşini bırakmayınca orayı terk ederek Fransa’ya gitti.

Wiera Gran neden yalan konuştu?

Yazar Agata Tuszynska ile buluşmalarında Wiera Gran, Wladyslaw Szpilman’ı Nazilerle işbirliğinde bulunup binlerce Yahudi’nin kamplarda hayatını yitirmesinden sorumlu olmakla suçladı. Ayrıca Szpilman’ın gettoda Yahudi polisi olarak görev yaptığını iddia etti.

Bu suçlamalar Polonya’da tam bir hakaret olarak algılandı, özellikle Szpilman’ın ailesi Agata Tuszynska’nın hemen özür dilemesini talep etti. Yazar özür dilemeyi reddedince aile olayı yargıya taşıdı.

Wladislaw’ın oğlu Andrzej Szpilman, Wiera Gran’ın suçlamalarının kıskançlıktan kaynaklandığını söyledi ve “Babam ne gettoda polislik, ne de Nazilerle işbirliği yaptı. Bunlar hep hastalıklı fanteziler.

Medya da ne yazık ki bu fantezileri gerçek gibi yansıtıyor. Wiera Gran savaş öncesinde popüler bir şarkıcı değildi. Getto lokantalarında müzik yaptığında şöhret kazandı.

Gettodan kaçtıktan az sonra, Nazilerle işbirliği yaptığı konusunda dedikodular yapıldı. Alman askerlerinin rağbet ettiği “Mocha” adlı kafede sahne aldığını biliyorum” şeklinde konuştu.

Savaş sonrasında hiç kimsenin Wiera Gran’la ilgilenmediğine oysa babasının giderek ünlendiğine değinen Andrzej Szpilman, “Babamın şöhretini kıskandı, yalan yanlış suçlamalarla onu yaralamaya çalıştı.

1946’da babam gerçek adını kullanarak otobiyografisini yayınladı. Eğer bir işbirlikçi olsaydı gerçek kimliğini saklamaya çalışmaz mıydı?” dedi.

Yazar Agata Tuszynska, Polonya gazetesi Gazeta Wyborcza’ya yaptığı açıklamada Wiera Gran’ın iddialarını aktardığını söyledi. “Kitabımdaki sözlerin arkasında duruyorum.

Bu kitabı kaleme alırken Wiera Gran’ın anlatılarına sadık kalmaya çalıştım ve Szpilman hakkında söylediklerini aynen ilettim. Onun söylemlerini değiştirebilir miydim?” sözleri ile kendini savundu.

Ailesinin yazar Agata Tuszynska ile bir uzlaşmaya varması yönünde bir talep alan Andrzej Szpilman, “Benim açımdan o normal bir insan değil. Bu tür insanlarla uzlaşmaya hazır değilim.

Yargının doğru ve adil kararı vereceğine inanıyorum. Beni üzen Polonya medyasının babama yönelik asılsız suçlamaları sürekli tekrarlaması ve son aylarda ona karşı adeta bir kampanya başlatılmış olmasıdır,” dedi.

Haber Kaynağım :
http://www.salom.com.tr/