Hem dul hem yetim olmak


Ülkelerin sosyal güvenlik sistemlerini şekillendirmesinde sosyo-ekonomik yapıları çok önemlidir. Örneğin bizim ülkemizde kadınların çalışma hayatına katılımı hala düşük seviyelerdedir. 

Bu özellik sosyal sigorta uygulaması başlatılırken muhakkak etkili olmuştur. Bu nedenle bizde dul eşe bağlanan ölüm aylığı hissesi yüzde yetmiş beş oranına kadar çıkabilmektedir. 

Veya kız çocuklarının evlenmedikleri sürece ailelerinden ayrılma alışkanlığı yaygın olmadığı için anne-babalarından hak sahipliği durumları erkek çocuklarından daha farklıdır. 

Ancak zamanla gerek sosyo-ekonomik koşulların gelişmesi ve gerekse de sosyal güvenlik kurumlarının finansal sorunları nedeniyle vatandaşlara tanınan haklarda bazı kısıtlamalara gidilebilmektedir.

AYLIK ORANLARI

Bu kısıtlamaların en güzel örneğini gerek kız çocuklarının anne-babalarından yetim aylığı alma şartlarının değişmesi ve gerekse de kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alan dul eşlerin ölüm aylığı hisselerinin en fazla yüzde elli ile sınırlandırılması vermektedir. Kız çocuklarının durumu oldukça ilginçtir. 

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nda kız çocuklarının babalarından dolayı yetim aylığı almaları için evlenmemeleri ve çalışmamaları koşulu bulunmaktaydı. Evliliklerinin herhangi bir şekilde son bulmasıyla dul kalan kız çocukları tekrar hak sahibi statüsüne dönebiliyordu. 

Hatta dul kalmak eşin ölümü dolayısıyla olmuş ve ölen eşinden dul aylığı almaya hak kazanan kız çocukları da kanunda başka bir sınırlama olmadığı için bir yandan da babalarından yetim aylığı alabilmekteydi. 

Kanunda yetim aylığı alan çocuklarını koruyucu başka düzenlemeler de vardı. Örneğin sigortalının ölümü ile hem anne hem de babasız kalan çocuklara bağlanacak aylığın oranını yüze elliye yükselten hüküm gibi. 

Ya da bağlanacak en düşük aylığın kanundaki en düşük göstergeye göre bağlanacak aylığın yüzde yetmişinden az olamayacağına dair hükümde olduğu gibi.

BÜTÇENİN YÜKÜ ARTTI

Kanun koyucunun yetim kalan çocukları korumak için koyduğu bu hükümler bir süre sonra toplumda suistimal edilmeye başlandı. Nasıl mı? 

Toplumda birçok insanı vicdanen rahatsız eden muvazaalı boşanma olayları artmaya başladı. Onbinlerce karı - koca mahkemeye koştu ve resmi olarak boşandı. Fakat aynı evde fiili birlikteliklerine devam ettiler. 

Dul kalan kadın anne veya babasından yetim aylığı almaya başladı. Bunların çoğu ileri yaşlardaki kişiler olduklarından kanundaki hem annesiz hem de babasız kalan çocuk konumundaydılar. 

Bu nedenle bunlara bağlanan aylık yüksek oldu. Bu durum bize göre toplumsal bir olgu. Sosyo ekonomik yapıdaki değişimin bir sonucu. Bu nedenle kimseyi yargılamak gibi bir niyetimiz yok. 

Ancak bu türden uygulamalar sosyal sigorta kurumlarının bütçesine yük oluşturmaya başladı. Bunun üzerine 06.08.2003 tarihinde kanunda kısıtlayıcı bir düzenlemeye gidildi. 

Hem dul hem de yetim konumunda olan, kısacası hem eşi hem de anne-babası ölen bir kız çocuğunun iki yerden birden ölüm aylığı almasının önü kapatıldı. 

Bu durumda ya sadece dul eş veya sadece yetim aylığı alınması mümkün hale geldi. Öncelik aylığın yüksek olanın bağlanması şeklinde. Bu yeni düzenleme 5510 sayılı kanuna da aynen taşındı.

YENİ DÜZENLEME
Sosyal güvenlik hukukunda emeklilikle ilgili ister vatandaşın lehine isterse de aleyhine olsun tüm düzenlemeler yasa hükmü haline geldiği tarihten sonra uygulanmaktadır. 

Dul ve yetim kız çocuklarıyla ilgili yasal düzenleme de 06.08.2003 tarihinde gerçekleşti. 

Dolayısıyla sosyal güvenlik kurumları 06.08.2003 tarihinden sonraki başvurularda bu yeni hükmü uygulamaya başladı. Ancak ortada muğlak bir durum da vardı. 

Eş ya da anne veya babanın 06.08.2003 tarihinden önce ölmüş olması halinde ne olacağı biraz tartışma götürürdü. 

İşte medyada bir müjde olarak yansıtılan ve okurlarımızın da yoğun şekilde sorduğu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı bu şüpheyi giderici yönde. 

Karar, vatandaş lehine yorum yapıp dul eş ya da anne veya babadan en az birisinin 06.08.2003 tarihinden önce ölmüş olması halinde iki aylığın birden alınmasına imkan tanımakta. 

Bunun dışında 06.08.2003 sonrası eşi, anne veya babası ölenler için ise mevcut yasal düzenleme uygulanmaya devam edecek.

Haber Kaynağım :
Bu köşe yazısı Yeni Asır Gazetesi yazarlarından Celal Kapan haberidir. 
http://www.yeniasir.com.tr/