
Aile Bakanlığı'nın 'Dul kadınlara maaş' adı altında başlattığı uygulamayı ayrımcı ve eksik bulan 4 kadın akademisyen; Bakan Şahin'den kadınlara yönelik gelir desteği politikasının hak ediş kriterlerini tekrar gözden geçirmesini talep etti
Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şemsa Özar, Aslı Orhon ve Pınar Gümüş ile Kocaeli Üniversitesi'nden Yard. Doç. Dr. Burcu Yakut Çakar, ve Leeds Üniversitesi'nden Volkan Yılmaz; Aile Bakanlığı'nın dul kadınlara sosyal yardım programını araştırdı
Kadının insan haklar konusunda çalışmalarıyla öne çıkan 4 akademisyenin 1 Nisan'dan itibaren uygulanmaya başlanan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın "Eşi vefat etmiş kadınlara sosyal yardım programını" masaya yatırdı ve uygulamadan birçok kadının dışlandığı gibi yardımların da yetersiz kaldığını açıkladı.

Prof. Dr. Şemsa Özar ve araştırma ekibi; eşi vefat etmiş, eşinden boşanmış, eşinden ayrı yaşayan ve eşi cezaevinde olan kadınların karşı karşıya kaldıkları sosyal ve ekonomik sorunları bir bütün olarak politika yapıcılarına bir rapor halinde sunduklarını dikkat çekerek araştırma raporuyla ilgili şu görüşlere yer verdi:

Bu bağlamda, bu grup kadınlara verilecek nakit transferinin yeterli bir politika olmadığını da raporda ayrıca belirtmiştik.
Yaşamlarını tek başlarına ya da çocukları ile birlikte idame ettirme mücadelesi veren kadınların sorunları büyük çoğunlukla ortaktır.
Yaşamlarını tek başlarına ya da çocukları ile birlikte idame ettirme mücadelesi veren kadınların sorunları büyük çoğunlukla ortaktır.
Buna karşılık, hükümetin öngördüğü gelir desteği programının sadece eşi vefat etmiş kadınları kapsayacak şekilde kurgulanması tamamen siyasi bir tercihtir, sonuçları itibarıyla ise bu sosyal politika daha en başından kadınların önemli bir bölümünü dışlamaktadır.

Buna ek olarak, nakit desteğini hak ediş kriterlerine baktığımızda, eşi vefat etmiş kadınlar arasında dahi ayrımcılık yapıldığı çok açıkça görülmektedir.
Genel olarak kadınların fiziksel, sözlü ve psikolojik baskı altında tutulduğu, özellikle de yanında eşi olmayan kadınların “namus” meselesi adı altında tehdit olarak algılandığı ülkemizde, “sevgilisi” olan dul kadınlara maaş bağlanmaması, bu toplumsal önyargıyı güçlendirmekte ve eşi vefat eden kadınların ilişki yaşama özgürlüğü yok edilmektedir.
Halihazırdaki biçimiyle gelir desteği programı dahilinde, dul kadınlar sadece hükümet tarafından tanımlanan hayat tarzını sürdürme koşuluyla maaş hakkı kazanabilmektedir.

Üstelik bu hak ediş kriterinin nasıl uygulanacağı düşünüldüğünde, kadınların hayatına daha fazla müdahale sonucu doğuracağı da görülebilmektedir.
Destek almaya hak kazanan kadınlar yaşadıkları yerlerde, evlerinde, sokaklarında, mahallelerinde sürekli devlet görevlileri ve/veya komşuları, muhtar, diğer mahalle sakinleri tarafından gözetlenecek, izlenecek hatta takip edilecektir.
Kadınların halihazırda toplumsal baskı altında olan özel hayatları bu kez bir de devlet desteği ile müdahaleye açılacaktır. Bilindiği gibi, hiçbir hakkın hayata geçirilmesi bir diğer hakkın gönüllü ya da zorlama yolu ile kaybı üzerine kurulamaz.
Bu durumda, kadınların gelir hakları, kişisel özgürlüklerinin bir kısmını yitirmeleri şartına bağlanmaktadır ve bunun hak temelli bir sosyal politika anlayışı çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün değildir.
Kadınların yaşam düzeylerini iyileştirmek amacıyla hak temelli bir sosyal politika olarak önerilen gelir desteği programı, hükümet yetkililerince kadınların ancak “makbul” birer hayat sürmeleri ile elde edebilecekleri bir lütuf olarak kurgulanmıştır.
Oysa, kadınlara yönelik gelir desteği programlarının temel amacı, kadınların kendi yaşamları ile ilgili özgür seçim yapabilme alanını genişletmek olmalıdır.

Bu da ancak kadınların kendi yaşamlarına dair bütün seçimlerinin eşit derecede desteklenmesi ile mümkündür.
Araştırma raporumuzda belirttiğimiz gibi, eşi vefat etmiş kadınlara sosyal destek geliştirmenin amacı, onlara “hak temelli”, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının mütevelli heyetlerinin ve sosyal çalışmacılarının özel hayatlarına müdahalelerinden uzak, kadınların psikolojik travmalarından, yaşadıkları toplumsal baskı ve dışlanmadan özgürleşmelerine asgari düzeyde de olsa yardımcı olacak bir sosyal politika geliştirilmesiydi.
Kamuoyu ile paylaşıldığı şekliyle kadınlara yönelik gelir desteği politikasının, araştırmamızın yaklaşımından ve amaçlarından hayli uzaklaştığını görmek tepkimizi bu şekilde ortaya koyma ihtiyacını zorunlu kılmıştır.
Araştırma raporumuzda belirttiğimiz gibi, eşi vefat etmiş kadınlara sosyal destek geliştirmenin amacı, onlara “hak temelli”, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının mütevelli heyetlerinin ve sosyal çalışmacılarının özel hayatlarına müdahalelerinden uzak, kadınların psikolojik travmalarından, yaşadıkları toplumsal baskı ve dışlanmadan özgürleşmelerine asgari düzeyde de olsa yardımcı olacak bir sosyal politika geliştirilmesiydi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan uygulamaya geçen kadınlara yönelik gelir desteği politikasının hak ediş kriterlerini tekrar gözden geçirmesini talep ediyor, kadınların yaşadığı ve araştırma raporumuzda altı çizilen sorunların üstesinden gelinmesinin ancak hak temelli ve kadınları birey olarak destekleyen politikalarla gerçekleşebileceğini yeniden vurguluyor; mevcut uygulamanın ise var olan eşitsizlikleri yeniden üreterek kadınların dışlanmasını ve baskı altında kalmasını arttıracağı konusunda uyarımızı dile getiriyoruz."
Haber Kaynağım :
http://www.kazete.com.tr/