Goca aylığı, dul mayışı


Son yıllarda artış gösteren kadına şiddet, ülke idarecilerini bazı tedbirler almaya bu konu ile ilgili kanunlar çıkartmaya mecbur ediyor. 

Ancak bu tedbirler bir tarafın rahat ve huzurunu sağlarken bir tarafın da keyfinin kaçmasına, rahatının bozulmasına eş bulamamasına sebep olmaktadır. 

Eşitlik adına sanki erkek hakkı hiçe sayılmaktadır.

Eskiden ülkemizde bir kadının kocası ölürse veya kocasından boşanırsa hemen ona yeni bir koca bulunurdu. Uzun yıllar dul kalmasın, onun bunun tacizinden dedikodusundan kurtulsun diye baş göz edilirdi. 

Köy büyükleri veya şehrin ileri gelenleri arasında büyük bir vazife sorumluluk olarak addedilirdi.

Başbakanımız 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebeti ile kadınlara karşı büyük bir duyarlılık gösterip kocası ölenlere iki ayda 500 lira olmak üzere maaş bağlanması konusunda yeni bir kanun çıkarılması için teşebbüse geçilmesi emrini verdi.

Bunun yanında haberlerden dinlediğimiz kadarı ile sevgilisi olanlar bu kanundan faydalanamayacakmış. Bu ülkede her şey öyle suiistimal ediliyor ki bunlara şaşmamak elde değil. 

Kocasından boşanmış gibi mahkemede resmen boşanıp aynı çatı altında yaşamlarının karı koca olarak devam ettiren, ölmüş ana babasından yetimlik maaşı alanlar mı ararsınız daha neler neler var. 

Ki, sevgilisi olanı nasıl tespit edeceksiniz ?

 Allah korkusu olmayan, devletin her verdiğini kanunsuzca almak için elinden gelen her hinliği düşüneler, toplumda nasıl ayıklanır doğrusu düşündürücü.

Gelelim dul ya da boşanmış erkekler yönüne… 

Hanımı ölmüş, geçimsizlik ve daha başka sebeplerle eşinden boşanmış olan ve bütün varını yoğunu dökerek çeşitli zorluklara katlanarak hanım arayan bu uğurda gerek bu konularda iş tutan kadın istismarcılarının tuzağına düşüp soyuluyor ya da başka başka bir çok haksızlıklara düçar oluyor. 

Esasında çok eskilerde benim bildiğim 1950’li ve daha eski yıllarda atalarımızdan duyduğumuz; sağlam dini bilgiler ile donanmış bir kadın dul kalırsa, sağlam karakterli, ehli namus geçim ehli bir erkekle mutlaka evlenmeyi yeğlerdi. 

Çünkü onun ruhunda “Allah yanında en iyi kulluk, nikah altında ölmektir” bilinci vardı. Bu bilinçle hareket eder hayatına bu minval üzere yön verirdi, çünkü aldığı terbiye bu idi.

Uzun yıllar önce çıkarılmış olan bir kanunla 65 yaş aylığı bu evlenmelerin önünü kesmiş, bilhassa köylü ve yokluklu kadınlar kocası ölünce bu maaşa aldanıp kocaya gitmemeye başlamışlardı. 

Şimdi bir de bu dul, kocası ölmüş kadınlara maaş bağlanırsa artık dul erkeler için hanım bulmak hayal olur. 

Burada dul erkeler de kanun koyuculara beddua da ederler, buğz da ederler, haklılarda. Bazı insanların kadına şiddet gösterdikleri doğrudur. 

Ülkemizde kocası tarafından öldürülen kadın sayısının artması mateessüf ileri boyutlara varmıştır, ama bunun böyle maaşla değil de başka bir yöntemle önlenmesi daha uygun olurdu.

Bundan 30 yıldan daha fazla bir zaman önce, 65 yaş maaşı başladığı yıllardı

Köyümüzde rahmetli olan bir adamın eşi, bu maaş için müracaat etmiş yaşı ve durumu uygun olunca isteği kabul edilmiş ve aylık bağlanmıştı. 

Kadının ölen kocasından çocuğu filan da yoktu. Biz de köy idaresinde idik. Her ne kadar yaşımız genç olsa da hanımı ölmüş amca, bu konularda sözümüz geçer düşüncesiyle biz köy idarecilerine müracaat edip “Yahu İsmailim, filan kadına dünür olmak istiyorum, malum yengen vefat etti yalnız günler geceler geçmiyor, yalnızlık Allaha mahsus yavrum Allah kimseye vermesin bu durumu ancak tabi bu tür işler de var yaşamın içersinde, ne yapalım filan kadına dünür olmak isterim, ama şöyle ağzının yatımını bir öğrenmek de yarar var, öyle tabadan varılmaz ne olur sizler gençsiniz, şöyle bir ağzını yoklasanız da bana bir netice verseniz bunu senden rica ediyorum” derlerdi. 

Ben de “Emmi ben bir ağzını yoklayım o hanım yengenin” dedim. Bir münasip gün geldi hanım ile karşılaştım ve ona “Yenge Allah rahmet eylesin Kocan falanca emmi öleli hayli oldu. 

Çoluk çocuğun da yok. Yalnız yaşamak zordur. Bu yalnızlığa son versen bir ehli namus adama, kocaya varsan onunla ahir ömrünüzü devam ettirseniz birbirinizden nefeslenseniz. 

Yalnızlık Allaha mahsus tabi biz kimseyi mecbur edemeyiz ama bunu bir evladınız kardeşiniz, bir köylünüz ve köy ileri gelenleri olarak teklif etmek de bizim görevimiz ne dersin bu işe” dedim. 

Kadının söylediği şey şu idi: Vallahi Ismaylım, ben emmiyin zamanında da dünyadan pek bir murat almadım. Zor hayat sürdüm. 

Şimdi dövlet bana 65 lira mayış veriyor. Ekmek bile yapmıyorum, püskümürt (bisküvi) lokum ile karnımı doyuruyorum. 

İşim gücüm yok elin adamını alıp da onun gahrını mı çekeyim. Ne zoruma? Benim herife filan ehtiyacım yok… Böyle deyiverdi vesselam…

Ne diyelim herkese hayırlı olsun goca aylığı, dul mayışları…

Haber Kaynağım :
Bu makale İsmail Detseli tarafından kaleme alınmıştır.
http://www.memleket.com.tr/