Abbas Güçlü’nün bu haftaki konukları Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Moskof Cariye Hürrem kitabının yazarı Demet Altınyeleklioğlu ve Malkoçoğlu filmlerinin unutulmaz oyuncusu Cüneyt Arkın’dı.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu - Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı / MHP Kayseri Milletvekili.
Harem ve cariyeler hakkında bilinmeyenler
- Cariye hükmü İslam hukukuna göre belirlenmiştir. Muhakkak gayri müslim olması lazım.
- Genelde cariyelerin hepsi padişahla birlikte olmazlar. Devlet adamlarından bir kısmıyla evlendirilirler. Bunların tüm masrafları saray tarafından karşılanır.
- Harem özellikle bir okul değildir ama adeta bir eğitim kurum gibi çalışır.
Oraya gelenler öncelikle saray adabı, musiki, edebiyat gibi konularda eğitilirler.
Sadece şanlı tarihimizi değil yanlışlarımızı da göstermek gerek
- Bir milletin tarihi hep güzel, hep şanlı şerefli olmaz. Öyle olsa zaten Osmanlı yıkılmazdı. Tarih öğretirken sadece şanlı tarihinizi değil yanlışlarınızı da mutlaka göstermeniz gerekir ki onlardan ders çıkarılsın.
- Osmanlı Devleti’nin başlangıç dönemi gerçekten mükemmel olarak nitelendirilebilir. Altın oran dediğimiz oranı yakalamış en önemli devlettir. Ama sonraki dönemlerde hem toplumun ezilmesi, vergi konması, adaletsizlik gibi konular son derece tenkit edilecek hususlar içinde yer alıyor.
Havai fişek patlatılan bir Kanuni dönemi olmaz
- Muhteşem Yüzyıl’ı birinci bölümden sonra izleyemedim. Çünkü baktım tarihi bir dizi değil.
Yanlışlar daha Kanuni’nin İstanbul’a gelip tahta geçmesinden başlıyor.
Mesela o tarihlerde padişahın tahta çıkışında 101 pare top atılırken dizide havai fişek atılıyordu. Havai fişek patlatılan bir Kanuni dönemini tarih olarak nitelendirmeniz mümkün değil. Ayrıca dizideki kıyafetler dönemin kıyafetleri değil. Fransız kıyafetleriyle Osmanlı tarihi anlatılıyor.
- Padişah başta olmak üzere herkes kavuğunu çıkarıp kahve arkadaşı gibi birbirleriyle beraber oturuyor. Halbuki her kavuk birer rütbedir.
- Hareme öyle herkes giremez. Fakat dizide padişahtan başka herkes haremde.
- Hürrem cariye olarak getiriliyor, bağırıp çağırıyor. Osmanlı yönetim tarzında öyle birşey olamaz. Bağırıp çağıramaz
Hürrem’in her yaptığı bilinirdi
- Sadece Hürrem ya da Kösem Sultan döneminde değil sarayda her dönem çok büyük entrikalar dönüyor. Valide sultan haremi çok iyi bilen, bir sürü casusları olan atılan her adımdan haberdar olan bir niteliğe sahip.
Hürrem gibi sarayda bu kadar parlayan bir ismin de her yaptığından sarayın haberi olur. Ve bunlar yazılır.
- Hiçbir Osmanlı padişahı hacca gitmemiştir. Hac bir farzdır ama o farzı yerine getirmek için de bazı şartlar gerekir diyelim ki çevrenizde, ailenizde muhtaç olan varsa onlara yapacağınız yardım hac sevabından daha fazladır.
Sabuncuoğlu’nun kitabını bilen var mı?
- 1464’te yaşamış Sabuncuoğlu diye bir tıp alimi var, Manisa Darüşşifası’nın başhekimi. Bir cerrahi kitap yazmış ve resmetmiş.
O zaman seretan denilen kanser hastalığı, prostat ameliyatı dahil hangi cerrahi müdahaleleri nasıl, hangi aletlerle yapıyor hepsini gösteriyor. En önemlilerinden bir tanesi de panzehiri bulmuş olması.
Bunlar ne tıp fakültelerinde biliniyor ne tarih kitaplarımızda yer alıyor. Bunun gibi çok şey var. O yüzden tarih kitaplarının yeniden yazılması, farklı bir gözle anlatılması lazım. Bugün tarih ders kitapları sadece rant elde edilen, para kazanılan bir nitelikte.
Osmanlı’da toprak mülkiyeti vardır
- Osmanlı’da toprak mülkiyet vardı. Tahrir defterleri dediğimiz defterlerde herkesin baba adıyla birlikte isimleri vardır.
Ne kadar toprakları olduğu, hangi tür ve ne kadar ürün ürettikleri yazılıdır. Hatta kaç horoz, tavuk ya da kovanınız var bunlar bile kayıtlıdır.
- Bir de göçerler var. Onların da kaç çadırı varsa her biri kayıtlıdır. Kaç engelli, kaç bekar, dul kim varsa hepsi kayıt altındadır.
Bulundukları bölgede o insanların hangi bölgeye gidip gidemeyecekleri bellidir. Toprağını terkedip başka bölgeye yerleşen insan yakalandığında o toprağa geri getirilir.
- Anadolu başlangıçta o kadar fakir değil. Kanuni döneminden sonraki dönemde normal topraklar da miri toprak statüsüne sokuluyor. Ondan sonra halkta fakirleşme dönemi başlıyor.
Ayrıca Celali isyanları sebebiyle birçok köy boşalıyor, çiftçilik ve üretim azalıyor ve fakirlik başlıyor.
’Fetih 1453’ Fatih’i çok aciz göstermiş
- Fetih 1453 filmi Fatih Sultan Mehmed’i çok aciz göstermiş. Bu tür filmlerin birebir tarihle aynı olmasını beklememiz mümkün değil önemli olan seyircinin bundan ne çıkardığı, nasıl bir tarih anlayışı içerisine girdiği.
Gördüğüm kadarıyla oradaki insanların bir çoğu İstanbul’un fethinde nasıl büyük zorluklar yaşandığını görmüş oldu.
Fakat mesela gemilerin karadan nakledilmesinin çok büyük bir aşama olduğunu gösterme konusunda film zayıf kalıyor.
Ayrıca Akşemsettin sürekli Fatih’in yanında ve otağı içerisinde bulunur fakat filmde bu yoktu. Sonradan Padişah’ın acizliği üzerine çağrılıyor. Bu noktalarda hatalar var.
- Şahi topu da Fatih Sultan Mehmed bizzat kendisi çiziyor ve ilk kez havan topları yapılıyor. Bunlar da filmde eksik. İnşallah bundan sonra bu gibi konularda daha iyi bir film yapıp topluma sunarlar.
- İki hafta içinde bu kadar insan ’Fetih 1453’ filmini seyrettiyse bu demektir ki en azından toplum tarihimizi okumuyorsa bile biz bu şekilde toplumun geniş bir kesimine mal edebiliriz ve gösterebiliriz.
- Bu film harcanan paranın çok fazlasını geri kazanabildi.
Demek ki film şirketleri böyle tarihi filmler yaptıklarında kaybetmeyecek.
Tarihi filmler, diziler mutlaka yapılmalı ama...
- Hem film hem de dizilerin topluma tarihi anlatma yönünde çok büyük bir rolü var. Bunlar mutlaka yapılmalı. Bunlar yapılırken tabii bir takım fanteziler de ekleyebilirsiniz.
Mesela tarihimizde Ulubatlı diye biri yok fakat Fetih 1453’te Ulubatlı Hasan rolüyle ortaya çıkmış bir şahıs var. Bu koyulabilir, bir sakınca yok.
Malkoçoğlu bir okla üç kişiyi de devirebilir buna da birşey demeyelim ama Malkoçoğlu’nu farklı bir niteliğe sokarsanız olmaz.
Tarihi yansıtırken herşeyiyle doğru anlatmak zorundayız ki izleyen, okuyan kişi tarih hakkında yanlış fikre sahip olmasın.
Arşivlerde herşey var
- Sadece Osmanlı arşivinde yüz milyondan fazla belge var. Hepsi kullanıma açık. Arap alfabesiyle yazılmış Türkçe belgeler. Topkapı Sarayı’nda padişahların hanımlarıyla mektuplaşmalarının hepsi var.
Saray’da pişirilen yemeğin malzemelerinden, tiyatro bileti koçanları, mahkeme kayıtlarına kadar herşey kayıtlı. Yani elimizde film yapacak, kitap yazacak çok malzeme var.
"Hürrem’in hırsının sebebi yaşadığı çocukluk travması"
Demet Altınyeleklioğlu - Yazar
Tarih Hürrem’e çok haksızlık etmiş
- Tarih Hürrem’e çok haksızlık etmiş. Düşünün biz evde bir erkeği zor idare ediyoruz. Hürrem dünyayı titreten bir padişahı idare ediyor.
- Bugüne dek Hürrem tarihçilerimiz tarafından maalesef çok fazla irdelenmemiş. Büyük ölçüde yabancı yazarların elinde kalmış ve yanlı yazılmış. Amaçlı olarak kötü kisvesine büründürülmüş.
- Ben acaba kötü mü? Neden kötü olsun? Sorusundan yola çıkarak Hürrem’in iç konuşmalarından bir kurgu yaratmaya çalıştım. Fakat benim yarattığım kurguda tarihi tahrif etmek yok.
- Hiçbir Osmanlı padişahı hacca gitmemiştir. Hac bir farzdır ama o farzı yerine getirmek için de bazı şartlar gerekir diyelim ki çevrenizde, ailenizde muhtaç olan varsa onlara yapacağınız yardım hac sevabından daha fazladır.
Sabuncuoğlu’nun kitabını bilen var mı?
- 1464’te yaşamış Sabuncuoğlu diye bir tıp alimi var, Manisa Darüşşifası’nın başhekimi. Bir cerrahi kitap yazmış ve resmetmiş.
O zaman seretan denilen kanser hastalığı, prostat ameliyatı dahil hangi cerrahi müdahaleleri nasıl, hangi aletlerle yapıyor hepsini gösteriyor. En önemlilerinden bir tanesi de panzehiri bulmuş olması.
Bunlar ne tıp fakültelerinde biliniyor ne tarih kitaplarımızda yer alıyor. Bunun gibi çok şey var. O yüzden tarih kitaplarının yeniden yazılması, farklı bir gözle anlatılması lazım. Bugün tarih ders kitapları sadece rant elde edilen, para kazanılan bir nitelikte.
Osmanlı’da toprak mülkiyeti vardır
- Osmanlı’da toprak mülkiyet vardı. Tahrir defterleri dediğimiz defterlerde herkesin baba adıyla birlikte isimleri vardır.
Ne kadar toprakları olduğu, hangi tür ve ne kadar ürün ürettikleri yazılıdır. Hatta kaç horoz, tavuk ya da kovanınız var bunlar bile kayıtlıdır.
- Bir de göçerler var. Onların da kaç çadırı varsa her biri kayıtlıdır. Kaç engelli, kaç bekar, dul kim varsa hepsi kayıt altındadır.
Bulundukları bölgede o insanların hangi bölgeye gidip gidemeyecekleri bellidir. Toprağını terkedip başka bölgeye yerleşen insan yakalandığında o toprağa geri getirilir.
- Anadolu başlangıçta o kadar fakir değil. Kanuni döneminden sonraki dönemde normal topraklar da miri toprak statüsüne sokuluyor. Ondan sonra halkta fakirleşme dönemi başlıyor.
Ayrıca Celali isyanları sebebiyle birçok köy boşalıyor, çiftçilik ve üretim azalıyor ve fakirlik başlıyor.
’Fetih 1453’ Fatih’i çok aciz göstermiş
- Fetih 1453 filmi Fatih Sultan Mehmed’i çok aciz göstermiş. Bu tür filmlerin birebir tarihle aynı olmasını beklememiz mümkün değil önemli olan seyircinin bundan ne çıkardığı, nasıl bir tarih anlayışı içerisine girdiği.
Gördüğüm kadarıyla oradaki insanların bir çoğu İstanbul’un fethinde nasıl büyük zorluklar yaşandığını görmüş oldu.
Fakat mesela gemilerin karadan nakledilmesinin çok büyük bir aşama olduğunu gösterme konusunda film zayıf kalıyor.
Ayrıca Akşemsettin sürekli Fatih’in yanında ve otağı içerisinde bulunur fakat filmde bu yoktu. Sonradan Padişah’ın acizliği üzerine çağrılıyor. Bu noktalarda hatalar var.
- Şahi topu da Fatih Sultan Mehmed bizzat kendisi çiziyor ve ilk kez havan topları yapılıyor. Bunlar da filmde eksik. İnşallah bundan sonra bu gibi konularda daha iyi bir film yapıp topluma sunarlar.
- İki hafta içinde bu kadar insan ’Fetih 1453’ filmini seyrettiyse bu demektir ki en azından toplum tarihimizi okumuyorsa bile biz bu şekilde toplumun geniş bir kesimine mal edebiliriz ve gösterebiliriz.
- Bu film harcanan paranın çok fazlasını geri kazanabildi.
Demek ki film şirketleri böyle tarihi filmler yaptıklarında kaybetmeyecek.
Tarihi filmler, diziler mutlaka yapılmalı ama...
- Hem film hem de dizilerin topluma tarihi anlatma yönünde çok büyük bir rolü var. Bunlar mutlaka yapılmalı. Bunlar yapılırken tabii bir takım fanteziler de ekleyebilirsiniz.
Mesela tarihimizde Ulubatlı diye biri yok fakat Fetih 1453’te Ulubatlı Hasan rolüyle ortaya çıkmış bir şahıs var. Bu koyulabilir, bir sakınca yok.
Malkoçoğlu bir okla üç kişiyi de devirebilir buna da birşey demeyelim ama Malkoçoğlu’nu farklı bir niteliğe sokarsanız olmaz.
Tarihi yansıtırken herşeyiyle doğru anlatmak zorundayız ki izleyen, okuyan kişi tarih hakkında yanlış fikre sahip olmasın.
Arşivlerde herşey var
- Sadece Osmanlı arşivinde yüz milyondan fazla belge var. Hepsi kullanıma açık. Arap alfabesiyle yazılmış Türkçe belgeler. Topkapı Sarayı’nda padişahların hanımlarıyla mektuplaşmalarının hepsi var.
Saray’da pişirilen yemeğin malzemelerinden, tiyatro bileti koçanları, mahkeme kayıtlarına kadar herşey kayıtlı. Yani elimizde film yapacak, kitap yazacak çok malzeme var.
"Hürrem’in hırsının sebebi yaşadığı çocukluk travması"
Demet Altınyeleklioğlu - Yazar
Tarih Hürrem’e çok haksızlık etmiş
- Tarih Hürrem’e çok haksızlık etmiş. Düşünün biz evde bir erkeği zor idare ediyoruz. Hürrem dünyayı titreten bir padişahı idare ediyor.
- Bugüne dek Hürrem tarihçilerimiz tarafından maalesef çok fazla irdelenmemiş. Büyük ölçüde yabancı yazarların elinde kalmış ve yanlı yazılmış. Amaçlı olarak kötü kisvesine büründürülmüş.
- Ben acaba kötü mü? Neden kötü olsun? Sorusundan yola çıkarak Hürrem’in iç konuşmalarından bir kurgu yaratmaya çalıştım. Fakat benim yarattığım kurguda tarihi tahrif etmek yok.
Birebir tarihi gerçeklerden yola çıkılıyor. Benim yarattığım Hürrem’de gerçek Hürrem’ e çok sadık kalındı.
Hürrem’in hırsının sebebi yaşadığı çocukluk travması
- Düşünün bir kızı ailesinden, toprağından koparıp getiriyorsunuz, istediğiniz şekle sokuyorsunuz ve sonra onu bu coğrafyanın en güçlü kadını yapıyorsunuz.
Hürrem’in hırsının sebebi yaşadığı çocukluk travması
- Düşünün bir kızı ailesinden, toprağından koparıp getiriyorsunuz, istediğiniz şekle sokuyorsunuz ve sonra onu bu coğrafyanın en güçlü kadını yapıyorsunuz.
O hırs bu entrikayı, ihtirası üretir. Böyle bir çocukluk travmasını yaşayan bir kadında o hırs hiçbir zaman geçmez.
- Osmanlı’yı en iyi benimsemiş gerçekten Osmanlı olmuş, Müslümanlığı sevmiş ve layıkıyla yerine getirmiş tek sultan Hürrem’dir.
- Osmanlı’yı en iyi benimsemiş gerçekten Osmanlı olmuş, Müslümanlığı sevmiş ve layıkıyla yerine getirmiş tek sultan Hürrem’dir.
Bütün sevgileri gerçekti. Ben Hürrem’i sevdim. Gerçekten yıllardır Hürrem’e yapılan haksızlığı içime sindiremedim.
Sarı Selim hakkında soru işareti yaratabilirim
- Yazar bilinmeyen tarihi kurgulayabilir. O yüzden Sarı Selim’in Hürrem’in karnına nasıl düştüğü konusunda okuyucunun kafasında bir soru işareti bırakabilir.
Haremde dekolte vardı
- Harem’de cinsellik ön planda bu kesin. Harem’de dekolte giyiyorlardı. Fakat padişah huzurunda ya da bir erkeğin yanında asla ve asla dekolte giymeleri yok. Osmanlı topraklarında öyle bir gelenek yok.
Osmanlı dizileri benim başlattığım süreçle başladı
- Yazında kurguyu Türkiye’ye sokan ilk yazar ben oldum. Osmanlı dönemi dizileri benim bu başlattığım süreçle birlikte başladı.
- Kurguda önemli olan şu; kaynağınızı tarihten alacaksınız, sadece bilinmeyenlerde yaratıcılığınızı kullanacaksınız, uçacaksınız.
- Okuldayken Tarih 1-2-3 diye kitaplar okuduk. Tarihi hep ezberledik. Fakat tarihin ruhuna girdiğiniz zaman herşeyi sular seller gibi anlayabiliyorsunuz. Kurgu bunun için var.
Tarihin ticaretini ciddiyetle yapmak gerekir
- Tarih ciddi bir iştir. Ticaretini bile çok büyük bir sorumluluk ve ciddiyetle yapmak gerekir. Bunun için benim diyen varsa çıksın yoksa yapılmasın.
Cüneyt Arkın - Oyuncu
Malkoçoğlu saraydan, meyhaneden çıkmıyor
- Muhteşem Yüzyıl tarihi bir dizi değil. Mekanın kıyafetin tarihi olması o diziyi tarihi yapmıyor. Eğer bu Kanuni tarihi ise, seferleriyle, varlığıyla, kişiliğiyle yer almalı, o zaman tarihi olur.
- Benim bildiğim Malkoçoğlu bir akıncı beyi. At sırtından inmez. Ordu bir yere sefere çıkacaksa önceden gider, oranın coğrafyasını, ekonomisini, askeri güçlerini, psikolojik yapısını öğrenir orduya bilgi verir.
Ama dizideki Malkoçoğlu saraydan, meyhaneden çıkmadı.
- Muhteşem Yüzyıl’ı eleştiriyorum ama bu diziyle tarihin kapısı açıldı. İnsanlar tarihi merak etmeye başladılar. Ben de Anadolu’nun neresine gitsem bana iyi ki bu filmleri çekmişsin biz tarihi bu filmlerle sevdik diyorlar.
- Yazında kurguyu Türkiye’ye sokan ilk yazar ben oldum. Osmanlı dönemi dizileri benim bu başlattığım süreçle birlikte başladı.
- Kurguda önemli olan şu; kaynağınızı tarihten alacaksınız, sadece bilinmeyenlerde yaratıcılığınızı kullanacaksınız, uçacaksınız.
- Okuldayken Tarih 1-2-3 diye kitaplar okuduk. Tarihi hep ezberledik. Fakat tarihin ruhuna girdiğiniz zaman herşeyi sular seller gibi anlayabiliyorsunuz. Kurgu bunun için var.
Tarihin ticaretini ciddiyetle yapmak gerekir
- Tarih ciddi bir iştir. Ticaretini bile çok büyük bir sorumluluk ve ciddiyetle yapmak gerekir. Bunun için benim diyen varsa çıksın yoksa yapılmasın.
Cüneyt Arkın - Oyuncu
Malkoçoğlu saraydan, meyhaneden çıkmıyor
- Muhteşem Yüzyıl tarihi bir dizi değil. Mekanın kıyafetin tarihi olması o diziyi tarihi yapmıyor. Eğer bu Kanuni tarihi ise, seferleriyle, varlığıyla, kişiliğiyle yer almalı, o zaman tarihi olur.
- Benim bildiğim Malkoçoğlu bir akıncı beyi. At sırtından inmez. Ordu bir yere sefere çıkacaksa önceden gider, oranın coğrafyasını, ekonomisini, askeri güçlerini, psikolojik yapısını öğrenir orduya bilgi verir.
Ama dizideki Malkoçoğlu saraydan, meyhaneden çıkmadı.
- Muhteşem Yüzyıl’ı eleştiriyorum ama bu diziyle tarihin kapısı açıldı. İnsanlar tarihi merak etmeye başladılar. Ben de Anadolu’nun neresine gitsem bana iyi ki bu filmleri çekmişsin biz tarihi bu filmlerle sevdik diyorlar.
Öyle ya da böyle bir millete tarih merakının gelmesi bu dizilerin getirdiği yararlardır.
Rambo’ya kimse birşey demedi
- Türk gençliği tairihini çok seviyor, çok önemsiyor fakat biz, gençlere tarih bilinci veremedik.
- Ben bir okla üç adam devirince olmaz dediler, Rambo okla zırhlı araç, tank helikopter yok etti ona kimse birşey demiyor.
- Halkın tarihi merak etmesini sağlayacak tarihi filmler yapılmalı. Çok büyük bir tarihimiz var ama bunlar zor işler. Zor işlere de Türkiye’de kimse girmiyor.
Fetih 1453’te kavga değil Akşemsettin’i görmek isterdim
- Ben olsam Fetih 1453’e izleyicinin canını sıkan, filmden soğutan bir takım sahneler yerine Akşemsettin’in Fatih’le arasındaki ilişkiyi, bir hocanın hangi bilgi ve yeteneklerle donatıldığını, bunu öğrencisine nasıl verdiğini gösteren en az iki sahne koyardım, kavga gürültü değil.
Rambo’ya kimse birşey demedi
- Türk gençliği tairihini çok seviyor, çok önemsiyor fakat biz, gençlere tarih bilinci veremedik.
- Ben bir okla üç adam devirince olmaz dediler, Rambo okla zırhlı araç, tank helikopter yok etti ona kimse birşey demiyor.
- Halkın tarihi merak etmesini sağlayacak tarihi filmler yapılmalı. Çok büyük bir tarihimiz var ama bunlar zor işler. Zor işlere de Türkiye’de kimse girmiyor.
Fetih 1453’te kavga değil Akşemsettin’i görmek isterdim
- Ben olsam Fetih 1453’e izleyicinin canını sıkan, filmden soğutan bir takım sahneler yerine Akşemsettin’in Fatih’le arasındaki ilişkiyi, bir hocanın hangi bilgi ve yeteneklerle donatıldığını, bunu öğrencisine nasıl verdiğini gösteren en az iki sahne koyardım, kavga gürültü değil.
Haber Kaynağım :