One minute, ananı da al git

Basbakanimiz Recep Tayyip ERDOGAN Beyefendi' ye ait olan bu iki cümleyi, bir gün, kendi ülkemde, Allah'in yarattigi bir ana-ogul için söylemek zorunda kalacagim, hiç aklima gelmezdi.

Demek ki, insan kendisine ne kadar hakim olmaya çalisirsa çalissin, herkesin sabrini zorlamaya çalisan birileri, her sartta hakli çikmaya çalisarak, baskalarina iftira ederek, mazide biriktirdikleri kinlerini, yeni hedef seçtikleri insanlarla hep sürdürmek isteyen birileri, hep var bu dünyada. Herkesin hayattan beklentisi baska ve ölüm hiç uslandirmiyor ki kimilerini.

Basbakan ERDOGAN, '' one minute, one minute '' derken, bence çok hakliydi, kendisiyle gurur duymustum.

''Anani da al git '' derken, beklemedigim bir duyarsizlik hissine kapilmistim. Yorgun ve bikkin bir sekilde, birisini basindan uzaklastirmaya çalistigini sonradan anlamistim.

Üstelik, ATATÜRK' ümüzün, kendisine bir sey anlatan bir yasli adami can kulagiyla dinlerken gördügüm fotografini hatirladikca, bir de ATATÜRK' ün bu davranisini düsündükce, tüm Siyasi liderlerden hep ayni empatiyi ve samimiyeti bekler olmustum.

Elbette herkes , her yerde ve her durumda kendisi gibi davranacak, ben de hep kendim gibi davraniyorum. Ailem ve ögretmenlerim, beni büyütürken, sevgiyi, saygiyi ve yalan söylememeyi ögrettiler. Ve hayat bana, hiç kimsenin kimseye benzemedigini de ögretti.

Nedense Medya' da meslegimle degil de, evlenip-bosanmalarimla, 3. kocami kaybedince dul kalisimla, baska sanatçilarin dul kalan esleriyle kiyaslanmamla, olmayan miras davamla, açmadigim davalarin, tarafimdan açilmis gibi haberlerinin yapilmasiyla, müze-ev yapma istegimi, evi paylasamayan bir açgözlü kadin imaji çizilerek haber yapilmasiyla, kocamin sagliginda açtigi her türlü davalarinin ismime yakistirilip, kamuoyu önünde sanki miras payina itiraz etmis, miras payini yükseltmek için diger mirasçidan DNA testi yapmasini talep etmis, vicdansiz bir kadinmisim gibi gösterilerek, hakkimda asilsiz yüzlerce haber yapilip karalanmamla haberler yapildi ve yapilmaya devam ediyor.

Ne hazin ki, Kamuoyu ( bir kisim kamuoyu ) Medya' da okudugu herseye inaniyor, hala...

Medya' nin bir canavar gibi yarattigi sansasyonel mansetli ve kolaj haberlerini tekrar tekrar vermeleri, kendi spikerlerine söylettikleri sansasyonel spotlari hafizalara öyle bir kaziyorlar ki, benim söylemedigim ne varsa, kimilerine benim söylemim gibi hatirliyorlar.

Sorduklari soru ortada yok, verdigim cevaplar kesilip biçilerek basarisiz bir ameliyat geçirtilmis ve cehaletin önüne atilmis.

Ben ki, ömrümde hiç kimsenin özel hayatini merak etmedim, kimin çocugu kimindir hiç ilgilenmedim, herkesin bu dünyaya gelis sebebi ve zamani vardir bence, ve bunu çocuk sahibi olan insanlar, kendi hayatlarini hatirlarlarsa, baskalarinin da kendi hayatlari oldugunu hatirlarlar, hiç kimsenin hayati bir digerine benzemez.

Gelin görün ki, medyada bana yakistirilan imaj, herkesin özel hayatinin meraklisi bir cahil kadin modeli. Ben öyle bir insan degilim, hakkimdaki yanlis haberleri düzeltmek firsati buldugumda dahi kendimi savunmam kimilerini hep rahatsiz ediyor ve susturulmam için sonsuz çabalari sürüp gidiyor.

Hakkimda açilan davalar yüzünden bir çok hukuki yanlisliga tanik oldum, ne hikmetse ayni belgelerle, medya mansetlerini hakaret kabul eden de oluyor, hakaret yoktur diye karar veren hukuk adamlari da...

Medya, hiç arastirmadan, bilgi kirliligi içinde çamur atiyor, ve kaçiyor. Mesela, Cem KARACA, evlenip bosandigi 3. esi ve ogluyla, hayati boyunca mahkemelik bir insandir, hatta Toto KARACA da mahkemelik olmustur onlarla, bu onlarin gerçegidir ve yalniz onlari ilgilendirir.

Ancak, bu konulari bana iftira etmeye kalktiklari zaman, ben de ''benim meselem degil Cem KARACA' nin meselesidir'' demek zorunda kalarak kendimi savunurum. DNA testini sagliginda isteyen Cem KARACA' dir, ben degilim, fakat ölümden sonra mezar açtirarak yaptirmayi tercih eden, TV' ye çikarak, Adli Tip Kurumu' nun ne zaman test sonucunu postaya verdigini de söyleyen ise ogludur.

Yine bu testi MEDYA için yaptirdigini söyleyen, ekranlara çikarak , kimi zaman timsah gözyaslari döken, kimi zaman bagirarak konusunca hakli olduguna kamuoyunu inandiracagini zanneden, eski yillardaki yasadigi kini çogaltip bana yüklemeye çalisan, sanirim bosanmayi içine sindiremeyen bir kadin örnegidir, beni senelerdir mahkeme koridorlarina tasiyan, karakollarda ve savciliklarda ifademi aldirtan, ve hep haksiz yere benimle ugrasan...

Tarihte örnekleri çoktur bu kadin tipinin, acindirmak, aglamak, baskalarinin duygularini istismar ederek hakli görünmeye çabalamak, kendi yasadiklarini inkar etmek, baskalarina iftira etmek, kurnazligi bir marifet sanmak...

Ne yanlis bir düsünce ve haldir bunlar, oysa, gerçek tek'tir fakat yorum çok'tur. Ve gerçegi degistirmeye çabalamak ne bostur.

Ölüm haberini alir almaz, yuvama saldiran bu ana-ogul yüzünden yuvamda sadece üç gece kalabilmistim. Ölümden 1 hafta sonra mirasi paylasip, ( 40 gün bekleme saygisi da olmayan insan ) gazetelere miras kavgasi açiklamalari yapabilmistir.

Yuvamdaki esyalarimin 7 milyarlik tespitini yaptirip, sadece kendi özel esyalarimi aldigim zaman, beni hirsizlikla itham ederek savciliga sikayet edebilmistir, oturmadigim evden, ölüm tarihi itibariyle kira bedeli talep edebilmistir, evimi tahrip ettirebilmistir, tahsilatçi bir davranis sergileyerek, miras paylasim tarihinden evvel ki, bir sarki anlasmasinin da parasini avukatiyla birlikte tahsil etmeye tenezzül edebilmistir, müze-ev yapmak isteyisimle kendi zihniyetindeki gazeteci arkadaslariyla birlikte alay edebilmistir ve buna miras payi oraninda onay vermedigi gibi, senelerce süren mahkeme karariyla çikartildigi evlerden birinde oturmayi içine sindirebilmistir, Cem KARACA ile olan kendi davalarini, sanki benim meselemmis gibi bana iftira edebilmistir, mahkeme karariyla 1 yil basina konusmami engelleterek, kendi yalan haberleriyle kamuoyunu etkileyebilmistir, bir plak sirketinin, bir bar sahibinin ve bir müzisyenin açtigi üç ayri davada hiç itiraz etmedigim miras payi oraninda, davali olarak benim tarafimda yer aldigi halde, sanki benimle bir miras sorunu yasamis imaji yaratarak, kamuoyunu yaniltmaya devam edebilmistir, arabami satarak yaptirdigim mezari , Cem KARACA' ya mezarda bile bitmeyen kiniyle açtirabilmistir, hakkimda asagilayici sözcükler kullanarak röportajlar verebilmistir, canli yayinlarda kendimi dogru ifade etmeye çalistigimda yeniden savciliklara sikayet edebilmis, mahkemeleri haksiz yere mesgul edebilmistir, ve ne garip ki bana dava açildigindan, medya' nin sansasyonel ve karalayici mansetlerini okuyan ve hiç tanimadigim insanlarin bana o konuda soru sormalariyla haberdar olabilmisim, ikamet ettigim anne evi adresine bir kagit bile gönderilmemis, demek ki, muhtemelen, ilk açilan davada uygulanan kurnazca yöntem gibi, geç haberdar olmam saglanarak, birtakim kanun bosluklarindan faydalanmayi umarak, diledikleri sonuca ulasmak için tüm gayretlerini seferber edebilmisler ve bundan vicdani bir rahatsizlik duyamamislar.

Geçen 6 sene süresince, hem ben, hem Kamuoyu, sizden çok rahatsiz olduk, hele, bir ölen insana mezarinda verdiginiz rahatsizlik var ki, unutulur gibi degil, iki de bir kendi kendinizi tekrarlamayin, beni ve iyi insanlari rahat birakin, siz, reklamin iyisi kötüsü olmaz diyen bir zihniyeti tasiyabilirsiniz, bu reklaminiza beni bulastirmayin, benden uzak durun, miras paylasimimiz maddi oldu, maneviyatimi daha fazla rahatsiz etmeyin, size inanan medya, hukuk ve kamuoyunu da beraberinizde alip gidin basimdan, çekilin dünyamdan, ben ölmeden biçtiginiz kefeni giymeyecegim, düsmana inat yasama hakkimi kullanip güzel yasayacagim, hiç aklima gelmezdi, bir gün, beni çok etkileyen bu iki kelimeyi, beni çok üzen, Zagreb dogumlu bir ana ve varligina hiç itiraz etmedigim O' nun oglu için kullanacagimi...

one minute, one minute, Anani da al git, git artik, git basimdan, git medya'dan, git hukuk'tan git, gidebildigin yere... ve çirkinliklerle, kötülüklerle degil, güzelliklerle yarismayi ögren, yüregindeki Cem KARACA kinini at ve hayatinin yoluna git...

Haber Kaynağım :
Açık Gazete köşe yazarı İLKİM ERKAN KARACA makalesidir.