Emperyalist devletlerin paylaşım savaşında, mazlum halkların direniş abidesidir Çanakkale Savaşları…
Genci, yaşlısı, okuma yazma bilmeyeni, tahsillisi, kadını, erkeği, zengini ve fakiriyle Anadolu halkının, sömürgecilerin emellerini Çanakkale Boğazı’nın derin sularına gömdüğü, Mehmetçiğin süngüsüyle tarihin akışını değiştirdiği bir destandır Çanakkale Savaşları…
Çanakkale’de her yöreden şehitler yatar…
Bilmem, Çanakkale Savaşlarında Orhaneli’nin en fazla şehit veren yörelerden biri olduğunu biliyor muydunuz?
Milli Savunma Bakanlığı’nın resmi verilerine göre, Orhaneli, Çanakkale’de 684 şehit vermiştir…
Tabii bu rakam, askerlik şubesine kayıt olanların verileri…
Bir o kadar da gönüllü olarak savaşa katılanları hesaba katarsak, Orhaneli’nin binden fazla şehit verdiğini söyleyebiliriz.
Orhaneli’de şehit sayısı o kadar fazladır ki, genç yaşta dul kalan genç kadınlar, sadece karınlarını doyurmak için, ilçenin yaşlı erkekleriyle evlenmek zorunda kalmıştır.
***
Orhaneli’nin milli mücadeleye katkısı, verdiği şehitlerle sınırlı değil…
Kurtuluş Savaşı’nda da ilçe halkı varını yoğunu milli mücadeleye feda etmiştir…
Mücevher, para, yiyecek, giyecek…
Kuruluşu Osmanlı’ya kadar uzanan Orhaneli Belediyesi ise, kasasındaki parayı son kuruşuna kadar kahraman Türk Ordusu’na bağışlamaktan geri durmamıştır.
***
Kurtuluş Savaşı biter, sömürgeciler Anadolu topraklarından defedilir.
Yurtsever Orhaneli halkının fedakar katkıları bu kez genç Cumhuriyet’edir…
Yokluklar içinde yaşayan Orhanelili, aralarında para toplar; 1929 ve 1932’de iki uçak satın alarak, devlete bağışlar.
***
“Bayram değil seyran değil, bunları neden anlatıyorsun” dediğinizi duyar gibiyim…
Savaş meydanlarında kanını ve canını feda eden, emekleyen Cumhuriyet Türkiye’sine, parasını ve malını gözünü kırpmadan bağışlayan Orhaneli’nin bugün içinde olduğu durum, içime sinmiyor da o yüzden yazıyorum bunları…
Nitekim Orhaneli her yıl daha fazla göç veriyor…
1985’de ilçenin nüfusu 60 binken, bugün Orhaneli’nin nüfusu 24 bindir!
Çünkü, işsizlik ve fakirlik kıskacında yaşam mücadelesi veren Orhaneli halkı, çareyi bağını, bahçesini, toprağını bırakarak kente göç etmekte bulmuştur.
***
Sorun sadece Orhaneli’nin değil…
Nitekim, Bursa’daki diğer 3 dağ ilçesi de onlarla aynı kaderi paylaşıyor.
Üstelik dağ ilçesi belediyelerinin durumu da halktan pek farklı değil.
Daha önce de yazmıştık, İller Bankası’ndan Büyükorhan Belediyesi’ne gelen hepi topu 80 bin lira, belediye personelinin maaşlarına ancak yetiyor.
Aynı belediye, rutin işlerini yürütmek için, Büyükşehir Belediyesi’nin kapısından ayrılmıyor.
***
Kuşkusuz, dağ ilçelerinin kurtuluşu, buralara yatırımların gelmesinde yatıyor.
Bölgede, işsizliğin boyutu, öylesine ürkütücü ki, Bursa merkezde birçoğu asgari ücretle çalışan bölge halkı, karnını köyde yaşayan aile ve akrabalardan gelen erzaklarla doyurabiliyor.
Bu vahim tabloyu, Orhaneli Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu, az da olsa değiştirebildi.
Termik santral, kömür işletmesi ve maden şirketlerinin istihdam sağladığı ilçede, Tatlıoğlu, öncelikle İşsiz Kadınlara İstihdam projesiyle, AB fonlarından 360 bin avro kaynak yarattı.
Ardından İŞ-KUR işbirliğiyle, Orhanelili 270 kadın konfeksiyon alanında eğiterek, vasıflı bir işgücü yarattı.
Tüm bunlara rağmen, bölgede yaklaşık 100 kişiyi istihdam eden 2 atölye faaliyet gösteriyor.
Tam da bu noktada da, devlet teşvikleri, ilçe için hayati önem taşıyor.
Maalesef Bursa, teşvik alacak bölgeler arasında en son sırada.
Burada şunu sormak lazım:
Bursa merkeziyle, dağ ilçeleri arasındaki gelişmişliği aynı kefeye koyan bir yasanın adalet neresinde?
Dağ ilçeleri Güneydoğu Anadolu’nun veya Karadeniz’in en ücra köşesinden daha mı fazla gelişmiş midir ki, onlar teşvik alırken, Bursa’nın Orhaneli’si, Keles’i, Büyükorhan’ı ve Harmancık’ı teşvik kapsamının dışında kalıyor?
Hiç olmazsa, , tekstil ve konfeksiyon alanlarında yetişmiş iş gücüne sahip Orhaneli’ye yatırım gelmesi için, burada sektörsel teşvik uygulanamaz mı?
***
Konuyu, dağ ilçeleriyle yakından ilgili olan iktidar partisinin Bursa milletvekili Mehmet Ocakden’e sordum…
Meselenin öneminin farkında olduğunu söyleyen Ocakden, çözüm için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in kapısını çalmış.
Ocakden’in anlattığına göre, Dinçer de durumun farkında ve sorunu çözmek için başlattığı çalışma sürüyormuş.
Ancak Bakan Dinçer’in elini kolunu bağlayan bir durum varmış.
Meğer, koca Türkiye Cumhuriyeti’nin elinde, ilçelerin gelişmişlik düzeyini gösteren hiçbir veri yokmuş!
Yani devlet, Bursa’nın Osmangazi ilçesiyle, Trabzon’un Of ilçesinin, gelişmişlik düzeyini bilmiyor.
Çünkü bugüne dek böyle kapsamlı bir çalışma yapılmamış.
Hal böyle olunca, hangi ilçenin ne kadar gelişmiş olduğunu bilmeyen Bakan Dinçer, Türkiye İstatistik Kurumu’na (TUİK) talimat vererek, ilçelerin gelişmişlik düzeyini gösteren bir çalışmanın başlatılmasını istemiş.
Yine Ocakden’in aktardığına göre, TUİK’in çalışmasının bu yılın sonunda bitmesi bekleniyor.
Böylece, ilçe bazlı yeni bir teşvik yasasının çıkarılmasının önü açılacak.
Özetle, dağ ilçelerinin makus talihini yenebileceği Teşvik Yasası, yetkilerin bildirdiğine göre, çok uzun olmayan bir zaman dilimi içinde çıkabilir.
Haydi hayırlısı…
Genci, yaşlısı, okuma yazma bilmeyeni, tahsillisi, kadını, erkeği, zengini ve fakiriyle Anadolu halkının, sömürgecilerin emellerini Çanakkale Boğazı’nın derin sularına gömdüğü, Mehmetçiğin süngüsüyle tarihin akışını değiştirdiği bir destandır Çanakkale Savaşları…
Çanakkale’de her yöreden şehitler yatar…
Bilmem, Çanakkale Savaşlarında Orhaneli’nin en fazla şehit veren yörelerden biri olduğunu biliyor muydunuz?
Milli Savunma Bakanlığı’nın resmi verilerine göre, Orhaneli, Çanakkale’de 684 şehit vermiştir…
Tabii bu rakam, askerlik şubesine kayıt olanların verileri…
Bir o kadar da gönüllü olarak savaşa katılanları hesaba katarsak, Orhaneli’nin binden fazla şehit verdiğini söyleyebiliriz.
Orhaneli’de şehit sayısı o kadar fazladır ki, genç yaşta dul kalan genç kadınlar, sadece karınlarını doyurmak için, ilçenin yaşlı erkekleriyle evlenmek zorunda kalmıştır.
***
Orhaneli’nin milli mücadeleye katkısı, verdiği şehitlerle sınırlı değil…
Kurtuluş Savaşı’nda da ilçe halkı varını yoğunu milli mücadeleye feda etmiştir…
Mücevher, para, yiyecek, giyecek…
Kuruluşu Osmanlı’ya kadar uzanan Orhaneli Belediyesi ise, kasasındaki parayı son kuruşuna kadar kahraman Türk Ordusu’na bağışlamaktan geri durmamıştır.
***
Kurtuluş Savaşı biter, sömürgeciler Anadolu topraklarından defedilir.
Yurtsever Orhaneli halkının fedakar katkıları bu kez genç Cumhuriyet’edir…
Yokluklar içinde yaşayan Orhanelili, aralarında para toplar; 1929 ve 1932’de iki uçak satın alarak, devlete bağışlar.
***
“Bayram değil seyran değil, bunları neden anlatıyorsun” dediğinizi duyar gibiyim…
Savaş meydanlarında kanını ve canını feda eden, emekleyen Cumhuriyet Türkiye’sine, parasını ve malını gözünü kırpmadan bağışlayan Orhaneli’nin bugün içinde olduğu durum, içime sinmiyor da o yüzden yazıyorum bunları…
Nitekim Orhaneli her yıl daha fazla göç veriyor…
1985’de ilçenin nüfusu 60 binken, bugün Orhaneli’nin nüfusu 24 bindir!
Çünkü, işsizlik ve fakirlik kıskacında yaşam mücadelesi veren Orhaneli halkı, çareyi bağını, bahçesini, toprağını bırakarak kente göç etmekte bulmuştur.
***
Sorun sadece Orhaneli’nin değil…
Nitekim, Bursa’daki diğer 3 dağ ilçesi de onlarla aynı kaderi paylaşıyor.
Üstelik dağ ilçesi belediyelerinin durumu da halktan pek farklı değil.
Daha önce de yazmıştık, İller Bankası’ndan Büyükorhan Belediyesi’ne gelen hepi topu 80 bin lira, belediye personelinin maaşlarına ancak yetiyor.
Aynı belediye, rutin işlerini yürütmek için, Büyükşehir Belediyesi’nin kapısından ayrılmıyor.
***
Kuşkusuz, dağ ilçelerinin kurtuluşu, buralara yatırımların gelmesinde yatıyor.
Bölgede, işsizliğin boyutu, öylesine ürkütücü ki, Bursa merkezde birçoğu asgari ücretle çalışan bölge halkı, karnını köyde yaşayan aile ve akrabalardan gelen erzaklarla doyurabiliyor.
Bu vahim tabloyu, Orhaneli Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu, az da olsa değiştirebildi.
Termik santral, kömür işletmesi ve maden şirketlerinin istihdam sağladığı ilçede, Tatlıoğlu, öncelikle İşsiz Kadınlara İstihdam projesiyle, AB fonlarından 360 bin avro kaynak yarattı.
Ardından İŞ-KUR işbirliğiyle, Orhanelili 270 kadın konfeksiyon alanında eğiterek, vasıflı bir işgücü yarattı.
Tüm bunlara rağmen, bölgede yaklaşık 100 kişiyi istihdam eden 2 atölye faaliyet gösteriyor.
Tam da bu noktada da, devlet teşvikleri, ilçe için hayati önem taşıyor.
Maalesef Bursa, teşvik alacak bölgeler arasında en son sırada.
Burada şunu sormak lazım:
Bursa merkeziyle, dağ ilçeleri arasındaki gelişmişliği aynı kefeye koyan bir yasanın adalet neresinde?
Dağ ilçeleri Güneydoğu Anadolu’nun veya Karadeniz’in en ücra köşesinden daha mı fazla gelişmiş midir ki, onlar teşvik alırken, Bursa’nın Orhaneli’si, Keles’i, Büyükorhan’ı ve Harmancık’ı teşvik kapsamının dışında kalıyor?
Hiç olmazsa, , tekstil ve konfeksiyon alanlarında yetişmiş iş gücüne sahip Orhaneli’ye yatırım gelmesi için, burada sektörsel teşvik uygulanamaz mı?
***
Konuyu, dağ ilçeleriyle yakından ilgili olan iktidar partisinin Bursa milletvekili Mehmet Ocakden’e sordum…
Meselenin öneminin farkında olduğunu söyleyen Ocakden, çözüm için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in kapısını çalmış.
Ocakden’in anlattığına göre, Dinçer de durumun farkında ve sorunu çözmek için başlattığı çalışma sürüyormuş.
Ancak Bakan Dinçer’in elini kolunu bağlayan bir durum varmış.
Meğer, koca Türkiye Cumhuriyeti’nin elinde, ilçelerin gelişmişlik düzeyini gösteren hiçbir veri yokmuş!
Yani devlet, Bursa’nın Osmangazi ilçesiyle, Trabzon’un Of ilçesinin, gelişmişlik düzeyini bilmiyor.
Çünkü bugüne dek böyle kapsamlı bir çalışma yapılmamış.
Hal böyle olunca, hangi ilçenin ne kadar gelişmiş olduğunu bilmeyen Bakan Dinçer, Türkiye İstatistik Kurumu’na (TUİK) talimat vererek, ilçelerin gelişmişlik düzeyini gösteren bir çalışmanın başlatılmasını istemiş.
Yine Ocakden’in aktardığına göre, TUİK’in çalışmasının bu yılın sonunda bitmesi bekleniyor.
Böylece, ilçe bazlı yeni bir teşvik yasasının çıkarılmasının önü açılacak.
Özetle, dağ ilçelerinin makus talihini yenebileceği Teşvik Yasası, yetkilerin bildirdiğine göre, çok uzun olmayan bir zaman dilimi içinde çıkabilir.
Haydi hayırlısı…
Haber Kaynağım :
Bursa Hakimiyet Gazetesi köşe yazarı Mustafa ÖZDAL makalesidir.
http://www.bursahakimiyet.com.tr/