İngiliz yazarlar seksten vazgeçti

İngiltere’de ülkenin en önemli edebiyat ödüllerinden Booker Prize’a katılan 138 romandan hiçbirinin seksle ilgili olmaması yeni bir tartışma başlattı.

“Lady Chatterley’in Sevgilisi” gibi bir geleneğe sahip olan İngiliz romanının neden seksten uzaklaştığı tartışılıyor. Seksin yerini uyuşturucunun alması ise bir başka tartışma noktası.

Nobelli yazarımız Orhan Pamuk, “Romanlarında sevişme sahnesi bile yok” eleştirilerine daha fazla dayanamayıp “Benim Adım Kırmızı,” “Kar” ve “Masumiyet Müzesi” romanlarına bir hayli seksi pasajlar koymuştu.

Zaten 80’lı yıllarda da Fethi Naci, aralarında Attila İlhan, Selim İleri, Ahmet Altan gibi isimlerin bulunduğu yazarları “seksle satmayı tercih etmek”le suçlamıştı.

Her şey yazıldı :
Şimdi devir değişti. Türk edebiyatı hâlâ sekse doyamadı belki ama İngiliz romancılar çoktan terketti seksi. DH Lawrence’ın “Lady Chatterley’in Sevgilisi” de, James Joyce’un “Uluysess”i de içlerinde cinsellikle ilgili pasajlar fazla olduğu gerekçesiyle yasaklanmış, sansürsüz basılmaları için aradan yılların geçmesi gerekmişti.

Türk edebiyatının da aralarında bulunduğu bir edebiyat geleneği dolu-dizgin sekse kayarken, İngiliz yazarlar artık seksten söz etmiyor. Öyle ki, “En Kötü Seks Ödülleri” verilecek kitap bile bulunamıyor artık. Ödül komitesine göre, seksüel deneyim konusunda yazılmamış hiçbir şey kalmadığı için günümüz İngiliz yazarları başka çıkış yolları arıyor kendisine.

Observer yazdı :
Konuya dikkat çeken, İngilizler’in ciddi gazetesi The Observer oldu. Gazete, ünlü edebiyat ödülü Booker Prize’a katılan 138 romanı inceleyerek varıyor bu sonuca. Sadece ödüle başvuran romancılar için de geçerli değil bu durum.

70’lerde yazdığı kitaplarda seksi özgürleşmenin en önemli unsuru olarak gören ve gösteren Martin Amis de var bunların arasında. “The Pregrant Widow (Hamile Dul)” isimli yeni romanı yayımlanan Amis, bu işlerden elini eteğini çekmiş görünüyor.

Pornografinin etkisi :
Gazetede yer alan habere göre, İngiliz yazarların seksten uzaklaşmasında, pornografi endrüstrisinde yaşanan gelişmelerin de etkisi oldu. En uç seks örneklerinin bile bir tuş kadar yakında olması, yazarların hayal gücünü de dumura uğratıyor doğal olarak.

Bir ara çıkış yolu olarak görülen gay ve lezbiyen aşkları anlatan romanlar da eski önemini kaybetti artık. Bunun için İngiliz yazarlar çareyi uyuşturucu dünyasını anlatmakta buluyor.

Haber Kaynağım :
http://www.hurriyet.com.tr/