Bir gün bu işi yapıp, onların hikayesini yazacağım hiç aklıma gelmesi. Hayat bu ya, hepimizin anlatacağı öyküleri oluyor elbet... Ben onları anlatcağım. Yani, Hasan Çavuş ve Gülsüm Hanım'ın hikayesini...
Sene 1912... Trablusgarp Savaşı yılları. Hasan Çavuş, harp zamanında memleketi Bulgaristan'dan çıkmış Yemen'e doğru yol almak zorunda kalmış. Sonrasında Rusya gelmiş... Altı yıllık Rusya günlerinden sonra Karadeniz üzerinden Trabzon'a, Trabzon'dan Durusu'ya göçmüş...
Bütün Durusu halkı bu uzun boylu, sarı saçlı, çakır gözlü adamı görünce şaşırmış. Kimse tanımazmış Hasan Çavuş'u... İlk başlarda ilgiyle beraber korku varmış köy halkında. "Kim bu adam?" diye herkes birbirine sorar ama kimse net bir yanıt alamazmış...
O da köyün diğer erkekleri gibi halen faaliyette olan İSKİ'nin su fabrikasında çalışmaya başlamış. Çapkınmış Hasan Çavuş, ud çalarmış bir de. Uduyla köyün kadınlarını mest edermiş... Yaşı biraz geçtikten sonra köydekilerle kaynaşmış, dost olmuş.
Onun evlenme zamanı geldiğini düşünmüş köyün büyükleri ve ona evlenecek bir kadın bulmuşlar. Hasan Çavuş altı yıl boyunca evli kalmıiş fakat geçinemedikleri için ayrılmış eşinden... Köyün büyükleri "Bekar erkek olmaz buralarda" demiş... Ve Kemerburgaz'dan Gülsüm Hanım'ı bulmuşlar...
Hasan Çavuş evlenmek istemiyormuş, Gülsüm Hanım da... Fakat Terkos'un büyükleri ısrar etmiş. İkisi de birbirini hiç görmemiş, hatta Gülsüm Hanım tanımadığı bir adamla evleneceğini duyunca hıçkıra hıçkıra ağlamış...
Çünkü çok gençken, henüz 17 yaşındayken ilk evliliğini yapmış; 19 yaşında dul kalmış... Bir daha evlenmeyi düşünmezken Hasan Çavuş'u önermişler...
Terkos'un büyükleri kızı istedikten bir zaman sonra gelin arabası ile Gülsüm Hanım'ı almaya gitmişler. Gülsüm Hanım çok mutsuzmuş, köyün meydanında Hasan Çavuş'u görene kadar... Gördüğü an nutku tutulmuş, bir anda aşkın kollarına kendini kaptırmış...
.
Hasan Çavuş da bu beyaz tenli, ufak tefek kadını çok sevmiş... Öyle sevmiş ki, elektriğin olmadığı zamanlarda eve elektrik getirmiş; eviyle çok ilgilenmiş... Bu çiftin üç çocukları olmuş sonrasında, Ürküş, Behiye ve Mediha...
Terkos'un büyükleri kızı istedikten bir zaman sonra gelin arabası ile Gülsüm Hanım'ı almaya gitmişler. Gülsüm Hanım çok mutsuzmuş, köyün meydanında Hasan Çavuş'u görene kadar... Gördüğü an nutku tutulmuş, bir anda aşkın kollarına kendini kaptırmış...
.
Hasan Çavuş da bu beyaz tenli, ufak tefek kadını çok sevmiş... Öyle sevmiş ki, elektriğin olmadığı zamanlarda eve elektrik getirmiş; eviyle çok ilgilenmiş... Bu çiftin üç çocukları olmuş sonrasında, Ürküş, Behiye ve Mediha...
Devamını okumak istersen
Haber Kaynağım :
Gazeteci Begüm Çelikkol makalesidir.
http://ekonomi.haberturk.com