Geçmişte «Jön Türkler» tarafından ülkemize taşınan yanlışlıkları hiç irdelediniz mi ? Ben sadece ikisini burada nakledeceğim :
Fransa’da helâlar için adlandırılan « 00 » yani «sıfır sıfır = numarasız» anlamına gelen «sans numéro» ülkemize «100 numara = cent numéro» olarak taşındı. Yani «sans numéro» ile «cent numéro» okunuşları aynı olduğu için bize de yaptıkları yanlışlığı yutturdular.
Abdesthane, helâ, WC, 00 gibi yüznumara da dilimize girdi.
Fransa’da gelin arabalarına oyuncak bebek konulmasının anlamını ben 1984 yılında Birinci Lyon’da bir rahipten öğrendim. O bana arabalara konulan «oyuncak bebeklerin» «evlenen kadınların dul olduğunu» simgelediğini söyledi. Bugün bu âdet, anlamı bilinmeden yani Avrupa’dan taklit edilerek ülkemizde gelişigüzel kullanılmaktadır.
30 yıldır yaşadığım Avrupa ülkelerinde gördüğüm kadarıyla gurbetçiler için hayat bugün hiç de iyi değil. Gurbetçilerin ilk adım attıkları sırada Fransa’da ve bazı ülkelerde törenlerle karşılandıklarını biliyoruz.
Osmanlı geliyor diye, palabıyıklı, iri yarı, güçlü, yiğit, mert ve güvenilir insanlar olarak tahayyül edilerek karşılanan Türkler ilk geldikleri günlerde kendilerine olan güvenle nüfus cüzdanlarını ehliyet gibi göstererek rahatça ehliyet sahibi oldular.
Sokaklarda cemaatlerle namaz kıldıkları sebebiyle toplum düzenini bozmaları gerekçeleriyle haklarında soruşturmalar açıldı ve mahkemelere haval edildiler. Mahkemelerde şahitler göstererek biz eğer vakitlerinde namaz kılamazsak dengelerimizi kaybederiz, cinnet geçiririz diyerek beraat ettirildiler.
Bunlar hem gurbetçiler tarafından bize anlatılan, hem de resmî makamlarca açıklanan konulardan bir kaçıdır… Daha sonradan gelenlerce ve Fransız makamlarınca bu olayların kahramanlarının dinlerini iyi bilmedikleri de anlaşıldı.
Pekiyi sonra ne oldu ? Nüfus cüzdanlarının ehliyet ve Türklerin güvenilir olmadıkları tescillendi. Sokaklarda, caddelerde namaz kılanların da dini kullanarak rol yaptıkları anlaşıldı… Ehliyet almak için dahi yeni tedbirler geliştirildi.
Eğer Fransa’ya girdiği tarihten sonra ehliyet alındıysa bunun onaylanması, bu ehliyetler «rüşvetle alınmış kabul edilerek» reddedildi. 1980’de François Mitterand affı olarak bilinen kaçak işçilere oturma ve çalışma izinlerinin verildiği dönemde, polise verilen belgeler de dikkatleri çekti.
Yani «1980’den önce Fransa’da olduğunuzu ispat edin» denildiği zaman onlar ilginç yollara başvurdular. Güya burada iken önceden gelen Türklerin evlerinde kaldıklarını ileri süreceklerdi.
Üzerindeki tarihin «1980 tarihinden öncesine ait olduğunu» gösteren Türkiye’deki postanelerden pullu ve damgalanmış adressiz zarflar temin edilerek, 5 frank karşılığında oturum ve çalışma izni alacak kaçak işçilere satıldı. Bunlara işçi olmak isteyenler tarafından adresler eklendi...
Polis dosyalarına eklenen bütün belgeler her yönüyle inceledi. Zarflar üzerindeki damga tarihlerinin 1980 öncesini göstermesine rağmen pullar üzerindeki baskı tarihlerinin de 1980 sonrasının tarihlerini taşıdıkları görüldü.
Bu olaylar iyi kötü ayırt edilmeden bütün Türklere güven duyulmamasına sebep oldu.
Devamını Okumak İçin
Haber Kaynağım :
http://haber50.com
Fransa’da helâlar için adlandırılan « 00 » yani «sıfır sıfır = numarasız» anlamına gelen «sans numéro» ülkemize «100 numara = cent numéro» olarak taşındı. Yani «sans numéro» ile «cent numéro» okunuşları aynı olduğu için bize de yaptıkları yanlışlığı yutturdular.
Abdesthane, helâ, WC, 00 gibi yüznumara da dilimize girdi.
Fransa’da gelin arabalarına oyuncak bebek konulmasının anlamını ben 1984 yılında Birinci Lyon’da bir rahipten öğrendim. O bana arabalara konulan «oyuncak bebeklerin» «evlenen kadınların dul olduğunu» simgelediğini söyledi. Bugün bu âdet, anlamı bilinmeden yani Avrupa’dan taklit edilerek ülkemizde gelişigüzel kullanılmaktadır.
30 yıldır yaşadığım Avrupa ülkelerinde gördüğüm kadarıyla gurbetçiler için hayat bugün hiç de iyi değil. Gurbetçilerin ilk adım attıkları sırada Fransa’da ve bazı ülkelerde törenlerle karşılandıklarını biliyoruz.
Osmanlı geliyor diye, palabıyıklı, iri yarı, güçlü, yiğit, mert ve güvenilir insanlar olarak tahayyül edilerek karşılanan Türkler ilk geldikleri günlerde kendilerine olan güvenle nüfus cüzdanlarını ehliyet gibi göstererek rahatça ehliyet sahibi oldular.
Sokaklarda cemaatlerle namaz kıldıkları sebebiyle toplum düzenini bozmaları gerekçeleriyle haklarında soruşturmalar açıldı ve mahkemelere haval edildiler. Mahkemelerde şahitler göstererek biz eğer vakitlerinde namaz kılamazsak dengelerimizi kaybederiz, cinnet geçiririz diyerek beraat ettirildiler.
Bunlar hem gurbetçiler tarafından bize anlatılan, hem de resmî makamlarca açıklanan konulardan bir kaçıdır… Daha sonradan gelenlerce ve Fransız makamlarınca bu olayların kahramanlarının dinlerini iyi bilmedikleri de anlaşıldı.
Pekiyi sonra ne oldu ? Nüfus cüzdanlarının ehliyet ve Türklerin güvenilir olmadıkları tescillendi. Sokaklarda, caddelerde namaz kılanların da dini kullanarak rol yaptıkları anlaşıldı… Ehliyet almak için dahi yeni tedbirler geliştirildi.
Eğer Fransa’ya girdiği tarihten sonra ehliyet alındıysa bunun onaylanması, bu ehliyetler «rüşvetle alınmış kabul edilerek» reddedildi. 1980’de François Mitterand affı olarak bilinen kaçak işçilere oturma ve çalışma izinlerinin verildiği dönemde, polise verilen belgeler de dikkatleri çekti.
Yani «1980’den önce Fransa’da olduğunuzu ispat edin» denildiği zaman onlar ilginç yollara başvurdular. Güya burada iken önceden gelen Türklerin evlerinde kaldıklarını ileri süreceklerdi.
Üzerindeki tarihin «1980 tarihinden öncesine ait olduğunu» gösteren Türkiye’deki postanelerden pullu ve damgalanmış adressiz zarflar temin edilerek, 5 frank karşılığında oturum ve çalışma izni alacak kaçak işçilere satıldı. Bunlara işçi olmak isteyenler tarafından adresler eklendi...
Polis dosyalarına eklenen bütün belgeler her yönüyle inceledi. Zarflar üzerindeki damga tarihlerinin 1980 öncesini göstermesine rağmen pullar üzerindeki baskı tarihlerinin de 1980 sonrasının tarihlerini taşıdıkları görüldü.
Bu olaylar iyi kötü ayırt edilmeden bütün Türklere güven duyulmamasına sebep oldu.
Devamını Okumak İçin
Haber Kaynağım :
http://haber50.com