Benden, işveli bir kadın olurdu.

    'G.O.R.A.'nın 'Bob Marley' Faruk'u, 'Kabadayı'nın 'Sürmeli'si, 'Geniş Aile'nin 'Kuddusi Baba'sı, 'Seksenler'in “İcat çıkarma” diyen Fehmi'si... 

Rasim Öztekin şimdi 'Mandıra Filozofu' adlı filmde holding sahibi Cavit'i canlandırıyor.

Film bahanesiyle sanatçıyı ‘Seksenler’in setinde ziyaret ettik. 

Yeni filminden diziye, siyasetten özel hayatına dair çok özel şeyler anlatan Rasim Öztekin “Kadın olsam, işveli olurdum” diyerek bizi çok güldürdü.

'Seksenler' dizisinin setinde geçmişe gidiyor musunuz?

-Tabii. Karakterim olan Fehmi’nin evinde çekim yaparken mesela bir sigara tablası, bir şekerlik, duvardaki bir tablo sizi o döneme götürüyor. Sonra bir film şeridi gibi akmaya başlıyor her şey. İlk başlarda duygulanıyor, anneme kadar görüyordum. Sonra alıştım.

- 80’ler deyince ilk aklınıza gelenler?..


Kaos vardı. Ekonomi, politika kötüydü ama mutluyduk. Çünkü her şey daha samimiydi.

Eskiden insanlıklar vardı, şimdi paracıklar var. 

Geçmişe özlem duymam ama 80’lerdeki o insanlığı, o samimiyeti arıyorum.

O zaman da siyasetçiler birbirlerini acayip suçladılar, eleştirdiler ama eleştirirken bile Ecevit “Sayın Süleyman Demirel” derdi.

Süleyman Demirel ise “Sayın Bülent Ecevit” derdi. İşte bunları özlüyorsun.
.
    

  -Yeni filminiz ‘Mandıra Filozofu’ vizyonda. Nasıl bir film?

Çok keyifli. Zamanlaması çok iyi oldu. Seçimin kirliliğini insanlar bu filmle atacaklar, bu filmi seyrederek terapi yapacaklar.

Biraz komedi, biraz kara mizah var içinde. Filmde holding sahibi Cavit’i oynuyorum. 
.
   

Mandıra Filozofu Mustafa Ali ile çatışma halinde. Her şeyin parayla satın alınacağını düşünen bir adamla paranın hiç önemli olmadığını savunan Mustafa Ali ile arasında geçen olaylar...

“Gay rolünden korkarım”

- Çekimlerde ilginç anlar yaşadınız mı?

Çok. Bir sahnede inek sağmam gerekiyordu. Önce köylülerden yardım aldım. Sonra bir ‘prototip’ üzerinde saatlerce inek sağma antrenmanları yaptım. 
.
   

Set ekibi sürekli beni izleyip gülüyordu. Sonra da filmde rol alan ineğin üzerinde süt sağma çalışmalarına başladım.

Uzun uğraşlar sonunda başardım. Ama bir ara ineğin hareketlenmesi ile neye uğradığımı şaşırıp kaçmaya başladım.
   
- Oynadığınız filmlerden ‘Kabadayı’daki homoseksüel ‘Sürmeli’ ve ‘G.O.R.A.’daki ‘Bob Marley Faruk’ karakterleri çok beğenilir. Sizin favoriniz hangisi?
.
      

‘Pardon’ filmindeki Muzaffer (Muzo). Çok sevdiğim bir roldü ve çok iyi oynadığımı düşünüyorum.

- ‘Kabadayı’daki sürme çekme sahneniz müthişti. Çok hazırlandınız mı o sahneye?

En korktuğum iki rol vardır: Gay ve sarhoş. İkisi de tehlikeli rollerdir. Kaptırırsan abartıya dönüşebilir. ‘Kabadayı’da da hep bundan korkmuştum.

- Kadın olsanız nasıl olurdunuz?
.
          

Mutaassıp olurdum (gülüyor). Kesin, iş kadınıydım. Ayağı yere basan, kimseye muhtaç olmayan, özgür... 

Özel hayatımda işveli cilveli olurdum tabii (gülüyor).

  -Sizi tanıdık tanıyalı kilolusunuz. Bu, meslekte dezavantaj mı?

Bende yaratmadı ama tabii ki kilo vermeyi isterim. Gerçi öyle çok yırtmıyorum kendimi. Bir ara hastalandım, 25 kilo verdim.

Kendimden korktum. Indira Gandi gibi dolaşıyordum. “Hemen kilo almalıyım” dedim.
.
   

Kelliğin dayanılmaz hafifliği

- Sevdiğiniz ve sevmediğiniz yönleriniz?..

Eleştirdiğim yönüm, inatçılığım. Beğendiğim yönüm ise, yaşamı en güzel şekilde geçirmeye çalışmam.

- Yeniden doğsanız nasıl bir tip ve hayatla dünyaya gelmek isterdiniz?
.
   

  Aynı işi yapmak isterdim. Beni Devlet Su İşleri’nde veznedar olarak düşünsene. Çok sıkılırım yaaa!

Tipte bir değişiklik yapabiliriz ama. Biraz daha yakışıklı olabilirim. 

Saç istemem. Saç sıkıntı; dizide peruk takıyorum, mahvoluyorum. 

Bana kelliğin ferahlığı yakışıyor. Peruğu bir çıkarıyorum, dünyaya yeniden gelmiş gibi oluyorum.

USTASINDAN CERKEZ TAVUĞU TARİFİ

- Yemek yapar mısınız?


Mutfakta iddialıyımdır. Evde yemek işi benden sorulur. Eşim, dostum yemeklerime bayılır. 

Bir de yemek kitapları kütüphanem vardır. Yemek yapmak dinlendiriyor beni, terapi gibi...

- İddialı bir tarif verir misiniz?

Çerkez tavuğunu vereyim: Yarım kilo cevizi iyice çekeceksin. Tencereye koyup yavaş yavaş kendi yağıyla kısık ateşte ezerek kavuracaksın.

5-6 dilim ekmek içini blender’da çekip toz haline getirerek ekleyecek, beraber kavuracaksın.

Sonra tavuk suyunu yedirerek karıştıracaksın. Bulamaç olacak. Ardından tuz, karabiber, sarımsak ve acı pul biberi koyacaksın.

Dittiğin tavuk göğsünü ilave edecek, afiyetle yiyeceksin.

“15 YILDIR CUNDA’YA YERLEŞECEĞIM”

- Bu işi bırakmayı düşündüğünüz mü hiç?
.
     

40 yaşımdayken “Cunda’ya yerleşeceğim” dedim. 

Hala hep “Şu proje de bitsin, ondan sonra yerleşeceğim” diyorum ama bir türlü olmuyor. 

Yaş oldu 55. Ev hazır, bekliyor, ben daha yerleşemedim.

- Neden? Göz önünde olma ihtiyacı mı?

Hayır. Benim korktuğum şey orada ne yapacağım. İlk 15 gün, 1 ay güzel de... Ondan sonra?.. Sıkılırım diye düşünüyorum. 
.
   Bir de hep bir proje çıkıyor. Mesela ‘Seksenler’ gibi güzel bir projeye gel de ‘hayır’ de! Televizyon seyircisi nankördür. 3 ay uzak kal, unutulursun.

- 50’li yaşlar bir erkeğin en tehlikeli dönemi. Bu dönemde neler yaşadınız?

Ben bunu 40-45 arası hissetmeye başladım. Şöyle bir durup düşündüm; “Nasıl yaşıyorum ben” dedim. Sonra kaliteli yaşamaya karar verdim.

İlk yaptığım şey de sigarayı bırakmak oldu. Alkolü de ayda bire indirdim. 

 
Karıma, köpeğime vakit ayırıyorum artık.

Tekne, deniz, klasik otomobil hobim var. 

Arabam yokken tekne aldım. 

Cebimdeki bütün parayı tekneye yatırdığım için belediye otobüsüyle gidiyordum marinaya.

- Hiç dibe vurduğunuz oldu mu?

Oldu. Ama ben karamsar bakmam hayata. 

Hep iyimserim, her adımımı hesaplarım. 

Bir kez, haciz geldi evime. Hayatımda ilk defa... 
.
     

  Borcum olduğunda uyuyamam. Ödemek için babamın evini sattım, rahatladıktan sonra ona küçük bir ev aldım.

İşte o zamanlar, en kötü dönemimdi.

‘Tacize uğramak enteresan’

- Kadınların size ilgisi nasıl?

Hayranım var tabii ki. Ama ben evlendikten sonra o tip şeylerle ilişkimi kestim. Çünkü karımla çok mutluyum.
.
      

- Hiç tacize uğradınız mı?

Bir düşüneyim. Yok yav. Hiç tacize uğramadım ben. Olsa hatırlarım. Bir kadın hayranımın tacizine uğramak enteresan olurdu.

Israrla peşimde koşan, rahatsız eden kadın hayranlarım oldu ama bunlar olağan.

- Sihirli değneğiniz olsa neyi değiştirirdiniz?
.
     

Evimin karşısında bir apartman var. Onun rengini değiştirmeyi isterdim. Çok kötü bir renk yav. Mor renge boyamışlar.

- Twitter’ın kapatılmasına ne diyorsunuz?

Çok ayıp. Ben kullanıyorum hâlâ twitter’ı. Küfür twitter’ın sorunu değil, toplumsal bir sorun. Bunun önüne geçmek için twitter kapatılamaz.

‘Somurtkan da yavşak da değilim’

- Komedyenler genelde gerçek yaşamda ciddidir. Siz?..
.
    

Yerine göre esprili, yerine göre ciddiyim. Somurtmam ama yavşak da değilim (gülüyor).

- Cem Yılmaz, Ata Demirer ve Şahan Gökbakar’ı nasıl buluyorsunuz? 

Siyasete dokunmadıkları için eleştiriliyorlar.

Benim nasıl bulduğum çok önemli değil, halk bulmuş. 

Gayet iyi gidiyorlar. Kimsenin bir şey deme hakkı yok. 
.
    

  Siyasete artık kimse dokunamıyor, dolayısıyla insanların oturdukları yerden başkalarını eleştirmesi doğru değil.

Eleştiren ne yapıyor peki?

Hariçten gazel atıyor, çünkü kaybedecek bir şeyi yok. Ama eleştirilenlerin kaybedecek çok şeyi var.

Bu yüzden siyasi bir söylemin içine giremezler.

Haber Kaynağım :

Röportaj: Kezban ASLAN YILMAZ
 (05.04.2014 tarihli Cumartesi Postası ekinden alınmıştır.)
http://www.posta.com.tr/