Özgür ruhlu kadınlar

Kırmızı Ayakkabılı Kadınlar, büyük laflar etmeden, hınzır bir dille 'kadın özgürlüğü' meselesini sahneye taşıyan bir oyun.

"Özgür ruhlu kadınlar" gönül rahatlığıyla gidin, görün diyebileceğim bir oyunla kapatmış oldum: 

Kırmızı Ayakkabılı Kadınlar Tiyatro BeReZe kadınları diyebileceğim bir ekibin elinde pişirilmiş, benzerlerinin tekrarına düşmeyen, küçük cin fikirlerle dolu bir kadın oyunu.

Sahnede de metni üreten ekip var: 

Firuze Engin, Sena Taşkapılıoğlu Kornhauser, Elif Temucin ve Bilge Göktürk ( Dönüşümlü olarak Melda Tuzluca)

Çekiçi sahne ve kostüm tasarımı da yine bir kadının, Hilal Polat'ın elinden çıkma.

Oyunun yönetmeni Erkan Uyanıksoy ve ışık tasarımcısı Utku Kara'yı bir kenara ayırırsak yani, anlatısından üretim aşamalarına bir kadın oyunuyla karşı karşıyayız.

Aslına bakarsanız bilmediğimiz bir öykü değil anlattıkları.

Odağına anonim bir halk masalı olan Kırmızı Ayakkabıları alarak, masalın etrafına günümüzden, bu ülkeden ve hatta kendi yaşamlarından "kadınlık halleri" anlatıları kurgulamış, ekip.

Her episodda masalın bir bölümünü ve oyuncuların kimi zaman kendi isimlerini kullanarak, kendi hayatları üzerinden oyuna dahil ettiklerini izliyoruz.

Erkek gibi güçlü dayanıklı, cesur yetiştirilen genç kadın da var, sokakta her an taciz endişesiyle yürümek zorunda olan kadın da. 


Metni oluşturan tüm parçalar tıpkı "regl düğünü" esprisi gibi orijinalliğini ilk olmakta değil, seyirciyi uyanık tutan, göndermeleriyle metni destekleyen ve eğlencesi bol mizansenlerinden alıyor.

Grotesk oyunculuk biçimi de oyunun bütünlüğünü tamamlıyor. 

5 çayı kıvamındaki masa başı kadın sohbeti sahnesi misal, son derece durağan ve sıkıcı olabilecekken bu riski alıp akıp giden bir episod daha yaratmış olmuş, yönetmen.

Masalın kilise bölümün oyuncuların abartılı ve eğlenceli mimiklerini takip ederken, masaldaki kızın başına gelenleri dinlemeyi kaçırmış olmam dışında oyunun bütünlüğünden hiç kopmadım.
.
      

     "Kadının özgürlüğü" meselesini büyük laflar etmeden, aksine bir halk masalı eşliğinde ve hepimizin bildiği çocuk oyunları naifliğiyle anlatan ama hınzırlığı da elden bırakmayan bir oyun, Kırmızı Ayakkabılı Kadınlar.

Kız çocuklarına ve kadınlara biçilen rolleri sıkıcı klişelerden uzak bir dille, ülke ve kent siyasetiyle bağını da kurarak önümüze seriyorlar.

Kırmızı Ayakkabılı Kadınlar, 21 ve 28 Ocak 21.00 de Sekizinci Kat'ta.

İnat etmeye devam
 
     

        Tiyatro bir şekilde hep 'yangında ilk vazgeçilenlerden'

2013 boyunca da kentsel dönüşüm yolunda eksilen salonlar, itaatsizliğin bedelini devlet desteğinin kesilmesiyle ödeyen topluluklar, 'genel ahlak' tornasından geçirilmeye çalışılan oyunlar gördük.

Ama bir yandan da sokaklarda, parklarda sahnelenen 'Gezi oyunları', birbiri ardına yola koyulan genç topluluklar, yepyeni mekanlar, sokakta olan bitene anında tepki veren genç ekipler ve sürekli bir dayanışma vardı tiyatro cephesinde. 
.
     

    Tiyatro da 'inat etmeyi' bırakmayanların uğraşı işte, bundan sonra da inatla üretmeye devam edeceklerdir.

2014'te de direnişin sahnedeki halini görmek dileğiyle, iyi yıllar.

"Özgür ruhlu kadınlar" , "'Kırmızı Ayakkabılı Kadınlar', büyük laflar etmeden, hınzır bir dille 'kadın özgürlüğü' meselesini sahneye taşıyan bir oyun. "

Haber Kaynağım :
Radikal Gazetesi köşe yazarı BAHAR ÇUHADAR makalesidir.
http://www.radikal.com.tr/