Laf eski milli eğitim bakanlarından..
“Şu okullar olmasa bakanlık ne güzel idare edilirdi” demiş olduğu iddia edilir.
Van depremi üzerinden iki yıl geçti. Deprem sırasında şehre gelmiş hem merkezi hem çevresini bol bol dolaşmıştım.
Bu sefer değişimi görmek istedim..
Merkez eskisi gibi. Enkaz temizlenmiş, hayat tüm telaşıyla geri gelmiş.
Fakat biraz öteye gittin mi görüyorsun ki TOKİ başka Van’lar yaratmış...
*******************************************************
TOKİ çılgın bir performansla 20 bin konut yapmış iki yılda.
Afet koşulları nedeniyle estetik yönlerini tartışmak anlamsız ama yine de hazır firsat varken başka şehircilik kafasıyla gidilebilirdi.
Az katlı, az beton, çok yeşil şehirler yapamayacağız belli ki...
Kuralar çekildi, insanların çok büyük bölümü evlerine yerleşti. Konteyner evler bir bir boşaldı...
Ama işte yoksulun yoksulu son bir 150 aile, konteynerleri terk etmedi. Daha doğrusu edemedi.
Çünkü çoğunun gidecek hiçbir yeri yok. Daha önce de evleri yoktu şimdi de olamıyor.
Zira devlet evet 20 bin konut yaptı ama onları bedavaya vermiyor.
Daha önce ev sahibi olmak koşuluyla uzun zamana yayılmış çok düşük taksitlerle satıyor.
Fakat bu yoksulun yoksulu 150 ailenin ne daha önce evleri vardı ne de o düşük taksitleri ödeyecek halleri de var...
50 gün önce elektrikleri kesilmiş. Zira devlet uzun süredir konteyner kenti boşaltmalarını istiyor.
Valiye sorarsanız gereğinden fazla müsamaha göstermişler.
“Okullar kapansın, ramazan bitsin” diye diye ek süre istemişler.
Onlar da kabul etmiş ama nereye kadar...
Hakikaten nereye kadar bilmiyorum.
Ailelerin hepsi en az beş çocuklu. Aralarına bastonlu yalnız nineler var.
Sadece kulağı duyan yüzde yüz engelli çocuğu olan var.
Onlar da kabul etmiş ama nereye kadar...
Hakikaten nereye kadar bilmiyorum.
Ailelerin hepsi en az beş çocuklu. Aralarına bastonlu yalnız nineler var.
Sadece kulağı duyan yüzde yüz engelli çocuğu olan var.
Kocası ölmüş veya başkasına kaçmış dul/terk çocuklu kadınlar var.
Deprem, iki yıllarını kurtarmış. İki yıl, hayatlarında ilk defa devletin yumuşak elini görmüşler.
“Numara yapıyorlar, durumları iyi” diyenlere bir kadın isyan ediyor.
“Gelsinler bir gece kalsınlar burada! Kim ister ki burada yaşamayı?”
Açlık grevi yapıyor kadınlar.
Çocuklarını yıkayıp giydiremedikleri için okula yollamak istemiyorlar.
İyi kötü kabul edildikleri okulları 3 kilometre ötede.
Çöpten topladıklarıyla ocaklarını yakıyorlar.
Bulgur ve patatesten başka bir şey yiyemiyorlar.
Yoksulluk berbat bir sarmal. Hem içinden çıkamazsın hem de inandıramazsın kimseyi.
Hem de her şeyi yaptırır sana...
Sonra şaşırıyoruz...
“Bize neden bunu yapıyorlar” diye...
Deprem, iki yıllarını kurtarmış. İki yıl, hayatlarında ilk defa devletin yumuşak elini görmüşler.
“Numara yapıyorlar, durumları iyi” diyenlere bir kadın isyan ediyor.
“Gelsinler bir gece kalsınlar burada! Kim ister ki burada yaşamayı?”
Açlık grevi yapıyor kadınlar.
Çocuklarını yıkayıp giydiremedikleri için okula yollamak istemiyorlar.
İyi kötü kabul edildikleri okulları 3 kilometre ötede.
Çöpten topladıklarıyla ocaklarını yakıyorlar.
Bulgur ve patatesten başka bir şey yiyemiyorlar.
Yoksulluk berbat bir sarmal. Hem içinden çıkamazsın hem de inandıramazsın kimseyi.
Hem de her şeyi yaptırır sana...
Sonra şaşırıyoruz...
“Bize neden bunu yapıyorlar” diye...
Vatan Gazetesi köşe yazarı Mutlu Tönbekici makalesidir.
http://haber.gazetevatan.com/