Balıkçılar kahvesinde sabah sabah simidimizi yedik, çayımızı içtik, balıkçıların denizden dönüşünü bekliyoruz.
Kahve, balıkçı barınağında. Barınağı ve kahveyi “Balıkçılar Kooperatifi” işletiliyor.
Çayları Memnune Okyay demliyor, Hüseyin Özkurt dağıtıyor.
Ali (Kara) Kaptan’ın başkanlığını yaptığı kooperatife 60 kadar balıkçı teknesi kayıtlı.
Ama bunların ancak 10-15’i her gün denize açılıyor.
Önce Önder Özçelik’in teknesi kıyıya yanaştı. Karısı Emine ile gece 04.00’te denize açılmışlar.
Bir orta boy sinarit, üç beş tane kefal, üç beş tane çipura, birkaç karagöz tutmuşlar.
Tekne başında bekleyenlere sinaritin kilosunu 60 TL’den, çipurayı 25 TL’den, kefal ve karagözü 15 TL’den sattılar.
Emine Özçelik satılan balıkları ayıkladı. Balıkların hepsi satılınca Emine Özçelik koşa koşa eve gitti.
İki kızını okula yolcu edecekti.
Karı koca her gece balıkta
Önder Özçelik‘i çay içmeye davet ettik. Çay içerken sorgu sual eyledim.
“Gırgırcılar bizim buralarda balık bırakmadı. Bazı geceler 10-15 gırgır teknesi Arap Burnu açıklarında denizi tarıyor,” dedi.
O sırada balıkçı barınağına yanaşan İzmir’den geldiği söylenen bir gırgır teknesi, kamyona balık boşaltıyordu.
Kamyon balıkları İzmir’e götürecekmiş. Tekneden kamyonu dolduracak kadar balık çıktı.
Gırgırcılar kefal, çipura, hamsi, kolyos, istavrit, sinarit, mercan avlıyorlarmış.
Bizim köyde karılarıyla balığa çıkan dört balıkçı daha var. Onbaşı lakaplı Fikret Aktaş ile karısı Fatma, Baki Okyay ile karısı Hatice, Muammer Baltutan ile karısı Fatma, Hacı Tepe ile karısı Salime...
Hepsinin teknesi 7 metre boyunda. Her teknede 16 dolayında ağ takımı var.
Tekneler 15 bin TL. Takımlar 15 bin TL. Tekneler her sabah en az 25 TL’lik mazot yakıyor.
Bir süre sonra Kayalı’nın büyük boy teknesi kıyıya yanaştı. Kayalı (Hüseyin Kocabıyık) ve oğlu Ahmet, barbuncu.
Teknelerinin barbun avı için özel donanımı var.
Ne kadar balık tuttuğunu görmek istedik. “Gırgırcılar balık bırakmamış. Ağların tamamında üç beş barbun ancak var. İki üç kilo izmaritten başka balık avlayamadık” dedi.
Uzun süredir izmarit yememiştik. Bir kilo kadar izmariti ağlardan ayıkladı. Naylon torbaya doldurdu. Borcumuz ne kadar diye sorduk. “10 lira yeter” dedi.
Onlar da var, bunlar da var
Eve dönerken yol üzerinde, moteller arasında kalan geniş arsayı ekip biçen, birkaç inek ve tavukları olan Songül ve Mustafa Aktaş’a merhaba demek istedik.
Songül inek sağıyordu. Kocası Mustafa Aktaş kümesten 10 yumurta getirdi. Yedi buçuk lira ödedik.
Uğur Öztop’un marketine günlük gazeteler gelmişti. Mustafa Saka gazeteleri ayırıyordu.
Gazete almaya gelenlerle günün haberleri üzerine ufak bir sohbetten sonra eve döndük.
İzmaritleri ayıklayarak tava yaptık. Kıtır kıtır oldu. Pek lezzetli idi.
Bodrum’da, her biri 3-5 milyon euro’luk 17-35 metrelik teknelerde güneşlenmek ve yüzmek için denize açılan kadınlarımızla ilgili haberler ve fotoğraflar her gün gazetelerde yer alıyor.
Balığa çıkan kadınlarımızdan ise söz eden yok. Bu yazıyı “Onlar da var, bunlar da var” diye hatırlatmak için yazdım.
Kahve, balıkçı barınağında. Barınağı ve kahveyi “Balıkçılar Kooperatifi” işletiliyor.
Çayları Memnune Okyay demliyor, Hüseyin Özkurt dağıtıyor.
Ali (Kara) Kaptan’ın başkanlığını yaptığı kooperatife 60 kadar balıkçı teknesi kayıtlı.
Ama bunların ancak 10-15’i her gün denize açılıyor.
Önce Önder Özçelik’in teknesi kıyıya yanaştı. Karısı Emine ile gece 04.00’te denize açılmışlar.
Bir orta boy sinarit, üç beş tane kefal, üç beş tane çipura, birkaç karagöz tutmuşlar.
Tekne başında bekleyenlere sinaritin kilosunu 60 TL’den, çipurayı 25 TL’den, kefal ve karagözü 15 TL’den sattılar.
Emine Özçelik satılan balıkları ayıkladı. Balıkların hepsi satılınca Emine Özçelik koşa koşa eve gitti.
İki kızını okula yolcu edecekti.
Karı koca her gece balıkta
Önder Özçelik‘i çay içmeye davet ettik. Çay içerken sorgu sual eyledim.
“Gırgırcılar bizim buralarda balık bırakmadı. Bazı geceler 10-15 gırgır teknesi Arap Burnu açıklarında denizi tarıyor,” dedi.
O sırada balıkçı barınağına yanaşan İzmir’den geldiği söylenen bir gırgır teknesi, kamyona balık boşaltıyordu.
Kamyon balıkları İzmir’e götürecekmiş. Tekneden kamyonu dolduracak kadar balık çıktı.
Gırgırcılar kefal, çipura, hamsi, kolyos, istavrit, sinarit, mercan avlıyorlarmış.
Bizim köyde karılarıyla balığa çıkan dört balıkçı daha var. Onbaşı lakaplı Fikret Aktaş ile karısı Fatma, Baki Okyay ile karısı Hatice, Muammer Baltutan ile karısı Fatma, Hacı Tepe ile karısı Salime...
Hepsinin teknesi 7 metre boyunda. Her teknede 16 dolayında ağ takımı var.
Tekneler 15 bin TL. Takımlar 15 bin TL. Tekneler her sabah en az 25 TL’lik mazot yakıyor.
Bir süre sonra Kayalı’nın büyük boy teknesi kıyıya yanaştı. Kayalı (Hüseyin Kocabıyık) ve oğlu Ahmet, barbuncu.
Teknelerinin barbun avı için özel donanımı var.
Ne kadar balık tuttuğunu görmek istedik. “Gırgırcılar balık bırakmamış. Ağların tamamında üç beş barbun ancak var. İki üç kilo izmaritten başka balık avlayamadık” dedi.
Uzun süredir izmarit yememiştik. Bir kilo kadar izmariti ağlardan ayıkladı. Naylon torbaya doldurdu. Borcumuz ne kadar diye sorduk. “10 lira yeter” dedi.
Onlar da var, bunlar da var
Eve dönerken yol üzerinde, moteller arasında kalan geniş arsayı ekip biçen, birkaç inek ve tavukları olan Songül ve Mustafa Aktaş’a merhaba demek istedik.
Songül inek sağıyordu. Kocası Mustafa Aktaş kümesten 10 yumurta getirdi. Yedi buçuk lira ödedik.
Uğur Öztop’un marketine günlük gazeteler gelmişti. Mustafa Saka gazeteleri ayırıyordu.
Gazete almaya gelenlerle günün haberleri üzerine ufak bir sohbetten sonra eve döndük.
İzmaritleri ayıklayarak tava yaptık. Kıtır kıtır oldu. Pek lezzetli idi.
Bodrum’da, her biri 3-5 milyon euro’luk 17-35 metrelik teknelerde güneşlenmek ve yüzmek için denize açılan kadınlarımızla ilgili haberler ve fotoğraflar her gün gazetelerde yer alıyor.
Balığa çıkan kadınlarımızdan ise söz eden yok. Bu yazıyı “Onlar da var, bunlar da var” diye hatırlatmak için yazdım.
Haber Kaynağım :
Milliyet Gazetesi köşe yazarı Güngör Uras haber yazısıdır.
http://ekonomi.milliyet.com.tr/