Kadın ne işe yarar?...
Sadece öpülmeye mi?...
Sadece kuluçka makinesi olarak kullanılmaya mı?...
Dikkat ediyor musunuz?...
Sadece öpülmeye mi?...
Sadece kuluçka makinesi olarak kullanılmaya mı?...
Dikkat ediyor musunuz?...
Siyasette veya medyada Başbakan’a destek olmak için “en az üç çocuk” isteyenlerin kadın umurlarında bile değil…
Erkek horoz ya; tüneyecek karısının üzerine, “beş dakikada Beşiktaş” ve sonra dönüp kıçını uyuyacak…
Dokuz ay sonra da ortalıkta kanat gerip şişinecek…
Neden?..
Bir kere daha “Baba” oldu ya işte ondan…
Sonra ne olacak?..
Sonrası kadın için, yani “ANA” için tam bir kâbus…
Bir yanda bebek; diğer yanda evin; yemeği, çamaşırı, bulaşığı ve yetmiyormuş gibi eğer bir de çalışıyorsa; bütün bir Allah’ın günü ya masa başında, ya tezgâhta, ya beden işçisi olarak ortalığın tozunu, kirini, pisini alırken yorulacak…
Adamın umurunda mı?..
Akşam eve döndüğünde yemeğini hazır bulacak, masa henüz toplanmadan o ya kahveye, ya şehir kulübüne gidecek ya da ekranın karşısına kurulup canının çektiği diziyi veya maçı seyredecek…
Ve tabi bir de hevası var beyimizin...
Hay Allah!..
Duydunuz mu?..
Yeni doğan bebeklere yapılan “topuk tarama testleri”nin işlendiği yeni formlarda anneye; bebeğin dininin ne olacağı; çocuğun evlilik içi mi yoksa evlilik dışı ilişkiden mi doğduğu soruluyormuş…
Akıl alır gibi değil…
Yahu yeni doğmuş bebeğin dininden, imanından size ne bre imansızlar!..
Bebeği doğurmuş loğusa kadının özel hayatı sizi ne ilgilendirir?..
Deyin ki çocuk evlilik dışı ilişkiden olmuş..
Ne yapacaksınız?..
“İffetsiz doğum” deyip çocuğun topuğundan kan aldıktan sonra itlâf mı edeceksiniz?..
Yuh yani; yuh kere yuh!..
Bunun adı “gericilik” falan değil düpedüz “ahlâksızlık”…
Ve hatta cahiliye dönemine dönüş…
Yahu Allah aşkınıza; bu hayatın neresinde "insan" olarak “kadın” var?..
Cevap vereyim:
Hiçbir yerinde yok...
İyi de Allah aşkınıza söyler misiniz?..
Kadın ne işe yarar?..
Sadece öpülmeye mi?..
Sadece kuluçka makinesi olarak kullanılmaya mı?..
Sana soruyorum sevgili dostum Hasan Celâl Güzel?..
Söyler misin?..
Kadın en az üç çocuk doğuracak da erkek ne yapacak?..
Benim şu yazdıklarımdan farklı ne yapacak yani?..
Meselâ çocuk gece ağladığında kalkıp altını temizleyecek mi?..
Yoksa, “git şunu sustur yoksa ben susturmasını bilirim” deyip karısını bir tekmede yataktan aşağı mı atacak?..
Söyler misin Güzel dostum ne yapacak?..
Dünkü (07.02.2013) Sabah’ta “Türkiye genç nüfus piramidini muhafaza etmelidir” başlığı altında yayımlanan makalende en az üç çocuk isteyen Başbakan Erdoğan’a övgüler düzüyorsun ya hani; bu yazıyı yazmak da oradan geldi aklıma…
Düzersen düz çünkü köşe senin…
Ama be dostum ya kadın?..
En az üç çocuk doğuracak kadın yani;
onun için neler yapılacağını, yapılması gerektiğini neden yazmıyorsun?..
Değerli dostum;
Başbakan’a verdiğin destekte mutlaka samimisin ama ben de seni eleştirirken samimiyim…
Aslında ben de “en az üç çocuk” projesine “evet” diyorum ama bir şartla…
Kadını (anayı) istihdamdan çekmek şartıyla…
Sen bunu söyleyemiyorsun ki…
“Doğursun” diyorsun sadece…
Ben de senin ve Başbakan’ın bu “emrinizi” sorguluyorum…
Doğursun tamam da nasıl baksın o çocuklara?..
Gündüz işe gidip geldikten, akşam da bütün gece çocukların ve kocasının emrinde çalıştıktan sonra; kadının hiç mi hayatı olmasın?..
Benim Güzel dostum;
Hem işte, hem evde, hem yatakta yorulacak kadının hakları olmayacak mı?..
Olacaksa neler olacak?..
Haydi söyle…
Neler olacak?..
De ki nüfusumuz birkaç yıl içinde 100 milyonu geçti?..
Tamam da o çocuklar on sekiz yaşını bitirince iş istemeyecekler mi?..
Nereden bulacaksın?..
Yahu şu mevcut gençliğin neredeyse yarısı işsizken ardından geleceklere nasıl yaratacaksın iş imkânını?..
De ki yeni yatırım yapacaksın…
İyi harika…
Peki neyle?..
Çimento yerine sadece “su”, demir yerine saz mı kullanacaksın?..
Ya da sadece toprak hafriye edip de yığınların altına iş yerleri, fabrikalar mı kuracaksın…
De ki kurdun?..
O fabrikaları çalıştıracak makine ekipmanı sen mi üreteceksin, dışarıdan satın mı alacaksın?..
Sen üreteceksen nasıl?..
Dışarıdan satın alacaksan hangi parayla?..
Yapma be dostum!..
Başbakan’ın gönlünü almak istersen öveceğin o kadar çok icraatı var ki…
Ama “en az üç çocuk” önermesi değil…
Pardon…
Onu da övebilirsin ama asıl amacını da gizlemeden yapmalısın bunu…
Yani benim gibi açıkça çıkkmalı ve şöyle demelisin:
“Kadınlar en az üç çocuk doğurmalı ama istihdamdan çekilmeli evinde sadece çocuklarıyla ilgilenmeli devlet çocukları için her türlü maddi yardımı yapmalı, üç ve daha fazla çocuğu olan kadınların evlerinde haftada en az bir kere profesyonel bir temizlikçi gurup gelmeli; evi temizlemeli, çamaşırları yıkamalı, ütüleri yapmalı”...
Bunu söylemiyor, söyleyemiyorsan senin yaptığın acımasızlık, zalimlik be Güzel dostum…
Haber Kaynağım :
ADNAN BERK OKAN tarafından haberi yapılmıştır.
http://www.gazeteciler.com/