Çalışan Kadının aklı da gönlü de evinde kalır !

Artık kadınların da iş yaşamında aktif olarak rol aldıkları günümüz dünyasında kim ne kadar mutlu yada başka bir deyişle işler ne kadar yolunda ... 

Çalışan kadın,eşi ve de çocukları.Bütün günü dışarıda geçiren kadının evde yaratamadığı sıcak havadan tabi ki ne eşi nede çocukları memnun değildir,büyük bir olasılıkla.

Şahsen ben kendi adıma eve geldiğimde annemin yüzünü görmeyi onunla oturup iki çift laf etmeyi ,onun çalışıp bana alacağı markalı giysilere çoktan tercih ederdim .

İnanın şu dünyada her şeyi ama her şeyi anlarım da şu markanın ne olduğunu bir türlü anlayamadım,bu gidişle de anlayamayacağım.

Herkesin aksine marka tutkunu olmanın, insanı yücelteceği ,sınıf
atlatacağı farklı kılacağı gibi önyargılara hiç inanmamış, aksine marka düşkünü insanları; zaafları olan, kişilik problemli, kompleksli,hatta hırslı, gösteriş budalası ,neyse daha fazla saymayayım .

Zira okuyucular içinde marka tutkunu olanlar olabilir.

Bu benim maddeden çok manaya önem vermemden kaynaklanıyor.
Bunun çok güzel farkındayım ve bundan da çok mutluyum .

Yalan dünyanın yalan mallarına tapmak,onlar için aşırı paralar harcamak ,borca girmek, insanın nefsine yaptığı en büyük işkence diye düşünür,’’ayağını yorganına göre uzatmanın ‘’
daha kolay ve zevkli olduğunu düşünürüm.

Hani hem de ‘’borçlu ölmez ama benzi sararırmış.’’derdin iyisi ölmek borcun iyisi verip kurtulmakmış. ‘’atasözlerinden anlaşılacağı üzere,durumlar böyleyken böyle.

Siz siz olun ‘’borç yiğidin kamçısıdır’’ gibi sonradan uydurulan sözleri atasözü sanıp kanmayın .

Yıllar sonra karşılaştığımızda emekli olmuş, büyüğüm bir ablaydı.  

Saçlar ağarmış,yıllarca oturarak masa başı çalışmaktan olsa gerek bir hayli kilo almış, hafif kamburlaşmıştı. 

Artık çocukları büyümüş,evden ayrılmışlardı. Annesiyle birlikte bana ziyarete gelmelerine çok sevinmiş, aradan geçen yılların muhabbetine dalmıştık .

‘’Artık emekliliğin tadını çıkarırsın ‘’dediğimde,hiç beklemediğim biraz iç burkan insanı üzen söylemlerle karşılaştım .

İnan diyordu, iki kızım oldu ben mi doğurdum bir şey anlamadım.

Çünkü ikisini de annem büyüttü. Ne zaman büyüdüler neyi sevdiler, huyları nasıldı birbirleriyle farkları,ilişkileri hiçbir şeyi tam yaşayamadım.

Ha ne oldu maddi sıkıntı çekmedik ,çok şükür bir değil iki evimiz oldu. Ama sonuçta birinde oturuyoruz .

Ne kadar neyin olursa olsun sonuçta evin birinde oturuyor,bir yatakta yatıyorsun.

İkimizde çalıştık da iki  kaşıkla  mı yedim ?...

Çalışan kadınların çalışma hayatları bittiğinde ,çalıştıklarına pişman olmalarında şaşılacak bir durum yok.

Maddi kazançlarınız ve manevi kayıplarınızı bir teraziye koyduğunuzda yaşayamadıklarınızın daha ağır gelmesi aşikardır.

Kadın yaradılışı gereği evine ve çocuklarına daha çok ait ,orada ve onlarla daha mutludur.

Doğanın ve insanın doğal yapısı değişmez. Kadın her yerde kadındır. Nehirler tersine akmaz.

Çalışan her kadının, her sabah aklı,gönlü evinde kalır.

Bundan normal ne olabilir ?...
 
Haber Kaynağım : 
Rumuz ÇAYKOLİK / Birsen Can Makalesidir.
http://www.kadinhaberleri.net/