Hayalimiz bir kadın kültür adası oluşturmak

Bir ay kadar önce açılan İstanbul Kadın Müzesi'nde dünyanın ilk kadın bestecisi Bizanslı Kassai de var, Türkiye'nin ilk feminist stand-up'çısı Figen Şakacı da...

Yapılmayanı yapmaya cesaret eden, ilklere imza atan kadınlar...
                  

Çevremizde gördüğümüz, bize ilham veren kadınların da müzeye girmeye aday olduğunu söyleyelim. 


Şimdilik sanal ortamda hizmet verirken aynı zamanda kendine bina arayan müzenin Küratörü Meral Akkent'le görüştük.

    Türkiye'nin ilk, dünyanın üçüncü kent kadın müzesi olan İstanbul Kadın Müzesi açıldı. 

Şimdilik sadece sanal ortamda ulaşılabilen İstanbul Kadın Müzesi; ilk kadın hattat, ilk kadın dergi yayıncısı, ilk klasik Batı müziği kadın orkestra şefi gibi unutulan veya gözden kaçırdığımız, geçmişteki ve günümüzdeki kişileri hatırlatarak kent kadın belleğini oluşturacak.

Müzenin, 'Hayalimiz bir kadın kültür adası oluşturmak!' diyen küratörü Meral Akkent ile buluştuk ve müze fikrinin nasıl ortaya çıktığını, hayata nasıl geçirildiğini uzun uzun konuştuk...

× Kadın müzelerinin dünyadaki gelişimi nasıl oldu?

İlk kadın müzesi 1927'de Almanya'da Bremen'de kuruluyor. Paula Modersohn Becker adına bir hayranı tarafından kurulmuş olan bir müze bu. 

1929'da ikinci müze açılıyor. Bu, ABD'de kadın pilotlar tarafından kurulan müze. 

Bir erkek alanını işgal eden kadın pilotlar bu alanda varlıklarını ilan etmek isteyerek, uluslararası kadın pilotlar müzesini kuruyorlar. 
.
                  
1950'lerde, önemli kişilerin biyografilerinin sergilendiği mekanlarda sadece erkek biyografilerinin olmasına tepki olarak, önce Avustralya'da ardından ABD'de, kadın müzesi tarihinin ilk mütevazı örnekleri olarak tanımlanabilecek, 'Kadın Anı Salonları' açılıyor. 

1973'teyse 'Cowboy var ama 'Cowgirl' de var' demek için, Teksas'da dişi kovboylar tarihi belgelenerek, harika bir müze yaratılıyor.× Peki, daha sonraki yıllar...

1980'lerde sekiz kadın müzesi kazanıldı ve 'İkinci kadın hareketinin' etkisiyle 2000'leri de kapsayacak olan süreçte kadın müzelerinin sayısı arttı ve çeşitlendi. 

'Kadın Müzesi' adını ilk kullanan müze 1980'de Bonn'da kurulan müzedir. 

Bonn, o zaman Batı Almanya'nın başkenti. Boş bir alışveriş merkezi var. Bu alışveriş merkezinin yıkılması ve oraya bir otopark yapılması planlanıyor. 

Bir grup feminist sanatçı kadın burayı işgal ediyor, 'Biz burayı kadın müzesi yapacağız' diyorlar. Ve yapıyorlar. 

Benim en sevdiğim kadın müzesi örneklerinden biri 2009'da açılan Kız Müzesi. 

Bu sanal bir müze ve dünyadaki kız çocuk kültürünü araştırıyor. Müzeyi kuranlar da sitede kendilerini tanıtırken çocukluk fotoğraflarını kullanıyorlar. 

Tüm dünyada kız çocuk nasıl yetiştiriliyor, sanatta kız çocuk nasıl görülüyor, hangi temsillerle nasıl bir mesaj verilmek isteniyor gibi sorulara cevaplar arıyorlar.

BİR İLK: NIGHTINGALE 
× Türkiye'de şimdiye kadar bir kadın müzesi yoktu ama 'kadın anı evleri' vardı, değil mi?
Evet, bunlardan ilki 1954'te İstanbul'da Selimiye Kışlası'nda Florence Nightingale için yapılanı. 

Burası dünyada erken dönemde açılmış olan mütevazı ama ciddi anlamda bir kadın anı evidir aslında. 

Florence Nightingale'in bazı özel eşyaları sergileniyor. Ama pek tanınmıyor. 

Çünkü bir kışlada bulunuyor ve ziyaret etmek için önceden izin almak gerekli.  

Ödemiş'te ise 2008'de sanatçının kendi önerisiyle açılan Bedia Akartürk Sanat Müzesi vardır. 

Bir de İstanbul'da İKSV bünyesinde 2010 Mayıs'ında açılmış olan Leyla Gencer anı evi bulunuyor. 

Biz dünya kadın müzelerinin temsilcisi kadınlar olarak her 2 yılda bir toplanıyoruz. 

Bu kongrelerden birinde, 'Kadın müzesi tanımı ne olmalıdır?' sorusu üzerinde düşündük ve sonunda anı evlerini de kadın müzesi kategorisinde tanımlama kararı aldık.

× İstanbul'da Kadın Müzesi kurma fikri nasıl ortaya çıktı?

İstanbul Kadın Kültür Vakfı'nın kurucusu, işkadını Gülümser Yıldırım kadın giysileri sergisi yapıyordu. 

Neden bir kadın müzesi kurarak bu çalışmalarını kalıcı yapmadığını sordum. 

Bu fikir Gülümser Yıldırım'ı çok heyecanlandırdı. Derhal vakfı kurdu ve çalışmalara başladık. Projenin küratörlüğünü üstlendim. 

Kadın müzeleri konusundaki deneyimlerimle ve Türkiye'nin gereksinimlere uygun olarak müze konseptini nesiller, cinsler, kültürler ve etnik gruplar arası bir toplumsal barış projesi olarak geliştirdim.

'KÜLTÜRLÜ' İÇERİK

× Bu müze sadece İstanbul'da yaşamış olan kadınları konu alıyor değil mi?

Evet, bu şehirde yaşamış, doğmuş, gelmiş ve geçmiş olan kadınları... 

İstanbul Kadın Müzesi'nin profili kültür ve sanat alanıdır ve bir ilki gerçekleştirmiş, denenmemişi denemiş, yapılmamışı yapmaya cesaret etmiş kadınları araştırır ve sunar. 

Örneğin dünyanın ilk kadın bestecisi Konstantinopelli Kassia. Bu kadın da bizim hemşerimiz. İşte İstanbul Kadın Müzesi böylesine doğal bir gerçeğe işaret ediyor. 

Bizanslı Kassia da, sanatçı kadınlar için bilinen ilk koruma ve hizmet evlerini açan I. Theodora da, Türkiye'nin ilk feminist stand up sanatçısı Figen Şakacı da bizim hemşerimiz.

× İstanbul Kadın Müzesi internet sitesinin hazırlık çalışmaları kaç yıl sürdü?

1.5 yıl sürdü. O dönemde Almanya'daydım. Kütüphanem çok geniştir. Zaten her zaman Türkiye'deki kadın hareketinin tartışmalarını takip ediyorum. 

İnternetten de çok faydalandım. Ve çalışma sürecinde tek başıma değildim. 

Sitede 'Proje Dostları' bölümünde görülen tüm isimlerle, içerikle ilgili konularda, belge ve görsel sağlanmasında ortak çalıştım. 

Biz çoğunluğu kadınlardan oluşan çok büyük bir çalışma grubuyuz.

× Ziyaretçiler sanal müzeye girdiği zaman neler bulacaklar?
www.istanbulkadinmuzesi.org 'un iki amacı var. İlki; İstanbul'da bir mekan arıyoruz ve görüştüğümüz kişiler, bir kadın müzesinin ne anlama geldiğini bilmek istiyorlar. 

Müzenin sanal ortamda açılması, projenin kartviziti oldu. 

Öte yandan bu kadar güzel ve önemli bir projeden, müze açılıncaya kadar birçok kişinin haberi olmayacaktı. 

Şimdi sanal sergimize herkes ulaşabiliyor. Site açılalı bir ay bile olmadı, ilgi çok büyük.

ESİN VEREN KADINLAR

× Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında neler yapılacak?
Bunlar İstanbul Kadın Müzesi'ni besleyecek çalışmalar olacak. Örneğin, 'Bize esin veren kadınlar armağanı' adını verdiğimiz projemiz... 

Bize esin veren kadın, bizim bir arkadaşımız, bir komşumuz, işyerinde tanıdığımız biri olabilir, yani bizi kişisel olarak bir şekilde esinlendirmiş, fakat başkalarının hiç tanımadığı kadınlar olabilir. 

Bu kadınların da kadın tarihinde yer almasını sağlamamız lazım. İnternet sitemizin ziyaretçilerden bu kadınları hepimize tanıtmalarını isteyeceğiz. 

Gene site ziyaretçilerinin oylamasıyla armağan verilecek kişi belirlenecek ve onlarla bir sohbet gerçekleştireceğiz. 

Ve bu sohbet kitaplaştırılarak, esinlendiren kadına armağan olarak sunulacak.

BİYOGRAFİLER ÖNEMLİ

× Peki, LGBT bireyleri konusunda ne düşünüyorsunuz? Müzede onları temsilen de bir kadına yer verilecek mi?
Evet, örneğin tiyatrocu trans Esmeray var. 

Ama 'LGBT'leri temsil ettiği için' değil. Her 'ilk'te olduğu gibi cesaretiyle yol açıcı, esinlendirici olduğu için. 

Adı geçen 'ilk'ler, bir grubu temsil ettikleri için değil, bizim hepimizin bugünkü yaşamımızın kalitesine katkıda bulundukları için, sürekli sergide yer aldılar. 

× Dünyadaki kadın müzelerinden örnekler verdiniz az önce,  bizim müzemizde de kadın giysileri, eşyaları gibi eşyalar sergilenecek mi? 

Tabii ama minik objeler olarak. Örneğin Esmeray'ın ilk oyununda giydiği bir pabuç ya da ilk kadın enstalasyon sanatçısı Füsun Onur'un bir enstelasyonunda kullandığı bir tül parçası, bir fotoğraf, bir kalem, bir fırça, bir sayfa, belki de kedisinin resmi... 

Minik anı objeleri müzede az yer tutacak. Önemli olan biyografilerin, ziyaretçileri meraklandıracak ve katılıma teşvik edecek konseptlerle sunulması. 

Müzede interaktif sergileme metodu kullanılacak, yüksek oranda hareketli sergileme konsepti kullanılmasına özen gösterilecek.

× Sergideki 'ilk'ler nasıl belirlendiler?

Belirleme yöntemlerinden ilki, kadın tarihinin şu andaki verilerine göre ilk besteci, ilk tarih yazarı, ilk kadın koruma evlerini açmış kadınlar... 

İkinci katergori ise kültür çeşitliliğini yansıtma. Yani bir kültür grubunun 'Benim ilk'im' dediği bir kadın varsa bu ismin de ilkler arasında yer alması gerekiyor. 

Osmanlı İmparatorluğu döneminde cemaatler ve kimlikler daha belirgin. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde bu tür bir kategorileme zorlaşıyor. 

Örneğin Eleni Küreman. Türkiye basınının ilk profesyonel kadın foto muhabiri. Ve Eleni Küreman aynı zamanda ilk Rum kadın fotoğrafçı. 

Ben Eleni Küreman'ı Türkiye basının ilk profesyonel kadın foto muhabiri olarak adlandırmak istedim; 'Bizim ilk profesyonel kadın foto muhabirimiz' diyebilmek için. 

Çünkü Eleni Küreman, İstanbul'da yaşamış, çok güzel spor fotoğrafları çekmiş, hatta bu nedenle stüdyosu erkek meslektaşları tarafından basılarak tahrip edildiği için sonunda mesleğini bırakmış bir fotoğrafçı. 

Günümüzün genç profesyonel kadın foto muhabirlerinin anneanesi! Bir diğer seçim kriteriyse, unutulmuş veya gözden kaçmış bir özelliğe vurgu. 

Şair Nigar'ı herkes şair olarak tanır, halbuki o aynı zamanda ilk tiyatro senaryosu yazan kadın.

GAZHANE'Yİ İSTİYORUZ

× Türkiye'de bir kent kadın müzesinin açılmasında neden bu kadar geç kalındı?

Her yeni oluşum için belli deneyimler gereklidir. 

Almanya'nın Bavyera eyaletinde bir kadın müzesi kurmasaydım, dünya kadın müzeleri konusunda çalışmasaydım ve kadın müzelerinin önemli muhalefet stratejisi merkezleri olduğunu fark etmeseydim, İstanbul'da böyle bir müze projesi yapmayacaktım.

× Müze, binasına ne zaman kavuşacak?

Binanın tahsisi için İstanbul'da bir kadın dayanışmasına ihtiyaç var. Baskı grubu oluşturmak çok önemli. Ben Yedikule'deki Gazhaneyi çok önemsiyorum. 

Neden orası bir kadın kültür merkezi olmasın? Orası çok büyük bir alan. İstanbul Kadın Müzesi'nin minimum 4 bin metrekare yere ihtiyacı var. 

Gazhanenin tüm alanı İstanbul Kadın Müzesi, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı dahil, kadın eğitimi ve kadın danışmanlığı veren kurumlar, kadın sivil toplum kuruluşlarının hepsi, kadın tiyatro grupları ve akla gelebilecek her türlü kadın projesi için tahsis edilse... 

New York'ta veya Berlin'de olduğu gibi bir de bir kadın oteli olsa... Düşünebiliyor musunuz nasıl müthiş bir sinerji oluşur.

Almanya'da da açtı
İstanbul Kadın Müzesi Küratörü Meral Akkent, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ndeki sosyoloji, sosyal antropoloji ve etnoloji eğitiminden sonra 1973'te Almanya'ya gider. Zira o zamanlar Türkiye'de henüz kadın araştırmaları yapılmamaktadır. 

1975'ten itibaren 'kadın günlük yaşamı' odaklı serbest araştırmacı olarak çalışır ve Almanya, Kazakistan, Ukrayna gibi çeşitli ülkelerde kadın politikası eğitim projeleri danışmanlığı ve koordinatörlüğü yapar. 

Akkent, Almanya'nın Bavyera Eyaleti'nde 2001'de, 'Bölgesel ve Uluslararası Kadın Kültürü Müzesi' adıyla, göç alan ülkelerde ayrımcığa karşı söylem stratejileri içeren bir kadın müzesi açmıştır.

Dünyadaki kadın müzeleri; Çocuk düşüren iğneler de var, köle kadınlar da...

KADIN KÜLTÜRÜ TARİHİ:
1990'ların başlarında Norveç'te,  Kongsvinger kentinde yerel ve ulusal kadın kültür tarihini sergilemek isteyen bir grup kadın Ulusal Kadınlar Müzesi'ni kurdu. 

Müzede kadın tarihi ile ilgili her türlü konu gündeme getiriliyor. Örneğin çocuk düşürmek için kullanılan şapka iğneleri. 

Çünkü o dönemde kürtaj yasak ve kadınlar hayatlarını tehlikeye atarak bu iğnelerle çocuklarını düşürüyorlar. www.kvinnemuseet.no

HAK SAVUNUCUSU:  ABD'nin Rochester kentinde bir grup kadın, 1920'de kadınların kazandığı oy hakkını göremeden ölen ilk kadın oy hakkı savunucusu Susan B.Anthony'nin (1820-1910) yaşadığı evi, 52 yıl süren bir mücadele sonrası müze haline getirdi. www.susanbanthonyhouse.org

KÖLE KADINLAR MÜZESİ: 1994'te Afrika'nın ilk kadın müzesi ve Senegal'in ilk özel müzesi, Dakar'da (Goree Adası'nda) 'Henriette Bathily Kadınlar Müzesi' adıyla kurulmuş. 

Müzede pirinç işçisi, akademisyen, politikacı, aktivist, sokak satıcısı, yazar, seramikçi gibi farklı alanlarda kadın biyografileri sergilenmekte. 

Ayrıca, kadın bağlamında kölelik tarihi, günümüz Senegal'inde kadın yaşamı konularına da yer veriliyor. http://mufem.org/

WALL STREET CADISI:  'A Frugal Woman's Museum' (Tutumlu Kadın Müzesi), Henrietta Howland Robinson Green (1834 -1916) anısına New Bedford'da (ABD), finans dünyasında kendine yer edinebilmiş başarılı kadınları tanıtmak için kurulan bir müze. 

Henrietta çok başarılı bir iş kadını olmakla kalmamış, ayrıca New York borsasında büyük servet kazanan ilk kadın da olmuş. 

Henrietta'nın başarılarından rahatsız olan erkek ekonomi dünyası, ona Ortaçağ'da da sıra dışı kadınları suçlamak için kullanılan 'cadı' sıfatını vererek, kendisini 'Wall Street Cadısı' olarak adlandırmış. www.hettygreen.com

Haber Kaynağım :
Akşam Gazetesi köşe yazarı ASLI ÖKTENER makalaesidr.
 aslioktener@gmail.com
http://www.aksam.com.tr/