Bu haber çalışan anne babalar için...

Yüzyıllardır kadının görevi dendiğinde halen akla öncelikle ev işleri ve çocuk bakımı gelse de çalışan anne sayısı giderek artıyor.

''İyi'' ebeveyn olmakla “yeterince iyi” ebeveyn olmak arasında ne fark var? 

Çalışan anne baba çocuklarıyla nasıl iletişim kurmalı, nasıl zaman geçirmeli?
.
Yanıtları Uzman Klinik Psikolog Mine Kayraklı Duman veriyor.

Artık babalar gibi anneler de çalışıyor.

Çocukla yeterince zaman geçirmek, onlarla yeterince ilgilenebilmek, kendilerinden bekleneni karşılayabilmek hem annelerin hem de babaların ortak sorunu.

PSİ Danışmanlık Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Mine Kayraklı Duman, çalışan anne baba olma durumunu analiz ediyor ve anne babalara hayati önerilerde bulunuyor.

Yüzyıllardır kadının görevi dendiğinde halen akla öncelikle ev işleri ve çocuk bakımı gelse de çalışan anne sayısı giderek artıyor. 
.
           
Yakın zamana kadar erkekten de tam zamanlı çalışması ve ailenin ekonomik ihtiyaçlarını karşılaması beklenirdi.

Dolayısıyla babanın evi geçindirmesi onun geç saatlere kadar evden uzakta olması için yeterli bir nedendi.

Her ne kadar psikolojide babanın çocuk gelişimindeki rolü pek değişmese de babanın aile içindeki rolü de zaman içinde yeniden tanımlandı.
.
                         
20. yüzyıl itibariyle baba evin geçimini sağlayan, sert ve mesafeli bir otorite figürü olmaktan çıktı, çocuğun öznelliğine ve ihtiyaçlarına saygı duyan, onunla vakit geçiren birine dönüştü.

Bu durum çalışan anneler kadar babaların da çocuklarıyla nasıl daha olumlu bir ilişki kurabilecekleri yönünde düşünmelerine neden oldu.
.
                  
Büyükannelerimiz hayatta olsaydı ilk bakışta geçmişe oranla bugün çocuk bakmanın çok daha kolay olduğunu zannedebilirlerdi.

Günümüzde hastalıklar daha kolay iyileştirilebiliyor, anne sütü buzdolabında saklanabiliyor veya çocuk bezleri marketlerde kolayca bulunabiliyor. 

Ancak koşulların iyileşmesi günümüzde ebeveynliğin daha kolay olduğu anlamına kesinlikle gelmiyor.

Son yıllarda entelektüel kapasitenin, eğitimin ve teknolojinin gelişimi ile birlikte farkındalık düzeyinin artması ebeveynliğin çok daha kaygı uyandırıcı bir hale gelmesine neden oldu.

Buna bir de anne babanın çalışma hayatı ile aile yaşamını dengelemekle ilgili kaygıları eklendiğinde birçok ebeveyn için durum içinden çıkılmaz bir hal aldı.
“İyi” ebeveyn olmak mı, “yeterince iyi” ebeveyn olmak mı?

Birçok anne baba zihninde hem çalışıp hem de iyi bir anne baba olmanın mümkün olup olmadığını sorgular.

Halbuki psikolojide ‘iyi’ anne-babalıktan çok ‘yeterince iyi’ bir ebeveyn olabilmek önemlidir. 

Bu da, her şeyden önce anne-babanın çocuğu zihninde ve gönlünde taşıyabilmesidir.

Diğer bir deyişle çocuk anne babası ile birlikte olsun olmasın, onların dünyasında öncelikli bir yere sahip olmasıdır.

Birçok ev kadını anne zaten tüm gün beraberiz düşüncesiyle dünyada sadece çocuğu varmışçasına ona vakit ayırmaz. 

Bazı babalar ise yoğun iş hayatlarına rağmen çocuğun gündemini takip etmeyi sürdürürler.

Kısacası somut dakikalara bağlı olmaktan ziyade çocuğun anne babanın hayatında, onların zihinlerinde ne kadar yer kapladığı esastır.

Çalışan annenin çocuğu

Yapılan çalışmalar, çocuğun birkaç aylıkken annenin dışarıda olması gerektiğini öğrenebildiğini ve bir güven duygusu geliştirebildiğini gösteriyor.

Dolayısıyla annenin belli bir çalışma düzeni varsa, bu düzen içinde teknik ve duygusal rahatlığı sağlanırsa, çocuğun gün içinde bakımı sadece ve sürekli aynı kişi tarafından gerçekleşirse annenin çalışmasının çocuğun sağlıklı yetişmesine olumlu katkılarından söz edilebilir.

Anne-baba-çocuk ilişkisi

Ancak anne baba ve çocuk arasında sözlü olduğu kadar sözsüz bir iletişimin de olduğu unutulmamalıdır.

Anne babanın atıfları, kendileriyle ilgili yorumu ve yargıları çocukta tam da öyle bir anne babası olduğuna dair bir gerçeklik yaratabilir.

Dolayısıyla anne babanın işe gitmeleriyle ilgili duygu ve düşünceleri, çocuğun onların çalışmasını nasıl algılayacağını önemli ölçüde belirler.

Anne veya baba eve suçluluk duygularıyla dönüyorsa veya çalışmasının çocuğunu kötü etkilediğine ilişkin kaygılar taşıyorsa çocuk da ağlayarak ya da üzülerek tepki verebilir.

Anne babanın kendilerine dair atıfları kadar birbirlerine ilişkin duygu ve düşünceleri de çocuğu etkiler. 

Eşinden saygı görmeyen bir annenin çocuğu tarafından itaat görmesi neredeyse imkansızdır.

Babanın değerlerine inanmayan bir annenin çocuklarının da o değerlere inanması olanaksızdır.

Babanın zihni eşi çalıştığı için onun yeterli bir anne olmadığı düşüncesi ile dolu ise anne çocuk ilişkisinde buna bağlı bir zedelenme olması kaçınılmazdır.

Benzer şekilde annenin eşinden gerçekçi olmayan beklentileri varsa bu, baba çocuk ilişkisini olumsuz etkileyecektir.

Anne baba çocuğuyla vakit geçirmeli

Anne babanın çalışma hayatı sadece onların tedirginlik ve suçluluk duyguları ile dolu olduğu zaman, bu ruh haliyle çocuğu ile kısa, ama yoğun bir ilişki kuramadığı zaman problem yaratabilir.

Hangi yaşta olursa olsun çocukların anne babalarıyla vakit geçirmeye ihtiyacı vardır. 

Aile çocuğun dış dünya ile ilgili denemelerini yaptığı ilk ve en önemli alandır.

Anne babası ile kurduğu ilişki yaşıtları ve diğer yetişkinlerle kuracağı ilişkinin temellerini oluşturur. 

Bu nedenle anne baba ile yeterince vakit geçirmek çocuğun ilişkisel bir repertuar oluşturabilmesi adına önemlidir.

Araştırmalar çocuk için uygun bir ortamın tesis edildiği durumlarda anne babanın çalışma hayatının çocuğa olumlu bir etkisi dahi olduğuna işaret ediyor. 

Çalışan anne babalar çocuklarıyla daha fazla kaliteli zaman geçirirler.

Çocuklar ise anne babalarının yokluğunda daha fazla kendi kaynaklarını kullanmaya yönelir ve bu sayede sorun çözme becerilerini geliştirebilirler.

Anne babadan beklentiler

Günümüzde anne babadan beklentiler gerçekte yapabileceklerinin oldukça üzerindedir. 

Sadece ‘her şeyi yapmalıyız’ değil, bunları ‘mükemmel ve kolayca’ yapmak mümkünmüş gibi bir inanç hakimdir.

Halbuki önemli olan mükemmel yapmak yerine içinde bulunduğunuz koşullarda elinizden gelenin en iyisini yapabiliyor olmaktır.

Çalışan anne babanın kendisinden ve çocuğundan beklentilerini gerçekçi bir düzeye çekebilmesi herkesi çok daha özgür kılacaktır.

Bunları biliyor muydunuz?

Amerikan Psikoloji Derneği’nin yapmış olduğu araştırmaya göre, çalışan annelerin daha az depresyon belirtisi gösterdikleri ve genel sağlık durumlarının çalışmayanlara göre daha iyi olduğu belirtildi.

Yine aynı çalışmada, yarı zamanlı çalışan annelerin çalışmayan anneler ile aynı seviyede, tam zamanlı çalışan annelerden ise daha fazla çocukları ile alakadar oldukları gözlemlendi.

Doğumhaneye alınan ve böylece doğum sürecine dahil olan babaların çocuğun bakımında aktif rol almak ve onunla zaman geçirmek konusunda daha istekli oldukları gözlendi.

Annesi çalışan kız çocukları kendilerini daha yüksek eğitimsel ve mesleki hedeflere yöneltirler.

Haber Kaynağım :
http://kadin.haber3.com/