Apolitik harikalar kumpanyası



Evet, bu yazılar yıllarını siyasetçilerin yanında / yakınında geçirmiş bir gazetecinin "apolitik notları"dır.

Kim ne der?

Ne düşünür aslında hiçte mühim değil...


Eğer bu yazılar yazılmasaydı siyasetin içinde yaşanmış fıkra gibi olaylar unutulup gidecekti. Önce dost meclislerinde anlatıldı, "katula katula" güldüler, dersler çıkarttılar...

Sonra yazarına baskı yapıp, "bunları bir kitapta toplamalısın" dediler... Neden?

Çünkü siyasetin apolitik yüzünü böylece herkese göstermeliymişim...

Kim bilir belki de birkaç asır sonra bu kitaba konu olan hadiseler yöresel ağızlarla müşahhaslaşıp dilden dile anlatılır hale gelecek. Belki de bir çoğu "size bir fıkra anlatayım" diye başlanan cümlenin ardından anlatılacak...

Kim nasıl anlatır? Nasıl kullanır ona da karışacak değilim...

Herkes aklı kadar alır, anlayışı kadar ders alır. Bunlardan nasibi olmayanda güler geçer...

Size yeni hazırladığım kitabımdan birkaç yaşanmış siyasi fıkralarla "ağır" giden siyasi havayı yumuşatır düşüncesiyle seçmece anılardan aktarıyorum.

Klişeleşen sözü de yazayım, kimse üzerine alınmasın. Burada anlatılan olaylar birebir yaşanmıştır, ancak isim ve kurumlar hayal ürünü olabilir(!)

• Yarım kalan İnşaatına Bayındırlık Bakanın'dan Çimento İsteyen Laz

Karadeniz uşağu hayatı normal akışında yaşar. Karşısındaki Bakan olsa ne yazar, Başbakan olsa ne... O normal haliyle konuşur, diyeceğini der, kızacağına da kızar...

İşte tam bir Karadeniz uşağu var karşımızda.

Bayındırlık ve İskan Bakanının cep telefonunu bulmuş bir yerden. Arasa bakmaz diye düşünmüş herhalde, o halde ne yapsın Karadenizli, mesaj butonuna basmış yazmış mesajı.

- Sayın Pakanum, inşallah eyüsündür. Bizde eyüyük. Ama bir derdumuz var. Ha ben gariban bir adamum. Bu yalan dünyada bir evim bile yok.

Azucuk param var idi başladum inşaata, eş dostta yardım etti de diktim direkleri. (İnanmassan muhtara sorabilirsun Pakanum) Şimdi inşaatum yarım kaldı.

Senden büyük rica ediyrum, cebinden veremessun biliyrum ama sen bir talimat versen birilerine bana 15 torba çimento, 5 torba kireç ile 3 kamyon kum göndersen Pakanum.

Evi bitirirsem sanada dua ederim. Beni unutma Pakanum, haber bekliyrum...

• Yangın çıkartan deliler

Orman Yangını sezonu diye bir sezon var bu ülkede. Yazın başlangıcında start alır, kışa girdik mi tamamlanır.

Ama bu demek değildir ki sezon dışında yangın olmaz. Burası Türkiye, yangın sezon falan dinlemez...

Çevre ve orman Bakanı'nı en çok meşgul eden olaylardan bir tanesidir orman yangınları.

Orman Yangını Harekat Merkezi diye bir merkez vardır ve tüm ülkenin ormanları buradan takip edilir, müdahalesi yapılır. İşte yine bir yangın sezonundayız...

Harekat merkezi saat başı yeni yangın ihbarı alıyor, ekipler oralara yönlendiriyor. Basın mensupları içinde büyük haber değeri taşıyan orman yangınları aslında farkında olmadan başka bir olayı örtüyor.

Orman Bakanı soruyor;
- Bu büyük yangına müdahale ettiniz mi?

Orman Genel Müdürü;
- Ettik sayın Bakanım. 3 Helikopter havadan, 500 işçide karadan yangına müdahale ediyor.

Bakan tekrar soruyor;
- Peki yangının sebebini de öğrendiniz mi?

Orman Genel Müdürü;
- Öğrendik sayın bakanım ama bir sorunumuz var.

Bakan;
- Nedir sorun.

Genel Müdür;
- Sayın Bakanım yangını köylüler çıkartıyor. Arazilerini genişletmek veya başka sebeplerle.

Bakan;
- Hemen suçluları bulun cezalandıralım.

Genel Müdür;
- Bulduk sayın bakanım.

Bakan;
- Çok iyi verin derhal mahkemeye.

Genel Müdür;
- Veremiyoruz Sayın Bakanım.

Bakan;
- Neden veremiyoruz? Ben size emrediyorum hemen mahkemeye vereceksiniz!

Genel Müdür;
- Sayın Bakanım köylüler yakıyor ama, suçu ortak olup köyün delisine atıyorlar. En güvenilir muhtar diye onu bilirkişi yazıyoruz. O da aynı deliyi işaret ediyor. Malum deliye verecek bir ceza yok.

"Bu sefer size oy vermeyeceğum" diyen yaşlı laz!

Karadeniz insanı her şartta farkını ortaya koyar.

Bu yüzden Karadeniz'in her vilayetinde seçim gezisi başka bir havada geçer.

Samsun'dayız...

Başkan hararetli bir seçim konuşması yaparak neden seçimlerde partilerine oy vermeleri gerektiğini anlatıyordu...

"Şu kadar duble yol yaptık...

Şu kadar fakir fukaraya maaş bağladık...

Şu kadar engelli bizim dönemimizde ilk defa maaşa bağlandı... diye devam ederken.

Orta yaşı az geçmiş kısa sakalı, uzun burnuyla bir Karadenizli bastonu yere vurup haykırdı:

- Sayın Paşkanum iyi hoş şeyler anlataysun ama ha ben bu sefer sizin partiye oy vermeyeceğum"

Başkan şaşkın vaziyettedir, sorar:

- Neden amca bir kusur mu işledik?

Amca kendinden o kadar emindir ki;

- He ya kusurun böyüğünü işledunuz. Sizin yüzünüzden evlenemiyrum.

Başkan tekrar şaşkın halde sorar;

- Amca ne ettikte bizim yüzümüzden evlenemiyorsun?

Amca sesini iyice yükseltir;

- Neden olucek, ha bu dul karileri bağladunuz maaşa istiyruk istuyruk kimse kocaya varmayor. Ne edeceğuz bu hali, dul karilar maaş alınca artık kocaya varmayorlar...

Sizin yüzünüzden evlenemeyrum, size de oy vermeyeceğum.

Haber Kaynağım :
Haber7 gazetecisi köşe yazarı Fatih Bayhan makalesidir.
http://www.haber7.com/
www.fatihbayhan.com.tr
bayhan.f@gmail.com