Ailemizin saygın büyüğüydü otuz beş yıllık öğretmen Nuri bey.
Otuz yıllık evliliğinde çocukları olmadığından bütün sevgisini öğrencilerine ve sevgili annesine vermişti. Eşiyle mutluluğu, çocuksuzluğun verdiği eziklikle ne iyi, ne kötü sayılırdı.
Çok kez dinledim:
-Ah kızım, sokakta çocuğunun elinden tutarak gitmekte olan bir baba gördüğümde, içimde bir şeyler parçalanıyor. Ne olurdun Allah'ım, bana da el kadar bir bebe verseydin diyorum. Ağlıyorum ama elden bir şey gelmiyor.
Nuri bey, bu eksikliği tamamlamak istercesine, sevgisinin büyük kısmını öğrencilerine bilhassa annesine veriyor. Annesi de dul bir hanımdır.
Sık sık annesini ziyaret ediyor, bizzat kendisi mutfak ihtiyacını karşılıyor, onu harçlıksız bırakmıyordu. Bir kaç gün görmese özlüyor:
-Evim değil, evimiz diyerek aylarca evinden geriye göndermiyordu annesini.
Ne var ki anne yaşlıydı. Yakalandığı nefrit (böbrek iltihabı) tüm tedavi ve ihtimamlara karşın, yaşlı kadının sonu olmuştu.
Annenin ölümü yıkım oldu Nuri beye. O'nu ağlarken görmeye dayanamadık, hayatın acı bir gerçeği olduğunu kabullemiyordu sevgili öğretmenimiz:
-Dört ay sonra anneler günü, O olmadan geçireceğim ilk anneler günü.
Derken yüzündeki ifade şimdi yine gözlerimin önünde.
-O gün kabristanda kutlarım annemin anneler gününü. O gün kabristanda kutlarım annemin anneler gününü.
Demişti.
Sevgili okurlar, en değerli, en acı anılarımdan biridir bu olay. Anılar kategorisine yazmalıdım ama olayın baş kahramanı ben değildim.
Annesinin vefatından kısa bir süre sonra hastalandı Nuri öğretmen. Zayıf bünyesi ve çökmüş morali ile tedaviyi reddetti bedeni Ve...
Mayısın ikinci pazarı, bir anneler günü, vefat etti Nuri öğretmen.
O gün defnedildi ebedi ıstırahatgahına.
Hani diyordu ya, "kabristanda kutlarım annemin anneler gününü". Yanına gitti cansız bedeniyle ve birlikte kutladılar anneler gününü.
Nurlar içinde uyu sevgili Nuri öğretmenim.
Bu acı kucaklaşmayı beş sene önce yaşadık, geçen sene eşi de vefat etti. Ailemizde herkes bu büyük sevginin Allah tarafından da kabul gördüğü şeklinde yorumlandı.
Otuz yıllık evliliğinde çocukları olmadığından bütün sevgisini öğrencilerine ve sevgili annesine vermişti. Eşiyle mutluluğu, çocuksuzluğun verdiği eziklikle ne iyi, ne kötü sayılırdı.
Çok kez dinledim:
-Ah kızım, sokakta çocuğunun elinden tutarak gitmekte olan bir baba gördüğümde, içimde bir şeyler parçalanıyor. Ne olurdun Allah'ım, bana da el kadar bir bebe verseydin diyorum. Ağlıyorum ama elden bir şey gelmiyor.
Nuri bey, bu eksikliği tamamlamak istercesine, sevgisinin büyük kısmını öğrencilerine bilhassa annesine veriyor. Annesi de dul bir hanımdır.
Sık sık annesini ziyaret ediyor, bizzat kendisi mutfak ihtiyacını karşılıyor, onu harçlıksız bırakmıyordu. Bir kaç gün görmese özlüyor:
-Evim değil, evimiz diyerek aylarca evinden geriye göndermiyordu annesini.
Ne var ki anne yaşlıydı. Yakalandığı nefrit (böbrek iltihabı) tüm tedavi ve ihtimamlara karşın, yaşlı kadının sonu olmuştu.
Annenin ölümü yıkım oldu Nuri beye. O'nu ağlarken görmeye dayanamadık, hayatın acı bir gerçeği olduğunu kabullemiyordu sevgili öğretmenimiz:
-Dört ay sonra anneler günü, O olmadan geçireceğim ilk anneler günü.
Derken yüzündeki ifade şimdi yine gözlerimin önünde.
-O gün kabristanda kutlarım annemin anneler gününü. O gün kabristanda kutlarım annemin anneler gününü.
Demişti.
Sevgili okurlar, en değerli, en acı anılarımdan biridir bu olay. Anılar kategorisine yazmalıdım ama olayın baş kahramanı ben değildim.
Annesinin vefatından kısa bir süre sonra hastalandı Nuri öğretmen. Zayıf bünyesi ve çökmüş morali ile tedaviyi reddetti bedeni Ve...
Mayısın ikinci pazarı, bir anneler günü, vefat etti Nuri öğretmen.
O gün defnedildi ebedi ıstırahatgahına.
Hani diyordu ya, "kabristanda kutlarım annemin anneler gününü". Yanına gitti cansız bedeniyle ve birlikte kutladılar anneler gününü.
Nurlar içinde uyu sevgili Nuri öğretmenim.
Bu acı kucaklaşmayı beş sene önce yaşadık, geçen sene eşi de vefat etti. Ailemizde herkes bu büyük sevginin Allah tarafından da kabul gördüğü şeklinde yorumlandı.
Haber Kaynağım :
Bu makale İpek Çevik tarafından kaleme alınmıştır.
http://blog.milliyet.com.tr/ipekbocegi
http://blog.milliyet.com.tr/