Hizmet Anneleri'nin çalışmaları yaşama sevincimizi artırıyor


'Yardım faaliyetleri olmasa hayatımın anlamı kalmazdı.' diyen Münevver Takımoğlu, kucağı yetim çocuklarının sığınağı olan Fatma Kılıç, Hizmet Anneleri kitabındaki isimlerden sadece ikisi. Gazeteci Şemsinur Özdemir'in Zaman Kitap'tan çıkan çalışmasında insanlara iyilik yapmak için koşan kadınlarla yapılmış röportajlar yer alıyor.
Bahriye Altan, Didem Top, Nurzan İshakoğlu, Tülay Songül, Elif Açıl, Fatma Örs, Kazime Öğtem, Ayten Cimilli Oğraş, Ravza Poyraz, Gülnar Gürdal, Melek Ünver ve daha niceleri. Her birinin yaşı, mesleği, sosyal ve ekonomik konumu farklı olsa da amaçları bir; 'insana hizmet'.

Onlar, sadece kendi evladının ilgisinde boğulmadan, ailesine takılıp kalmadan, dünyanın bütün yavrularına sinelerini açan hizmet anneleri, her türlü ihtiyaç sahibinin maddi manevi yardımına koşuyor. Kimileri bir öğrenciye cep harçlığı verebilmek için geceler boyu göz nuru dökerek dantel örüyor, mantı açıyor.

Kimi bir yoksulun sofrasına çorba koymak, bir yetim annesinin yüzünü güldürmek, bir hastaya su vermek, bir ihtiyarın gönlünü hoş tutabilmek için çabalıyor. Bazıları da zehirli dikenler gibi insanların zihinlerini bulandıran şer yollara karşı durmak, Allah'ın ve Resulü'nün adını duyurmak için diyardan diyara hicret ediyor.

İman hakikatlerini, sünneti seniyyeyi ve Kur'an ahlakını anlatıyorlar. Gazeteci yazar Şemsinur Özdemir, Zaman Kitap'tan çıkan 'Hizmet Anneleri 2' kitabında ömrünü insanlara iyilik yapmaya adayan kadınların hayatlarını anlatıyor.

Kitapta 22 röportaj yer alıyor ancak bu isimler, halka hizmeti Hakk'a hizmet sayan sahabe anlayışını yansıtan nice gizli kahramandan birer numune sadece. Bir kısmı Zaman Gazetesi'nin Aile Sağlık sayfasında ve Ailem dergisinde yayınlanan röportajlar, kitapta daha ayrıntılı olarak yer alıyor.

Hizmet Anneleri, kendi maddi durumları iyi olmasa da Allah Resulü'nün (sas) 'Komşusu açken tok yatmama' öğüdüne göre yaşamaya çalışıyorlar. Öyle ki bazıları ihtiyaç sahiplerinin listesini dahi çıkarmış: Dul bir kadın, kirada oturuyor, iki çocuklu, borçları var; Dul, zihinsel engelli kızı var, kirada oturuyor, geliri yok; Eşi terk etmiş, sekiz çocuğu var; Bodrum katta oturuyor, dul kadın, 4 tane yetimi var...

Tülay Songül'ün elindeki liste benzer manzaraları tasvir ederek uzayıp gidiyor. Onlarca isim ve adresi gösteren Tülay Hanım, "Bunları bildiğim halde, nasıl evimde rahat oturup canımın her istediğini yerim, nasıl son moda mobilyalar alırım, lüks otellere tatile giderim?" diyor.

Kullanılabilir ikinci el mobilyaları, elektronik eşyaları, kıyafetleri, bağışlanan erzakları ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor.

Bunun yanında düzenli olarak bağış yapan hayırseverlerin gönderdiği nakitleri de yoksulların kiralarını, hastane masraflarını, elektrik, su, gaz faturalarını ödemek için kullanıyor.

'Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle, buna gücünüz yetmezse dilinizle düzeltin. Buna da gücünüz yetmezse kalbinizle buğzedin (kınayın).

Bu da imanın en zayıfıdır.' hadisini hatırlatan Şemsinur Özdemir, hizmet annelerinin çevrelerinde olup bitene duyarsız kalmadıklarını, olumsuzlukları ellerinden geldiği kadar düzeltmeye gayret ettiklerini söylüyor.

Özdemir, "Bir insana maddi manevi yardım etmek için illaki çok varlıklı veya mutlu bir hayat yaşıyor olmak gerekmiyor. Hizmet annelerinin birçoğu kıt kanaat geçiniyor, ancak kendilerini bir kenara bırakıp başkalarına yardım etmek için çaba sarf ediyor.

Onların fedakârlıklarını gördükçe nelere üzüldüğümüzü, küçücük bir şeyi nasıl problem yaptığımızı oturup düşünmek gerekir. Bu insanlar neler için gayret ediyor, biz neleri sıkıntı yapıyoruz? Onları tanımak yaşama sevincimizi artırıyor.

Dünyada hâlâ başkaları için karşılık beklemeden iyilik yapan insanların var olduğunu bilmek geleceğin daha güzel olacağına dair ümitlerimizi güçlendiriyor." diyor.

Hizmet anneleri için mesai kavramının olmadığını belirten Özdemir, zihinlerinde sürekli 'ihtiyaç sahiplerine nasıl daha fazla faydalı olabilirim?' sorusunun olduğunu ifade ediyor. Bu fedakâr annelerin yardımseverliği yaşam tarzı haline getirdiğini dile getiren Özdemir şöyle konuşuyor:

"İnsan neyle meşgul olursa çevresine de ondan bahseder. Örneğin, ömrü muhtaç kişileri arayıp yardım etmekle geçmiş hayırsever bir hanım olan Nurzan İshakoğlu da bulunduğu her ortamda, tanıştığı herkese yoksul ve mazlumlar için yardım çağrısında bulunuyor. Onu tanıyanlar karşılaştığında mutlaka bir hayır talebinde bulunacağını biliyor artık."

Dünya malını sadece hizmetçi gör...
'Helal kazancımın zekâtını verdikten sonra istersem lüks bir hayat da yaşarım' anlayışı için ne dersiniz? Üniversite yıllarından beri hayatı insanlara iyilik yapmak üzerine şekillenmiş olan Kimse Yok mu Derneği gönüllüsü Dr. Figen Es, kendisiyle yapılan röportajda bu soruya şöyle cevap veriyor:

"Bu, kişinin hayata bakışında kendini haklı gördüğü nokta, ama biz hayatımızla ilgili verilen nimetlerin, bizim için güzellik veya günah vesilesi olan şeylerin karşılığını sadece zekât vermekle halledebilecek miyiz? Bu bir ticaret. İnsanlara yardım etmek, ahirete yatırımdır.

Helal kazancından lüks yaşamak haram olmayabilir, mubah olabilir ama ecir de olmayabilir. Hâlbuki aynı hayatı yaşarken ahiret adına nerede kazanacağın, nerede kaybedeceğin belli olmayan noktaya yatırım şansı da var. Kimse güzel evde oturmasın, cipe binmesin diyemeyiz ama dünya nimeti Allah'ın katında bir sineğin kanadı kadardır.

Bunların hepsini Allah yolunda kullanabiliriz. En güzel evini en güzel hizmetlere açarsın. En güzel arabanla en güzel insanları taşırsın. Dünya malını sadece hizmetçi olarak görürsün."

Haber Kaynağım :
Zaman Gazetesi köşe yazarı ve haberci ZEYNEP KAÇMAZ / İSTANBUL makalesidir.
http://www.zaman.com.tr/