Sen hocadan iyi mi bilirsin..


Geçenlerde Zile’den Hüseyin Kazan anlatmıştı.

Adamın babası ölmüş ve anası dul kalmış, evladının yanında kalır. Ancak kocasına da üzülen ana sürekli hastadır. Evlat çare olsun diye doktor doktor dolaştırır durur.

Bir defasında sırtında anası, doktorun yazıhanesinden çıkınca kaldırımda eski bir arkadaşıyla karşılaşır. Ayaküstü sohbete koyulurlar. Arkadaşı okumuş, hoca olmuştur. Kendisi çiftçilik yaptığından v.s.

-“Ananın neyi var, hayır mı?” diye sorar.

-“Valla babam öleliden beri anam hasta, gitmediğimiz doktor, çalmadığımız kapı kalmadı.”

Anası oğlunun sırtında bu sohbeti dinlemektedir. Hoca arkadaşına:

-“Yahu Ali, anana hiç ere gitmeyi (evlenmesini) teklif ettin mi?”

Arkadaşı:
-“Hocama bak! Anamın evlenecek ne hali var!”

Ana oğlunun sırtında kafasını yumruklar. Saçını çeker:

-“Gavurun dölü, sen bizim hocadan daha mı iyi mi bilirsin….”

Evlat böylece anasının hastalığını çok iyi anlamış olur.