Evli ama mutsuz bir kadın, dul bir kadın, bekar ve hayatındaki doğru adamı arayan bir başka kadın... Cine5 ekranlarında başlayan 'Kadınları Anlama Kılavuzu' bu üç karakterin yaşamını mizahi yönleriyle ele alıyor.
Erkege ic'Kadınları Anlama Kılavuzu'nun üç tatlı kadın karakterini oynayan Ayça Işıldar gerçek hayatta da evli, Süheda Çil boşanmış, Didem Balçın da henüz bekar.
Program vesilesiyle buluştuğumuz birbirinden farklı bu üç kadınla 'Kadınları Anlama Kılavuzu'ndan yola çıkarak kadın erkek ilişkilerini ve en çok da erkekleri konuştuk.
'Kadınlar en çok ne ister' diye sorduğumda üçünün yanıtı da birbirinden çok farklıydı. Boşanmış olan 'para', evli olan 'biraz anlaşılmak' derken bekar olanı da 'aşk ve mutluluk isterim' diye yanıtladı sorumu.
Dört kadın bir araya gelip mutluluğun formülünü, erkeklerin ne istediğini ve aldatan erkeği nasıl anlayabileceğimizi konuştuk.
- Biri evli, diğeri dul iki kadın evlenmek isteyen Özge... Özge karakterine ne tavsiye edersiniz?
Ayça Işıldar: Rolümden yola çıkarsak aslında evlilik çok da özendirici değil. Kiminle evlendiğiniz çok önemli. Kural bu. 5 yıllık evliyim ve kimi zaman Serap'ın çektiği sıkıntıları ben de yaşıyorum. Evlendiğin kişinin duyarlılık derecesi seninkiyle örtüşüyorsa evlilik de iyi gidebilir.
- Evlilik aşkı öldürür dersek yanılmayız değil mi?
Ayça Işıldar: Aşkı öldürdüğü yanları vardır. Evlenecek insanlara bence bir kurs verilmeli. Herkes birbirine 'evlenin' diyor ama kimse bana evliliğin bu kadar zor olduğunu söylememişti. Çok sinirlenmiştim çevreme. Bazı konularda kandırıldığımı hissediyorum.
Süheda Çil: Dünyanın en şeker adamıyla evlilik yapmıştım ama iyi arkadaş, kötü koca. Artık evlenmeyeceğim. Belki 50'li yaşlarımda... 'Her şey bitti' dedikten sonra hayatın keyifli yanlarını paylaşacak bir kahve arkadaşına ihtiyacım olacak.
Evlenmek karşı tarafın da size ihtiyaç duyduğunu düşündüğünüz anda birbirinizin yolunda el ele yürüyebilmektir. Ne birbirinizin üzerine hayat kurma çabasıyla ne de birbirinizden faydalanma çabasıyla sadece birlikte olmak istediğimiz için. Bu ülkede çocuk da doğurmayacağım.
Didem Balçın: Evlilik yaşamadığım için bir şey söyleyemeyeceğim. Hayat ne gösterirse onu da yaşarım, bilmiyorum.
BU KADINLAR NE İSTER?
- Programın adı 'Kadınları Anlama Kılavuzu' kadınları anlamak mümkün mü, gerçekten kadınlar ne ister?
Süheda Çil: Para.
Ayça Işıldar: Biraz anlaşılmak.
Didem Balçın: åşık ve mutlu olmak. Üçümüz de ne kadar farklı düşünüyoruz değil mi? Kimimiz para kimimiz aşk diyor...
Süheda Çil: Ama paralı adamın kadını mutlu edecek dümenleri muhakkak vardır ve o kadın, o adamla mutlu olur. İki gönül bir olunca samanlık seyran falan olmuyor.
Evliliğiniz kötü gitse bile parasal rahatlığınız varsa o duyguyu ayağa kaldırabilirsiniz.
Didem Balçın: Aşk yoksa nasıl olacak?
Sühada Çil: Aşk olur. Aşk o kadar zor değil, o kadar basit bir şey ki bana göre.
Didem Balçın: Olur mu öyle şey?
Ayça Işıldar: Aşk bitti mi o romantik yemekler, o para, aşkı geri getirmez ki. Aşk gitti mi gider ama sevgi kalır. Parayla aşkı bağdaştıramıyorum.
Didem Balçın: Ben paranın çözemeyeceği şeyler olduğunu düşünüyorum.
- En çok kadınlar mı birbirini anlar?
Didem Balçın: Bir erkek arkadaşınızla da rahat konuşabilirsiniz.
Süheda Çil: Kadınlar birbirini hiç anlamaz ki!
Ayça Işıldar: Kadınlar birbirini anlayabilir ama evli kadınlar evlinin, çocuklu kadınlar da çocuklunun halinden anlar. Bekar kadın evlinin halinden zor anlar. Bekar arkadaşınla da vakit geçiriyorsun ama dertlerin farklılaşıyor. Onun dertleri sana dert gibi gelmeyebilir senin de ona.
Didem Balçın: Herkes kendi yaşadığına göre akıl verebilir. İnsanın en çok kendine akıl vermesi zor. Bir başkasına gayet güzel yol gösterebilir.
- Peki, erkekler kadından ne ister? Aslında onlar en çok 'Gölge etme başka ihsan istemem' der ya...
Ayça Işıldar: Bunu itiraf ediyorum; kadın gerçekten bir süre sonra dırdırcı olmaya doğru gidiyor. Kendimi bazen söylenirken buluyorum.
- Mecbur kalıyorsun çünkü karşında ne seni dinleyen ne de konuşmak isteyen biri var...
Ayça Işıldar: Sen konuşunca dırdırcı oluyorsun.
Didem Balçın: Biz çetrefilli düşünüyoruz. Erkekler somut düşünüyor. Kadınlarla ilişkimizde aynıyız. Derin ve ince düşünüyoruz.
Ayça Işıldar: Erkekler saatlerce konuşmadan, ellerinde oltayla mutlu olabiliyor ama kadınlar konuşarak sağaltabiliyorlar kendilerini. Ben elimde bir oltayla saatlerce denize bakarak mutlu olamam.
Süheda Çil: Mesela o balıkla geldiğinde 'Canım dünyanın en güzel balığını tutmuşsun' dersen iyidir. Erkekler hükümdar gibi hissettirilmeyi istiyor. Bunu ona hissettiren kadın zaten mutlu kadındır.
Bana göre mutluluğun formülü bu; erkeğe 'Ağamsın, paşamsın' de ama kendi bildiğin yoldan yürü.
Ayça Işıldar: Bir adım geri dur...
- Bence geride duruyormuş gibi yapmalı...
Didem Balçın: Ona kendini iyi hissettirerek taktik mi uygulayacağız?
Süheda Çil: Taktik değil bu. Kendi alanında mutlu olacağın bir durum yaratıyorsun. Artık nasıl oynamam gerektiğini biliyorum. Ağamsın paşamsın derken o da bana prenses muamelesi yapacağı için böyle demekte bir sakınca görmüyorum.
- 'Ağamsın, paşamsın' diyeceksin, hem anne hem sevgili hem seksi olacaksın... Bu kadarı da fazla değil mi?
Ayça Işıldar: Bu durumu adaletsiz buluyorum ama düzen böyle işliyor. Süheda'nın formüllerini kullanırsak mutlu oluruz ama yine bütün bunları bilip bu şekilde davranmaya itilmek iyi değil. Nedense öncelikle düşünmemiz gereken onların ihtiyaçları oluyor.
Didem Balçın: Bu da bir tercih.
Süheda Çil: Kadınlar da cilveli olsun canım, ne var bunda? Çok zor değil ki. Biraz akıl yürüterek halledilecek bir şey. Erkekler çok basit varlıklar. Erkeklere çetrefilli cümleler kurarak bir sonuç alınmaz ki. Onları öyle kabul etmeli.
BİZ ERKEKLERİ EĞİTEMEYİZ
- Erkekleri eğitsek olmaz mı?
Süheda Çil: Erkekleri eğitemeyiz. Benim ömrüm ona yetmez! Yol belli. Ya bu yoldan gideceksiniz veya yalnızlığı da cebinize koyarak büyük kadın olacaksınız. Siz hiç gördünüz mü hem büyük kadın hem mutlu bir evlilik? Ben hiç görmedim.
Ayça Işıldar: Erkekleri çocukken eğitmek lazım ki kadınların ne çektiğini anlayabilsinler. Bize büyütülmüş olarak geldikleri için artık bu saatten sonra onları eleştirmekten başka bir şey kalmıyor.
Süheda Çil: Etrafımda gördüğüm iş güç sahibi, hayatını oluşturmuş, parası pulu olan bütün kadınlar yalnız. Ve hikayelerinin hepsi çok trajik. 40 yaşındayım, bunu teraziye koyduğum zaman çıkardığım tablo, şimdiye kadar düşündüklerimi yeniden gözden geçirmeme neden oldu.
- Dediğiniz çok doğru, kadınlar belli bir yaştan sonra çok yalnız bırakılıyor ama 60 yaşında bir erkek daha avantajlı, kendinden 30 yaş küçük kızlarla birlikte olabiliyor...
Süheda Çil: O kızların bizden daha akıllı olduklarını düşünüyorum. Bizim şimdi gördüğümüzü onlar çağın gereği daha erken fark ettiler. Hepsi inanın bana akşam başını yastığa koyduğunda sizden benden daha az şey düşünüyor.
Biz elektrik, su, kariyer planlaması, 5 yıl sonra ne yapacağım, kedi mi, köpek mi alsam, çok yalnızım, bugün beni aramadı diye düşünüp beğendiğimiz birinin yanında 18'lik görünce darmadağın oluyoruz.
Ayça Işıldar: 20 yaşındaki kızların zeki olduğunu kabul ediyorum ama bu ruhu taşıyan da biziz. Genç yaşta evlenmeyi istemeyip kendi ayakları üzerinde durmayı seçen kadınların hala tutkuları ve hırsları var hayata karşı.
Hayatı kendi elleriyle kavrayabilen kadınlara saygı duyuyorum. O zaman tatmin oldukları noktalar bir erkeğin avuçlarında değil.
Didem Balçın: Bu da bir tercih. Sonuçta ben önce işime aşığım. İşimde başarısız olduğumda beni hiçbir şey mutlu edemiyor. Önce işimde mutlu oluyorum, işimdeki başarılarımdan tatmin olup egomu yükseltiyorum sonra hayatımdaki insanın beni mutlu etmesini bekliyorum.
Süheda Çil: Egoları yüksek bir kadını hiçbir adam mutlu etmek için uğraşmaz. Egoyu yükseltmeyi bile kadın kendi başına yaşamak zorunda.
- Genç adam yaşlı kadın durumuna ne dersiniz?
Ayça Işıldar: Hiç eleştirmiyorum, saygı duyuyorum. Her türlü ilişki belli ahlak çerçevesinde her şekilde yaşanabilir. Hayat bir mucize, her şey beklenebilir insanlardan.
Sühada Çil: Genç adam kadını gerçekten yaşlı bir adamın genç bir kızı taşıdığı olgunlukta taşıyorsa, temelde sağlam bir şey varsa ne ala. Ama inanması bana çok zor geliyor.
ERKEKLER DAHA TUTUCU
- Erkekler uzun süreli ilişkilerde 'Evliliğe karşıyız' diyorlar ama o ilişkiden ayrılır ayrılmaz da ilk buldukları kızla hatta bakire kızla evleniveriyorlar... Erkeklerin daha tutucu olduğu fikrine katılır mısınız?
Süheda Çil: Erkekler çok daha fazla tutucu. Üzerini örtüp çok güzel cümleler kurabiliyorlar. Sizin dediğiniz gibi çok erkek gördüm. En kendine yeten kadınla gezen adam çat diye o kadını bırakıp bir 'ev kızıyla' evlenebiliyor.
Çünkü tutuculuk tarafı ağır basıyor ve bir yuva kurmak gerektiğinde öyle birini tercih ediyor. Kadınlar bir adamı eğlenilecek erkek ya da evlenilecek erkek diye görüyor mu? Bunu sadece erkekler yapıyor. Ama onları seviyor muyuz? Seviyoruz. Yapacak bir şey yok.
- Bir kadın erkeğin aldattığını anlayabilir mi sizce?
Süheda Çil: Kırmızı gözlerinden anlar. Buluşmaya kırmızı gözle gelmişse ya içki içmiştir ya duş almıştır. İkisi de kadına çıkar zaten.
Ayça Işıldar: Böyle bir şeyle karşılaşmadım ama hissedersiniz herhalde. Davranışlar değişir. Panik hali, bir heyecan olur. Her şey yolunda gidiyormuş havası yaratmaya çalıştıkça fire vermeye başlar. İki taraflı anlaşılır.
Gerçi erkek 'Beni aldatıyor musun' diye pat diye soruverir. Kadın zaten sürekli inceleyip 'Onu niye öyle yaptı, bak böyle yapmazdı' diyerek bulur.
Süheda Çil: Erkekler cevabını bildikleri soruları sormamak için neler yaparlar neler. Hiçbir erkek pat diye sormaz. Ya kadın 'Evet' derse.
- Sen ne düşünüyorsun Didem?
Didem Balçın: Ben şaşkınlık içinde sizi dinliyorum.
Erkege ic'Kadınları Anlama Kılavuzu'nun üç tatlı kadın karakterini oynayan Ayça Işıldar gerçek hayatta da evli, Süheda Çil boşanmış, Didem Balçın da henüz bekar.
Program vesilesiyle buluştuğumuz birbirinden farklı bu üç kadınla 'Kadınları Anlama Kılavuzu'ndan yola çıkarak kadın erkek ilişkilerini ve en çok da erkekleri konuştuk.
'Kadınlar en çok ne ister' diye sorduğumda üçünün yanıtı da birbirinden çok farklıydı. Boşanmış olan 'para', evli olan 'biraz anlaşılmak' derken bekar olanı da 'aşk ve mutluluk isterim' diye yanıtladı sorumu.
Dört kadın bir araya gelip mutluluğun formülünü, erkeklerin ne istediğini ve aldatan erkeği nasıl anlayabileceğimizi konuştuk.
- Biri evli, diğeri dul iki kadın evlenmek isteyen Özge... Özge karakterine ne tavsiye edersiniz?
Ayça Işıldar: Rolümden yola çıkarsak aslında evlilik çok da özendirici değil. Kiminle evlendiğiniz çok önemli. Kural bu. 5 yıllık evliyim ve kimi zaman Serap'ın çektiği sıkıntıları ben de yaşıyorum. Evlendiğin kişinin duyarlılık derecesi seninkiyle örtüşüyorsa evlilik de iyi gidebilir.
- Evlilik aşkı öldürür dersek yanılmayız değil mi?
Ayça Işıldar: Aşkı öldürdüğü yanları vardır. Evlenecek insanlara bence bir kurs verilmeli. Herkes birbirine 'evlenin' diyor ama kimse bana evliliğin bu kadar zor olduğunu söylememişti. Çok sinirlenmiştim çevreme. Bazı konularda kandırıldığımı hissediyorum.
Süheda Çil: Dünyanın en şeker adamıyla evlilik yapmıştım ama iyi arkadaş, kötü koca. Artık evlenmeyeceğim. Belki 50'li yaşlarımda... 'Her şey bitti' dedikten sonra hayatın keyifli yanlarını paylaşacak bir kahve arkadaşına ihtiyacım olacak.
Evlenmek karşı tarafın da size ihtiyaç duyduğunu düşündüğünüz anda birbirinizin yolunda el ele yürüyebilmektir. Ne birbirinizin üzerine hayat kurma çabasıyla ne de birbirinizden faydalanma çabasıyla sadece birlikte olmak istediğimiz için. Bu ülkede çocuk da doğurmayacağım.
Didem Balçın: Evlilik yaşamadığım için bir şey söyleyemeyeceğim. Hayat ne gösterirse onu da yaşarım, bilmiyorum.
BU KADINLAR NE İSTER?
- Programın adı 'Kadınları Anlama Kılavuzu' kadınları anlamak mümkün mü, gerçekten kadınlar ne ister?
Süheda Çil: Para.
Ayça Işıldar: Biraz anlaşılmak.
Didem Balçın: åşık ve mutlu olmak. Üçümüz de ne kadar farklı düşünüyoruz değil mi? Kimimiz para kimimiz aşk diyor...
Süheda Çil: Ama paralı adamın kadını mutlu edecek dümenleri muhakkak vardır ve o kadın, o adamla mutlu olur. İki gönül bir olunca samanlık seyran falan olmuyor.
Evliliğiniz kötü gitse bile parasal rahatlığınız varsa o duyguyu ayağa kaldırabilirsiniz.
Didem Balçın: Aşk yoksa nasıl olacak?
Sühada Çil: Aşk olur. Aşk o kadar zor değil, o kadar basit bir şey ki bana göre.
Didem Balçın: Olur mu öyle şey?
Ayça Işıldar: Aşk bitti mi o romantik yemekler, o para, aşkı geri getirmez ki. Aşk gitti mi gider ama sevgi kalır. Parayla aşkı bağdaştıramıyorum.
Didem Balçın: Ben paranın çözemeyeceği şeyler olduğunu düşünüyorum.
- En çok kadınlar mı birbirini anlar?
Didem Balçın: Bir erkek arkadaşınızla da rahat konuşabilirsiniz.
Süheda Çil: Kadınlar birbirini hiç anlamaz ki!
Ayça Işıldar: Kadınlar birbirini anlayabilir ama evli kadınlar evlinin, çocuklu kadınlar da çocuklunun halinden anlar. Bekar kadın evlinin halinden zor anlar. Bekar arkadaşınla da vakit geçiriyorsun ama dertlerin farklılaşıyor. Onun dertleri sana dert gibi gelmeyebilir senin de ona.
Didem Balçın: Herkes kendi yaşadığına göre akıl verebilir. İnsanın en çok kendine akıl vermesi zor. Bir başkasına gayet güzel yol gösterebilir.
- Peki, erkekler kadından ne ister? Aslında onlar en çok 'Gölge etme başka ihsan istemem' der ya...
Ayça Işıldar: Bunu itiraf ediyorum; kadın gerçekten bir süre sonra dırdırcı olmaya doğru gidiyor. Kendimi bazen söylenirken buluyorum.
- Mecbur kalıyorsun çünkü karşında ne seni dinleyen ne de konuşmak isteyen biri var...
Ayça Işıldar: Sen konuşunca dırdırcı oluyorsun.
Didem Balçın: Biz çetrefilli düşünüyoruz. Erkekler somut düşünüyor. Kadınlarla ilişkimizde aynıyız. Derin ve ince düşünüyoruz.
Ayça Işıldar: Erkekler saatlerce konuşmadan, ellerinde oltayla mutlu olabiliyor ama kadınlar konuşarak sağaltabiliyorlar kendilerini. Ben elimde bir oltayla saatlerce denize bakarak mutlu olamam.
Süheda Çil: Mesela o balıkla geldiğinde 'Canım dünyanın en güzel balığını tutmuşsun' dersen iyidir. Erkekler hükümdar gibi hissettirilmeyi istiyor. Bunu ona hissettiren kadın zaten mutlu kadındır.
Bana göre mutluluğun formülü bu; erkeğe 'Ağamsın, paşamsın' de ama kendi bildiğin yoldan yürü.
Ayça Işıldar: Bir adım geri dur...
- Bence geride duruyormuş gibi yapmalı...
Didem Balçın: Ona kendini iyi hissettirerek taktik mi uygulayacağız?
Süheda Çil: Taktik değil bu. Kendi alanında mutlu olacağın bir durum yaratıyorsun. Artık nasıl oynamam gerektiğini biliyorum. Ağamsın paşamsın derken o da bana prenses muamelesi yapacağı için böyle demekte bir sakınca görmüyorum.
- 'Ağamsın, paşamsın' diyeceksin, hem anne hem sevgili hem seksi olacaksın... Bu kadarı da fazla değil mi?
Ayça Işıldar: Bu durumu adaletsiz buluyorum ama düzen böyle işliyor. Süheda'nın formüllerini kullanırsak mutlu oluruz ama yine bütün bunları bilip bu şekilde davranmaya itilmek iyi değil. Nedense öncelikle düşünmemiz gereken onların ihtiyaçları oluyor.
Didem Balçın: Bu da bir tercih.
Süheda Çil: Kadınlar da cilveli olsun canım, ne var bunda? Çok zor değil ki. Biraz akıl yürüterek halledilecek bir şey. Erkekler çok basit varlıklar. Erkeklere çetrefilli cümleler kurarak bir sonuç alınmaz ki. Onları öyle kabul etmeli.
BİZ ERKEKLERİ EĞİTEMEYİZ
- Erkekleri eğitsek olmaz mı?
Süheda Çil: Erkekleri eğitemeyiz. Benim ömrüm ona yetmez! Yol belli. Ya bu yoldan gideceksiniz veya yalnızlığı da cebinize koyarak büyük kadın olacaksınız. Siz hiç gördünüz mü hem büyük kadın hem mutlu bir evlilik? Ben hiç görmedim.
Ayça Işıldar: Erkekleri çocukken eğitmek lazım ki kadınların ne çektiğini anlayabilsinler. Bize büyütülmüş olarak geldikleri için artık bu saatten sonra onları eleştirmekten başka bir şey kalmıyor.
Süheda Çil: Etrafımda gördüğüm iş güç sahibi, hayatını oluşturmuş, parası pulu olan bütün kadınlar yalnız. Ve hikayelerinin hepsi çok trajik. 40 yaşındayım, bunu teraziye koyduğum zaman çıkardığım tablo, şimdiye kadar düşündüklerimi yeniden gözden geçirmeme neden oldu.
- Dediğiniz çok doğru, kadınlar belli bir yaştan sonra çok yalnız bırakılıyor ama 60 yaşında bir erkek daha avantajlı, kendinden 30 yaş küçük kızlarla birlikte olabiliyor...
Süheda Çil: O kızların bizden daha akıllı olduklarını düşünüyorum. Bizim şimdi gördüğümüzü onlar çağın gereği daha erken fark ettiler. Hepsi inanın bana akşam başını yastığa koyduğunda sizden benden daha az şey düşünüyor.
Biz elektrik, su, kariyer planlaması, 5 yıl sonra ne yapacağım, kedi mi, köpek mi alsam, çok yalnızım, bugün beni aramadı diye düşünüp beğendiğimiz birinin yanında 18'lik görünce darmadağın oluyoruz.
Ayça Işıldar: 20 yaşındaki kızların zeki olduğunu kabul ediyorum ama bu ruhu taşıyan da biziz. Genç yaşta evlenmeyi istemeyip kendi ayakları üzerinde durmayı seçen kadınların hala tutkuları ve hırsları var hayata karşı.
Hayatı kendi elleriyle kavrayabilen kadınlara saygı duyuyorum. O zaman tatmin oldukları noktalar bir erkeğin avuçlarında değil.
Didem Balçın: Bu da bir tercih. Sonuçta ben önce işime aşığım. İşimde başarısız olduğumda beni hiçbir şey mutlu edemiyor. Önce işimde mutlu oluyorum, işimdeki başarılarımdan tatmin olup egomu yükseltiyorum sonra hayatımdaki insanın beni mutlu etmesini bekliyorum.
Süheda Çil: Egoları yüksek bir kadını hiçbir adam mutlu etmek için uğraşmaz. Egoyu yükseltmeyi bile kadın kendi başına yaşamak zorunda.
- Genç adam yaşlı kadın durumuna ne dersiniz?
Ayça Işıldar: Hiç eleştirmiyorum, saygı duyuyorum. Her türlü ilişki belli ahlak çerçevesinde her şekilde yaşanabilir. Hayat bir mucize, her şey beklenebilir insanlardan.
Sühada Çil: Genç adam kadını gerçekten yaşlı bir adamın genç bir kızı taşıdığı olgunlukta taşıyorsa, temelde sağlam bir şey varsa ne ala. Ama inanması bana çok zor geliyor.
ERKEKLER DAHA TUTUCU
- Erkekler uzun süreli ilişkilerde 'Evliliğe karşıyız' diyorlar ama o ilişkiden ayrılır ayrılmaz da ilk buldukları kızla hatta bakire kızla evleniveriyorlar... Erkeklerin daha tutucu olduğu fikrine katılır mısınız?
Süheda Çil: Erkekler çok daha fazla tutucu. Üzerini örtüp çok güzel cümleler kurabiliyorlar. Sizin dediğiniz gibi çok erkek gördüm. En kendine yeten kadınla gezen adam çat diye o kadını bırakıp bir 'ev kızıyla' evlenebiliyor.
Çünkü tutuculuk tarafı ağır basıyor ve bir yuva kurmak gerektiğinde öyle birini tercih ediyor. Kadınlar bir adamı eğlenilecek erkek ya da evlenilecek erkek diye görüyor mu? Bunu sadece erkekler yapıyor. Ama onları seviyor muyuz? Seviyoruz. Yapacak bir şey yok.
- Bir kadın erkeğin aldattığını anlayabilir mi sizce?
Süheda Çil: Kırmızı gözlerinden anlar. Buluşmaya kırmızı gözle gelmişse ya içki içmiştir ya duş almıştır. İkisi de kadına çıkar zaten.
Ayça Işıldar: Böyle bir şeyle karşılaşmadım ama hissedersiniz herhalde. Davranışlar değişir. Panik hali, bir heyecan olur. Her şey yolunda gidiyormuş havası yaratmaya çalıştıkça fire vermeye başlar. İki taraflı anlaşılır.
Gerçi erkek 'Beni aldatıyor musun' diye pat diye soruverir. Kadın zaten sürekli inceleyip 'Onu niye öyle yaptı, bak böyle yapmazdı' diyerek bulur.
Süheda Çil: Erkekler cevabını bildikleri soruları sormamak için neler yaparlar neler. Hiçbir erkek pat diye sormaz. Ya kadın 'Evet' derse.
- Sen ne düşünüyorsun Didem?
Didem Balçın: Ben şaşkınlık içinde sizi dinliyorum.
Haber Kaynağım :
SİBEL ATEŞ YENGİN Makalesidir.
http://www.aksam.com.tr/