Bu ülkede kadın olmak çok zor.

Türkiye’de toplum yapısının ve aile kavramının giderek değiştiğini hepiniz biliyorsunuz. Aile kavramı, çekirdek aileden boşanmış, parçalanmış ailelere doğru hızla kayıyor.

Artık eşler arasında sen ben kavgasının da ötersine geçen güven sorunu ile birlikte ekonomik darlıklar aileleri birer birer parçalıyor.

Geçmişe dönüp baktığınızda, aileler neden böyle sorunlar yaşamazdı diye sorguladığınızda çok şeylerin farklı olduğunu görüyorsunuz. Ne var ki bugün karşılaştığınız tabloda hakikaten içler acısı bir durum karşınızda dimdik duruyor.

Çünkü boşanma dosyalarının sayısı bir hayli yüksek. Boşanma derken boşanma sonucu oluşan sorunları da sıralamayla bitirebileceğimizi sanmıyorum. Eşler bir tarafa çocukların sorunları daha çok oluyor. Ancak ben burada kadını ele alacağım.

Kadın, anne dağılan yuvasının enkazında ayakta kalmaya çalışmalı ve hatta kendi ayaklarının üzerinde durmalı. Eğer yanında çocukları varsa onların sorumluluğunu da kendi başına yüklenmeli.

Bütün bunlar toplumun kadından beklentilerinin bazıları. Ancak en önemlisi de namusuna sahip çıkmalı. Şimdi sizlere bir örnek vereceğim. Bu örnekteki kadının gözyaşları, yakarışları beni bu yazıyı yazmaya itti ve sizlerle paylaşmak istedim.

Eşinin kendisini aldattığını, kendisine hapis hayatı yaşattığını ve bu yüzden hiçbir şey öğrenemediğini şimdi ise ortada kaldığını söyleyen kadın ilkokul mezunu ve onu ayakta tutacak hiçbir eğitimi almamış. Yani bir mesleğe sahip değil.

İki gözü iki çeşme ağlayan kadın çocuklarından da ayrı ve ailesi de onu sahiplenmemiş. Dinledikçe Allah Allah dedirten olayda kadın, yaz döneminde otellerde resepsiyon çaycısı olarak çalışmış.

Sonra bir mimarlık bürosunda çay, temizlik işlerine bakmaya başlamış. Burada daha sonra onu bilgisayarda bazı işleri yapması için yönlendirmişler ve “öğrendim yapıyordum da” diyor.

Büronun sahibi yaşlı başlı mimar, kadın genç, güzel ve de özellikle dul olunca kadına vaadlerde bulunarak onu burada söylemek ve yazmaya utandığım bir teklifle kandırmaya çalışıyor.

Adam fikrini değiştirip kadına kötü gözle bakmaya başlayınca, kadın korkup oradan kaçıyor. Sığınacak yeri olmayan kadın arkadaşlarından yardım almaya çalışıyor.

Şimdi sadece kendisine zarar vermeyecek, onu çamura bulamayacak insanların yanında çalışmak istiyor.

Hani dedim ya bu ülkede kadın olmak gerçekten zor. Savunmasız bu kadın, kadın olmanın zorluklarını bir kez daha yine ve yeniden anladığını dile getirirken, ondan dinlediklerimizle bizde bir kez daha anlıyorduk kadın olmanın zorluklarını.

Medyanın dile getirdiği tacizler, tecavüzler işte böyle oluyordu ve bizim karşımıza haber olarak çıkıyordu. Kadın okurlarımdan bir şey isteyeceğim lütfen kimseye güvenmeyin. Güvenmediğiniz kimsenin suyunu dahi içmeyin.

Kendi ayaklarınızın üzerinde durmak istiyorsanız, (bunu özellikle belirtmek istiyorum) bir meslek edinmek için kurslardan yararlanınız. Eğitimli olanlarda işlerinde başarılı olmak ve bir adım önde olmanın çabasını vererek alanlarında yapılan yeniliklerin takipçisi olmayı unutmasınlar.

Artık toplum değişti ve bu ülkede kadın olmanın zorluklarını yaşamak istemiyorsak güçlü olmayı bilmek, adımlarımızı da ona göre atmak zorunda olduğumuzun bilincinde olmalıyız.

Kadının yaradılışında var olan zorlukları yenme gücü böyle zor durumda kalan kadını da yine üste çıkaracaktır diye düşünüyorum. Bu arada yazılarımıza ekonomi sözlüğünden seçtiklerimizle bilgilerinizi tazeleyeceğimizi belirmiştik. İşte bugün ki;

EKONOMİ SÖZLÜĞÜ

Akreditif: İhraç edilen malların bedellerinin ödenmesi konusunda belirli şartların yerine getirilmesi halinde ödemenin yapılacağına ilişkin bir çeşit teminattır. Akreditif işlemlerine bankalar veya diğer finans kurumları aracılık etmektedir.

Bu doğrultuda, akreditif, finans kurumlarının belirli bir süre için, belirli bir miktar ve üçüncü bir kişi lehine yabancı ülkedeki bir muhabir bankaya kendi nezdinde kredi açması için gönderdiği bir tür teminat mektubudur.

Aktarım Mekanizması: Para politikası araçlarına yönelik alınan kararların çeşitli kanallarla toplam talebi ve bu şekilde üretim, tüketim ve istihdam gibi reel ekonomik aktiviteleri etkilemesini sağlayan mekanizmadır.

Kısa vadeli faiz oranlarını para politikası aracı olarak kullanan merkez bankalarının faiz kararları ekonomiyi temel olarak dört kanal aracılığıyla etkilemektedir.

Kısa vadeli faiz oranına ilişkin alınan kararlar; beklentiler, faiz, varlık fiyatları ve döviz kuru yoluyla tüketici ve üreticilerin harcama, tasarruf ve yatırım kararlarını şekillendirmekte ve bu süreç toplam talebi, dolayısıyla da ekonomik aktiviteyi ve enflasyonu etkilemektedir.

Alım Opsiyonu (Türk Dil Kurumunun İktisat Terimleri Sözlüğü'nde 'Call Option'ın Türkçe karşılığı olarak yer alan ifade): Opsiyon, sahibine, opsiyona konu olan kıymeti, kontratta yazan fiyattan, kontrat vadesinde herhangi bir yükümlülük doğurmadan alma hakkı verir.

Bu tür bir mali araçta, vadede, opsiyona konu olan kıymetin fiyatı kontrat fiyatının altında gerçekleşirse opsiyon sahibi bu hakkını kullanmaz ve işlemini daha düşük olan piyasa fiyatından gerçekleştirebilir.

Alış (Bid): Piyasa katılımcılarının, piyasada işlem gören değerleri (döviz, menkul kıymet gibi) almaya istekli oldukları fiyattır.

Alış – Satış Farkı (Spread): İşlem gören herhangi bir kıymetin, alış ve satış fiyatı arasındaki farkı ifade eder.

Haber Kaynağım :
Bu yazı Nimet Dönmez hanımın Makalesinden alınmıştır.
http://www.memleket.com.tr/