Türk toplumu yüzyıllar boyu zengin bir giyim kültürüne sahip olmuştur. Bu zenginlik, giyim biçimlerinde olduğu kadar giyim malzemelerinde de kendini gösterir.
Anadolu'nun geçirdiği çeşitli dönemler, uzun tarihsel geçmişi, Orta Asya etkisi, başka kültürlerle teması da giyim çeşitliliğinde ve zenginliğinde geniş rol oynamıştır. Farklı tarımsal düzeyde olan toplumlarda giyimde de farklılıklar söz konusu olabilmektedir.
Türk giysilerinin belli başlı parçaları şunlardır:
1) İçlik (baştan geçirilen ve belden bir kuşakla sıkılan gömlek)
2) Üstlük (önü açık, kısa kollu ya da kolsuz düğmesiz ceket)
3) Dizlik (kısa ya da çizme içine girecek kadar paçalı pantolon)
Örme çorap, yumuşak, kısa çizme, koyun postundan külah, bu giyimin belli başlı parçalarıydıAnadolu halkının yakın zamanlara kadar giydiği ve hala düğünlerde ve törenlerde kullandığı kıyafetler ve başlıklar bölgeden bölgeye değişmektedir.
Bu değişiklikler mahalli gelenekler ile fertlerin birbirinden ayrı olan zevklerinden ve iklim şartlarıyla, tarihi nedenlerden ileri gelmektedir. Tepeliği, oyalı yazması, valası ve buğgusu ile alınlık, duluk, penez, tozaklarıyla başı ayrı; zıbını, yeleği, cepkeni, üç eteği, önlüğü, şalvarı, kuşağı, uçkuru, peşkiri ile üstü ayrı; yemeni, çarık, potin, terlik, çorap ve patiği ile ayağı ayrı çeşitli zenginlik gösterir.
Giyimde Yöresel Farklılaşma her ne kadar Anadolu halkının giysilerinde çeşitli yörelerde de olsa bazı ortak özellikler bulunmakla birlikte, yine de giyim biçimleri bölgelere göre değişmektedir. Bu değişiklik kuşkusuz geleneksel kesim giysileri bakımındandır.
Güneydoğu Anadolu yöresi giysileriyle Karadeniz yöresi giysileri oldukça farklıdır. Bu farklılık, kadın giysilerinde daha belirgindir. Bu değişikliklerin başlıca nedenleri:
Yöresel gelenekler, bireylerin kendilerine göre beğenileri, bölgenin çevreyle komşuluk durumu (Iran ve Irak sınırına yakın bölgelerde erkeklerin de entari giymeleri) iklim özellikleri (Karadeniz uşakları sert rüzgâra karşı boğazlarına kadar kapalı şayak mintan giyerler, İzmir zeybekleri, ince, yakası açık mintan giyerler), tarihsel nedenlerden oluşan kültür birikimleri, etnik grupların varlığı ve sosyoekonomik yapı.
Örneğin dağlık ve soğuk yörelerde giysiler, daha çok yün dokumadan olur. Ayrıca yün ve pamuk karışımı dokuma, saf yün dokuma, keçi kılı dokuma da vardır. Buralarda işleme ve süsleme iplikleri de yündendir. Giysilerde görülen yöresel farklılaşma, köy ve kent yerleşme birimlerine göre de kendisini göstermektedir.
Kırsal kesimde geleneksel giysiler kısmen devam etmektedir. Oysaki il ve ilçelerde standart ve modaya uygun giysiler giyilmektedir. Ayrıca köydeki genç kuşak da kent giyimini benimsemiştir. Bununla birlikte köyde yaşayan orta ve yaşlı kuşak, eski giyim geleneğini bir takım değişmelerle birlikte sürdürmektedir.
Bölgelere göre Türk giysileri Kuzeydoğu, Güneydoğu, Orta Anadolu, Batı Anadolu ve Trakya Bölgeleri olarak gruplandırılabilir. Tüm bölgelerde giyilen ortak giysi türleri entariler, şalvarlar, işlikler ve kuşaklar olarak gruplanmasına karşın, bunların giyiniş biçimleri ve ayrıntılarında ayrıcalıklar görülür.
Tas, tuzak, tepelik, fes, hotoz ve Araçkin'den oluşan başlık türleri bölgelere göre değişik biçimde kullanılır. Yörük ve Türkmen giyimlerinde belirgin farklılıklar vardır. Yörük, süse ve görünüşe daha fazla önem verir. Türkmen ise kutsal inancına göre giyinir.
Yörük giyim ve başlıklarında ağırlık ve anlam çiçeklerde olmasına rağmen Türkmen giyimleri, geometrik desenler, kutsal sayılara ve şekillere uyularak yapılır. Her iki grubun giyimi de atlı göçebe giyimidir. Bu tarz giysilerle rahat ata binilir.
Uzun yürüyüşlerle göçler yapılabilir, evde, tarlada, dağda, ovada çalışılabilir, doğa koşullarına karşı korunma sağlanabilir. Dinsel ve Sihirsel Etkiler Dinler, insanların giysilerinin biçimini de geniş ölçüde etkilemiştir. Dinsel ibadet yerine getirilirken özel giyim söz konusu olduğu gibi günlük giysiler de dinler tarafından geniş ölçüde etkilenmiştir.
Cübbe, fes, sarık İslamda gelenek halini almış simgelerdir. Aslında İslamın giyim konusuna müdahalesi tartışmalı bir konudur. Fakat özellikle kadın giysilerindeki kapalılık, örtünme, geniş ölçüde dinsel etkilerden ileri gelmiştir. Kadın giyimi, tüm ülkelerde olduğu gibi, erkek giyimine oranla daha sık değişmelere uğramıştır.
Türk kadın giyimini
a) Entariler,
b) Şalvar ve içlikler,
c) Etek ve ceketler oluşturur.
Bunlar yöresel biçimde olduğu gibi, zamanla da pek çok değişikliğe uğramıştır. Örneğin kadın sokak giysisi sayılan örtünmede kullanılan "ferace" bugün yoktur. Yüzyılımız, tekdüze giyim biçiminin yaygın olduğu bir çağdır.
Tüm uluslarda kentlerde yaşayanlar, bu gidişe ayak uydururken, özellikle kırsal yörelerde yaşayan ve tarımla uğraşan bir kesimin, bunun dışında kalarak eski giyim geleneğini koruduğu görülmektedir.
BAŞLAR VE BAŞLIKLAR
Başlıklar geçmiş yüzyıllar için de oluşup günümüze kadar gelmiş, giyim-kuşam uygarlığımızın örneklerindendir.Başlık giyimi bebeğin doğumu ile başlar, kadının ölümüne kadar sürer. Başlıklar, gelenek ve göreneklere göre hazırlanır. Çeşitli malzemeden yapılabilir. Başlıklarda bölge bölge, köy köy değişiklikler görülür.
Geleneksel Türk başlıkları yaşadığı zamanın ve yörenin bütün özelliklerini baştacı ederek günümüze kadar taşıyabilmiştir. Saçlar, saçlara yapılan örgüler, örgülerin miktarı ve süslemeleri ile bu süsleme şekilleri bölgeden bölgeye değişmektedir. Kaküller ve zülüfler kadının evli-bekar olduğunu gösterir.
Başlıklar ise hazır alınarak, süslenip başa giyilen; tas, fes, tepelik, arakçının yanı sıra saça şekil verilerek süsleme yapılan; taç,hotoz,tozak vb. gruplara ayrılır. Bunlar yine bölgelere göre adları aynı olsa da şekil ve süslemelerde farklılıklar gösterir.
Başlıkların biçimleri ve süsleri bunları giyenlerin sosyal durumunu da belirler. Başa örtülen örtüler, örtülerin kenarlarına yapılan oyalar bile giyenin bekar, nişanlı ve evli olduğunu anlatabilecek niteliktedir ve aşiretlere, abalara göre de farklılıklar gösterirler.
Başlıklar ve baş süslemelerinin en zenginleri gelin başlıklarında görülebilir.Kadın Başlıkları ve Toplumsal Anlamları Anadolu'da yöresel kadın giysileri ve başlıkları oldukça çeşitli, canlı ve anlamlıdır. Özellikle yörük giysi ve baş süslemeleri bu konuda çok zengindir.
Yörük giysilerinde ve baş süslemelerinde çiçeklerin dili vardır. Yörük erkeği ve kadını, baştan aşağı çiçek şekilleriyle süslenmiştir. Başa takılan el yapısı bin bir çiçek şekli, oyalarla, yazmalarla, dokumalarla canlandırılmıştır. Doğada bulunan kır çiçekleri, bahçe çiçekleri, meyve çiçekleri renkleriyle ve biçimleriyle giyime yansımıştır.
Başa takılan çiçekler ve başa bağlanan çiçek oyaları çeşitli anlamlar taşımışlardır. Buluğa ermiş genç kızı, nişanlı kızı, yeni gelini, evli kadını, umutsuz sevgiliyi, âşık delikanlıyı, sözlü genci, damadı, üç yıllık evli kadını, evli erkeği, oğlu kızı olan anayı, hep başına taktığı çiçeklerden anlarız.
Örneğin sümbül çiçeği oyasını, âşık genç kız ya da nişanlı kız başına bağlar. Sümbül, aşkın ve mutluluğun simgesidir. Mor sümbül âşık kızı, pembe sümbül nişanlı kızı, beyaz sümbül bağlılığı anlatır.Basma taze karanfil takan delikanlının yavuklusu var demektir.
Karanfil çiçeği oyasını gelinler, evli kadınlar takarlar. Gül oyasını bazı yörelerde gelinler, bazı yörelerde kızlar bağlarlar. Sarı nergis oyasını bağlayan kadın umutsuz aşkını duyurur çevresine. Erkeği gurbete giden kadın, yaban gülü oyasını kullanır. Badem çiçeği oyasını, sevdiğiyle evlenecek kız seçer.
Erik çiçeği oyasını gelinler bağlarlar. Kocasıyla arası nahoş olan yeni gelin, biber baharı çiçeği oyasını başına sarar. Eğer kırmızı acı biber oyası bağlamışsa, kocasıyla arasının biber gibi acı olduğunu belirtir. Genç hamile kadın, başına "müjde oyası" takarak bebek beklediğini ilan eder.Oğlu kızı olan, yeşil yapraklı dal oyası takar başına.
Yörük kadını, her çeşit malzemeyi süs için kullanır. Çiçek, bitki tohumları, çekirdekler, boncuk, pul, düğme, ilik, deniz kabuklan, renk renk iplikler, yün parçaları, püsküller, at kılı, deri parçalan, madeni parçalar, çaput ve bez parçalan, parlak renkli çikolata kâğıtları gibi.
Başlıklar:
a) Bebe başlığı,
b) Genç kız başlığı,
c) Gelin başlığı,
ç) Yeni evli kadın başlığı,
d) Çocuklu kadın başlığı,
e) Dul kadın başlığı,
f) Kırk yaşına varmış kadın başlığı,
g) Oğlu askere gitmiş ana başlığı,
h) Nene başlığı gibi gruplara ayrılabilirler.
Çiçek, sadece yörükler de değil, tüm Anadolu giyiminde yer alır. Tüm giyim parçaları, çiçekle süslüdür. Bu durum da Anadolu insanındaki çiçek zevkinin yücelişini göstermektedir. 16. yüzyıla değin baş süslemelerinin temel aracı festir.
Kadın fesleri, ya gümüş ve altınla silmecesine işleniyordu ya da üzerine gümüş ve altın tepelikler takılarak süslenmişti. Bazı yörelerde başlarda yer alan ve süs olarak kullanılan altın miktarı, evlilik yıllarını gösterirken, bazı yörelerde evlilik yılları, başa bağlanan yemeni sayısıyla belirtilir.
Ayrıca nişanlı, gelin, dul, evlenmek isteyen ya da istemeyen dullar da bu başlıklardan anlaşılırdı. Görüldüğü gibi bir başlık olgusu bile sadece bir süs aracı değil, tamamen toplumsal içeriğe sahip, toplumsal anlamlı bir giyim öğesidir. Kadın başlıklarında da bazı inançlar söz konusudur.
Başlıkta altınlardan başka gümüş takılar da vardır. Bunlar eski inançlara dayanır. Örneğin kem gözlere karşı kadın başlığına birçok tılsım konur. Kadının sağlıklı ve güçlü olması için nazarlıklar takılır.
Süs takıları kullanma geleneğinin kökeninde doğa olaylarına inançların bulunduğu da bir gerçektir, bunu süsleme aracı olarak işlenen hayvanların, o çağlarda kutsal sayılmalarından anlıyoruz. Araştırıcılar, kutsal hayvanı süs takısına işlemenin, bir korunma duygusu belirtisi olduğunu savunmaktadırlar.
Haber Kaynağım :
http://www.turkeyarena.com
Anadolu'nun geçirdiği çeşitli dönemler, uzun tarihsel geçmişi, Orta Asya etkisi, başka kültürlerle teması da giyim çeşitliliğinde ve zenginliğinde geniş rol oynamıştır. Farklı tarımsal düzeyde olan toplumlarda giyimde de farklılıklar söz konusu olabilmektedir.
Türk giysilerinin belli başlı parçaları şunlardır:
1) İçlik (baştan geçirilen ve belden bir kuşakla sıkılan gömlek)
2) Üstlük (önü açık, kısa kollu ya da kolsuz düğmesiz ceket)
3) Dizlik (kısa ya da çizme içine girecek kadar paçalı pantolon)
Örme çorap, yumuşak, kısa çizme, koyun postundan külah, bu giyimin belli başlı parçalarıydıAnadolu halkının yakın zamanlara kadar giydiği ve hala düğünlerde ve törenlerde kullandığı kıyafetler ve başlıklar bölgeden bölgeye değişmektedir.
Bu değişiklikler mahalli gelenekler ile fertlerin birbirinden ayrı olan zevklerinden ve iklim şartlarıyla, tarihi nedenlerden ileri gelmektedir. Tepeliği, oyalı yazması, valası ve buğgusu ile alınlık, duluk, penez, tozaklarıyla başı ayrı; zıbını, yeleği, cepkeni, üç eteği, önlüğü, şalvarı, kuşağı, uçkuru, peşkiri ile üstü ayrı; yemeni, çarık, potin, terlik, çorap ve patiği ile ayağı ayrı çeşitli zenginlik gösterir.
Giyimde Yöresel Farklılaşma her ne kadar Anadolu halkının giysilerinde çeşitli yörelerde de olsa bazı ortak özellikler bulunmakla birlikte, yine de giyim biçimleri bölgelere göre değişmektedir. Bu değişiklik kuşkusuz geleneksel kesim giysileri bakımındandır.
Güneydoğu Anadolu yöresi giysileriyle Karadeniz yöresi giysileri oldukça farklıdır. Bu farklılık, kadın giysilerinde daha belirgindir. Bu değişikliklerin başlıca nedenleri:
Yöresel gelenekler, bireylerin kendilerine göre beğenileri, bölgenin çevreyle komşuluk durumu (Iran ve Irak sınırına yakın bölgelerde erkeklerin de entari giymeleri) iklim özellikleri (Karadeniz uşakları sert rüzgâra karşı boğazlarına kadar kapalı şayak mintan giyerler, İzmir zeybekleri, ince, yakası açık mintan giyerler), tarihsel nedenlerden oluşan kültür birikimleri, etnik grupların varlığı ve sosyoekonomik yapı.
Örneğin dağlık ve soğuk yörelerde giysiler, daha çok yün dokumadan olur. Ayrıca yün ve pamuk karışımı dokuma, saf yün dokuma, keçi kılı dokuma da vardır. Buralarda işleme ve süsleme iplikleri de yündendir. Giysilerde görülen yöresel farklılaşma, köy ve kent yerleşme birimlerine göre de kendisini göstermektedir.
Kırsal kesimde geleneksel giysiler kısmen devam etmektedir. Oysaki il ve ilçelerde standart ve modaya uygun giysiler giyilmektedir. Ayrıca köydeki genç kuşak da kent giyimini benimsemiştir. Bununla birlikte köyde yaşayan orta ve yaşlı kuşak, eski giyim geleneğini bir takım değişmelerle birlikte sürdürmektedir.
Bölgelere göre Türk giysileri Kuzeydoğu, Güneydoğu, Orta Anadolu, Batı Anadolu ve Trakya Bölgeleri olarak gruplandırılabilir. Tüm bölgelerde giyilen ortak giysi türleri entariler, şalvarlar, işlikler ve kuşaklar olarak gruplanmasına karşın, bunların giyiniş biçimleri ve ayrıntılarında ayrıcalıklar görülür.
Tas, tuzak, tepelik, fes, hotoz ve Araçkin'den oluşan başlık türleri bölgelere göre değişik biçimde kullanılır. Yörük ve Türkmen giyimlerinde belirgin farklılıklar vardır. Yörük, süse ve görünüşe daha fazla önem verir. Türkmen ise kutsal inancına göre giyinir.
Yörük giyim ve başlıklarında ağırlık ve anlam çiçeklerde olmasına rağmen Türkmen giyimleri, geometrik desenler, kutsal sayılara ve şekillere uyularak yapılır. Her iki grubun giyimi de atlı göçebe giyimidir. Bu tarz giysilerle rahat ata binilir.
Uzun yürüyüşlerle göçler yapılabilir, evde, tarlada, dağda, ovada çalışılabilir, doğa koşullarına karşı korunma sağlanabilir. Dinsel ve Sihirsel Etkiler Dinler, insanların giysilerinin biçimini de geniş ölçüde etkilemiştir. Dinsel ibadet yerine getirilirken özel giyim söz konusu olduğu gibi günlük giysiler de dinler tarafından geniş ölçüde etkilenmiştir.
Cübbe, fes, sarık İslamda gelenek halini almış simgelerdir. Aslında İslamın giyim konusuna müdahalesi tartışmalı bir konudur. Fakat özellikle kadın giysilerindeki kapalılık, örtünme, geniş ölçüde dinsel etkilerden ileri gelmiştir. Kadın giyimi, tüm ülkelerde olduğu gibi, erkek giyimine oranla daha sık değişmelere uğramıştır.
Türk kadın giyimini
a) Entariler,
b) Şalvar ve içlikler,
c) Etek ve ceketler oluşturur.
Bunlar yöresel biçimde olduğu gibi, zamanla da pek çok değişikliğe uğramıştır. Örneğin kadın sokak giysisi sayılan örtünmede kullanılan "ferace" bugün yoktur. Yüzyılımız, tekdüze giyim biçiminin yaygın olduğu bir çağdır.
Tüm uluslarda kentlerde yaşayanlar, bu gidişe ayak uydururken, özellikle kırsal yörelerde yaşayan ve tarımla uğraşan bir kesimin, bunun dışında kalarak eski giyim geleneğini koruduğu görülmektedir.
BAŞLAR VE BAŞLIKLAR
Başlıklar geçmiş yüzyıllar için de oluşup günümüze kadar gelmiş, giyim-kuşam uygarlığımızın örneklerindendir.Başlık giyimi bebeğin doğumu ile başlar, kadının ölümüne kadar sürer. Başlıklar, gelenek ve göreneklere göre hazırlanır. Çeşitli malzemeden yapılabilir. Başlıklarda bölge bölge, köy köy değişiklikler görülür.
Geleneksel Türk başlıkları yaşadığı zamanın ve yörenin bütün özelliklerini baştacı ederek günümüze kadar taşıyabilmiştir. Saçlar, saçlara yapılan örgüler, örgülerin miktarı ve süslemeleri ile bu süsleme şekilleri bölgeden bölgeye değişmektedir. Kaküller ve zülüfler kadının evli-bekar olduğunu gösterir.
Başlıklar ise hazır alınarak, süslenip başa giyilen; tas, fes, tepelik, arakçının yanı sıra saça şekil verilerek süsleme yapılan; taç,hotoz,tozak vb. gruplara ayrılır. Bunlar yine bölgelere göre adları aynı olsa da şekil ve süslemelerde farklılıklar gösterir.
Başlıkların biçimleri ve süsleri bunları giyenlerin sosyal durumunu da belirler. Başa örtülen örtüler, örtülerin kenarlarına yapılan oyalar bile giyenin bekar, nişanlı ve evli olduğunu anlatabilecek niteliktedir ve aşiretlere, abalara göre de farklılıklar gösterirler.
Başlıklar ve baş süslemelerinin en zenginleri gelin başlıklarında görülebilir.Kadın Başlıkları ve Toplumsal Anlamları Anadolu'da yöresel kadın giysileri ve başlıkları oldukça çeşitli, canlı ve anlamlıdır. Özellikle yörük giysi ve baş süslemeleri bu konuda çok zengindir.
Yörük giysilerinde ve baş süslemelerinde çiçeklerin dili vardır. Yörük erkeği ve kadını, baştan aşağı çiçek şekilleriyle süslenmiştir. Başa takılan el yapısı bin bir çiçek şekli, oyalarla, yazmalarla, dokumalarla canlandırılmıştır. Doğada bulunan kır çiçekleri, bahçe çiçekleri, meyve çiçekleri renkleriyle ve biçimleriyle giyime yansımıştır.
Başa takılan çiçekler ve başa bağlanan çiçek oyaları çeşitli anlamlar taşımışlardır. Buluğa ermiş genç kızı, nişanlı kızı, yeni gelini, evli kadını, umutsuz sevgiliyi, âşık delikanlıyı, sözlü genci, damadı, üç yıllık evli kadını, evli erkeği, oğlu kızı olan anayı, hep başına taktığı çiçeklerden anlarız.
Örneğin sümbül çiçeği oyasını, âşık genç kız ya da nişanlı kız başına bağlar. Sümbül, aşkın ve mutluluğun simgesidir. Mor sümbül âşık kızı, pembe sümbül nişanlı kızı, beyaz sümbül bağlılığı anlatır.Basma taze karanfil takan delikanlının yavuklusu var demektir.
Karanfil çiçeği oyasını gelinler, evli kadınlar takarlar. Gül oyasını bazı yörelerde gelinler, bazı yörelerde kızlar bağlarlar. Sarı nergis oyasını bağlayan kadın umutsuz aşkını duyurur çevresine. Erkeği gurbete giden kadın, yaban gülü oyasını kullanır. Badem çiçeği oyasını, sevdiğiyle evlenecek kız seçer.
Erik çiçeği oyasını gelinler bağlarlar. Kocasıyla arası nahoş olan yeni gelin, biber baharı çiçeği oyasını başına sarar. Eğer kırmızı acı biber oyası bağlamışsa, kocasıyla arasının biber gibi acı olduğunu belirtir. Genç hamile kadın, başına "müjde oyası" takarak bebek beklediğini ilan eder.Oğlu kızı olan, yeşil yapraklı dal oyası takar başına.
Yörük kadını, her çeşit malzemeyi süs için kullanır. Çiçek, bitki tohumları, çekirdekler, boncuk, pul, düğme, ilik, deniz kabuklan, renk renk iplikler, yün parçaları, püsküller, at kılı, deri parçalan, madeni parçalar, çaput ve bez parçalan, parlak renkli çikolata kâğıtları gibi.
Başlıklar:
a) Bebe başlığı,
b) Genç kız başlığı,
c) Gelin başlığı,
ç) Yeni evli kadın başlığı,
d) Çocuklu kadın başlığı,
e) Dul kadın başlığı,
f) Kırk yaşına varmış kadın başlığı,
g) Oğlu askere gitmiş ana başlığı,
h) Nene başlığı gibi gruplara ayrılabilirler.
Çiçek, sadece yörükler de değil, tüm Anadolu giyiminde yer alır. Tüm giyim parçaları, çiçekle süslüdür. Bu durum da Anadolu insanındaki çiçek zevkinin yücelişini göstermektedir. 16. yüzyıla değin baş süslemelerinin temel aracı festir.
Kadın fesleri, ya gümüş ve altınla silmecesine işleniyordu ya da üzerine gümüş ve altın tepelikler takılarak süslenmişti. Bazı yörelerde başlarda yer alan ve süs olarak kullanılan altın miktarı, evlilik yıllarını gösterirken, bazı yörelerde evlilik yılları, başa bağlanan yemeni sayısıyla belirtilir.
Ayrıca nişanlı, gelin, dul, evlenmek isteyen ya da istemeyen dullar da bu başlıklardan anlaşılırdı. Görüldüğü gibi bir başlık olgusu bile sadece bir süs aracı değil, tamamen toplumsal içeriğe sahip, toplumsal anlamlı bir giyim öğesidir. Kadın başlıklarında da bazı inançlar söz konusudur.
Başlıkta altınlardan başka gümüş takılar da vardır. Bunlar eski inançlara dayanır. Örneğin kem gözlere karşı kadın başlığına birçok tılsım konur. Kadının sağlıklı ve güçlü olması için nazarlıklar takılır.
Süs takıları kullanma geleneğinin kökeninde doğa olaylarına inançların bulunduğu da bir gerçektir, bunu süsleme aracı olarak işlenen hayvanların, o çağlarda kutsal sayılmalarından anlıyoruz. Araştırıcılar, kutsal hayvanı süs takısına işlemenin, bir korunma duygusu belirtisi olduğunu savunmaktadırlar.
Haber Kaynağım :
http://www.turkeyarena.com