Hemen hemen herkesin yanlış kullandığı dul kelimesini düzeltmek istiyorum. Dul kelimesi eşi ölmüş kadın ve erkek için kullanılır. Yani evliliğini bitiren kişilere değil, eşi vefat etmiş kişilere dul denir. Bu kelime özellikle kadınlara etiketlenmiş. Birini "Kim" diye sorsanız, eğer boşanmışsa hemen "O dul" diye cevap verirler. "Şu işi yapar, şu unvanı vardır, başarılıdır, iyidir" yerine dul kadın ibaresini kullanırlar. Kulağa ne kadar seviyesiz geliyor değil mi? Ya da eşini kaybetmiş insanların ne suçu var... Demek ki artık "dul" ve "boşanmış" kemilemelerini düzgün kullanmamız gerekiyor.
Aldığım maillerden dul ya da boşanmış kadınların toplumsal baskılarla ne kadar ezildiğini gösteriyor. Genelde bir erkek boşanmış kadın gördüğünde ilk düşündüğü şey onun rahat ve korunmasız olduğudur. Ne kadar gerizekalı, vahşi bir düşünce yapısı olsa da maalesef toplumun bir çoğu bu fikre sahip. Büyük şehirlerde yavaş yavaş bu imaj yıkılmaya çalışılıyor olsa da taşrada durum çok vahim.
Aldığım maillerden dul ya da boşanmış kadınların toplumsal baskılarla ne kadar ezildiğini gösteriyor. Genelde bir erkek boşanmış kadın gördüğünde ilk düşündüğü şey onun rahat ve korunmasız olduğudur. Ne kadar gerizekalı, vahşi bir düşünce yapısı olsa da maalesef toplumun bir çoğu bu fikre sahip. Büyük şehirlerde yavaş yavaş bu imaj yıkılmaya çalışılıyor olsa da taşrada durum çok vahim.
TOPLUM YAPISI :
Hele ki "Toplumun yapısı bozuluyor" demeleri kadar saçma birşey yok. Kadın boşanınca toplum yapısı bozulur da kadın evde mutsuzken, şiddete maruz kalmışken, hayatı mahvolmuşken, toplum sağlığı kusursuz mu oluyor. Mutlu olmanın en büyük sırrı seçimlerinin arkasında durmaktır ve sorumluluğu almaktır. Evlenmeyi seçtiysek, boşanmayı da seçebiliriz. Tek yapmamız gereken sorumluluğu yüklenmek ve asla bahanelerin arkasına sığınıp kararsız kalmamaktır. Hayatı ertelemekten, hele de mutluluğu ertelemekten daha büyük bir hata yoktur. "Boşanmış denmesin, çevrem ne düşünür, başımda erkek olmadan ne yaparım" diyerek mutsuz ve sağlıksız evlilikleri yürütenler, oynayanlar, o kadar çok ki...
Boşandıktan sonraki yaşamda ise yine vicdan ve özgüven diyorum. Ben doğru düzgün yaşıyorsam, kimseye rahatsızlık vermiyor, kimseyi taciz etmiyorsam, isteyen dilediğini söyleyin. Sonuç olarak aşk, mantık, akıl, saygı, asalet, gurur dahilinde verilen her karara, her yaşama saygılıyım.