Bir Uzmanın Dilinden etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bir Uzmanın Dilinden etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yaşam Enerjisi Nedir ?

     
       5.000 Yıl öncesinden beri bilinen. 

Çeşitli ulusların değişik isimlerle kabul ettiği ve varlığı bilimsel olarak ta kanıtlanmış Evrensel enerjidir…

Seçkin Rus bilim adamları tarafından yönetilen bilimsel deneylere dayanarak, Semyon Kirlian; fotoğrafladığı insanların, hayvanların ve bitkilerin ultra hassas bir kamera yöntemiyle fiziksel bedenin etrafındaki renkli ışık enerji alanını göstermiştir.

Bu tekniğe Kirlian Fotoğrafçılığı adı verilmektedir. 

Enerji alanı (Aura) görülebilir fiziksel bedene nüfuz ederek, cilt yüzeyinden yaklaşık 8 yada 10 cm yayılır.

Kirlian fotoğrafçılığındaki deneyler, fiziksel olarak hastalık ortaya çıkmadan beden enerjisindeki ilk görünen hastalıklı enerjileri de ortaya çıkarmıştır. 


 
Bir kişinin düşünceleri ve hisleri, beden enerjisini önemli ölçüde etkilemektedir.

Her insan doğuştan bir enerji ile doğar ve yaşamı boyunca enerji üretmeye ve evrenden almaya devam eder.

Bu enerjiye Japonya Ki, Çinliler Chi, Müslümanlar Baraka, Hintliler Prana, Yunanlılar Prevma, Polonyalılar Mana, Yahudiler Ruah, Batılılar Kozmik Enerji, Kahunalar Mana derler. Tibet Lung, Tasavvufta ise bu enerji Nefes olarak geçer.

Haber Kaynağım :
http://www.ailevadisi.net/

Kadınların kahkaha attıran burç özellikleri...

   Sevgili kadınlar hayatınız boyunca iki kelime etmek istemediğiniz bazı hem cinslerinizle mucizevi bir soru sayesinde saatlerce konuşabilirsiniz.

“Burcun Ne???” Kadınlar birbirine bu sihirli kelimeyi söylediği anda o sohbet akmaz, adeta çağlar…

Bugün sizlere (özellikle erkeklere) kadınların burçları hakkında bazı hayati bilgiler vereceğim.

Koç Burcu Kadını :


 Çok bilirler, yok yok tam olmadı, herşeyi onlar bilirler. ”Yardımcı olur musun” cümlesi koçun yazılımında yoktur.

Koç kadını Survivor Taner gibi her maceraya tek başına dalar. 

Baskın karakterlidir, erkeğe sözünü geçirmek ister ama sözünü geçirdiği erkeğe de saygı duymaz.

Uzaklara gitmek ister, gitti mi de fazla açılmışız diye dönmek ister. 


İnsanın; -Ablacım ne istiyosun Allahın sen, diyesi gelir koça. 

Dedikodu yapamaz, kopya çekemez, hız limiti 75 se 60 la gider, kurallara bağlıdır, yalana ve disiplinsizliğe toleransı sıfırdır, bir de söz verip yapmadınız mı terlikle kovalar vallahi.

Spiritüel aleme meraklıdır, gönül rahatlığıyla yanlarında ruh çağırıbilirsiniz, içlerinde bir tavernacı yaşar, sabaha kadar birlikte eğlenebilirsiniz.

Boğa Burcu Kadını : 


 Vee karşınızda aforizma tanrıçası, dolaylı anlatım kraliçesi boğa.

Ya arkadaş bir kere de doğrudan seni seviyorum, sana çok bozuğum filan desene, varsa yoksa alıntı.

Boğa kadınına; “Hayatım nereye gidiyosun?” diye sorsanız.

-Nereye gideceğini bilen için tüm dünya kenara çekilir. diye cevap verir. 


Yahu eltime gidiyorum desene, net olsana gözünü sevdiğim. 

Duygusal anlamda kendini net ifade edemese de, iş hayatında ne istediğini bilen ender burçlardandır boğa.

Kafasına koyduğu herşeyi yapar, yeter ki istesin ama aşık oldu mu bütün planları şaşar, hemen ev terliklerini, alt aşortmanını giyip dolma sarmaya başlar.

Fakat, verdiği değeri sizden göremiyorsa Uçan Adam Sabri gibi Allah diye kaçın, çünkü tersi terstir hemen bırakır sizi.

İkizler Burcu Kadını :
     

İki değil 10 kadın yaşar içinde, en tekinsiz burçtur, gülüp eğlenirken bir anda terslenip ağzınıza çakabilir.

Gönlünü hoş tutan erkekleri bünyesi reddeder, onu kanırtan, sinir hastası eden adamlara aşık olur.

Konuşkan ve eğlencelidir, seyahate bayılır. 


İkizler kadınıyla yemeğe giderseniz 3 saatten önce yemeğinizin gelmemesi garantidir.

-Tavuk var mı var, -makarna var mı var -ben lüfer aliym o zaman, diye sipariş verir. 


Bir mekanda bir yemek geri gönderiliyorsa arkasındaki kadın muhakkak ikizler burcudur.

Yaşını göstermeyen narin ve zarif bir yapıları vardır, en geç yaşlanan burç ikizlerdir.

Herkese şarladıkları, içlerinde bişey tutmadıkları için yaşlanmamaları doğaldır.

Ohh iyi yapıyolar valla biz tuttuk da noolduu ayynen devam.

Yengeç Burcu Kadını :

.
   

Güçlü görünmeye çalışıp bunu başaramayan tek burçtur.

Bir yengeçle sohbet ederken bir şeylerin ılık ılık aktığını hissedersiniz, evet evet akan beyninizdir.

İlişkiler hakkında hiç durmadan 72 saat konuşabilirler.

Sizi asla dinlemeyip, en iyi dinliyo taklidi yapan burçtur. 


Siz ne anlatırsanız anlatın kafasında tavşanlar zıplar. 

Kazara arayıp, yarın dünyanın sonu geliyomuş deseniz, demek o yüzden benden ayrıldı yoksa bana hayatta kıyamaz olur yorumu.

Yengeç için kainattaki herşey kendisi ve sevgilisi ile ilgilidir.

Tam bir sabah insanıdır yengeç, sabah 5 de bile kalksa mutlu ve neşeli uyanır.

Samimi ve komiktir, insan 1 gün bile görmezse özler yengeci, duygusallığını zekası ve fırlamalığıyla kapatır.

Çok eleştiriye ve ihmal edilmeye gelemez aman.

Aslan Burcu Kadını : 

.
   

Mor dağların prensesi gibi salınır etrafta. Göz süze süze ağzını büze büze konuşur. Lükse şaşaaya düşkündür.

Arkadaşlarını aşırı sahiplenir, mazallah arkadaşının sevgilisini bir kızla görse, yemez içmez; “hayırdırrr canımm!” mesajıyla yetiştirir hemen.

Pozitif bilimlerden hazzetmez, hangi bölümü bitirirse bitirsin, hep yanlış bölümde okuduğunu düşünür.

Bıraksalar, bütün aslanlar ressam, müzisyen, reklamcı olur. 


Çok duyarlı ve akıllıdır ama sıkıntıya gelemez. 
.
   
    
Güvenilirdir, kesseler sırrınızı söylemez.

Kendiyle o kadar meşguldür ki, dünya yanıyo deseniz koşarken hangi parfümü sıksam diye düşünür.

Nerde olmaz bir adam var, git ara bul getir saçlarını yol getir psikozuyla sevgili seçer, sonra da sabırla adam olmasını bekler.

En hızlı laf sokan burçtur.

Başak Burcu Kadını : 


 Gözünde hep bir melankoli vardır, tıpkı acıların kadını Bergen gibi. Huzursuzdur, rahatın en çabuk battığı burçtur.

Çok belli etmese de dedikoduyu sever. 


Arkadaş canlısıdır. Sabırlıdır, taşı ortadan yaran bir sabrı vardır.

Duygularını çok belli etmez. Her zaman bir tarzı vardır, en olmadık kıyafetler başağa yakışır.

Üniversitede ideal ev arakadaşıdır, titiz ve düzenlidir, tuvaleti cifler, banyoyu ovar, hayatta işten kaçmaz.

Ön planda olmayı sevmeyen ender burçlardandır. Şeytan ayrıntıda değil başakta gizlidir. 

.
   

Detaycıdır, kurduğunuz cümleden cımbızla bir kelimeyi seçer, ondan alınacak bir anlam çıkarır, hiç zaman kaybetmeden küser, siz daha noolduğunu anlamadan arkasını dönüp gider.

Küstürmeyin, huyuna gidin, düşünerek konuşun, nefesinizi tutarak cevap verin, hadi canım başınız ağrımasın.

Terazi Burcu Kadını : 


 Rahibe Teressa ile Lady Gaga arasında bi yerdedir. Çok pis aşık olur, çok çabuk unutur.

Ruh hali değişkendir, evlenip çocuk mu yapsa, albüm yapıp stadyum konserlerine mi çıksa karar veremez.

Stratejiktir, insani ilişkileri kuvvetlidir. Bir günlük seyahate bile 4 bavulla gider.

Terazi kadınının ruhunda fırtınalar bile kopsa suratındaki ifade hep Mona Lisa’dır.

İsterse güzel yemek yapar ama isterse. Ev işine, yemeğe, ortodontiye eli yatkındır.

Üşengeçtir, sevgililerini hep yakın çevresinden seçer, aşık oldu mu da kendinden geçer. 

.
   

Bir yerde belirsizlik varsa terazinin tansiyonu düşer. 

Tez canlıdır terazi, onun için herşey net olmalıdır.

Aşık mısın, diil misin? Arkadaş mısın, sevgili misin? net ol net der.

Bu burcun kadınına yapılacak en büyük iyilik onu oyalamamaktır. 

Çünkü oyalanırsa sizi kabak gibi oyar.

Akrep Burcu Kadını : 

Ne okursa okusun, sonunda hep bildiğini okur. 

Havalıdır.

Artizdir, herkesle samimi olmaz. 


Evin Ana gibi anaçtır. 

Hastaya şifa, dertliye deva, açlara çorba dağıtır.

Bi kendine hayrı yoktur. Habire kendini eleştirir. 


Haset değildir ama kıskançtır. Favori içeceği diet coladır.

Bazen siyah, bazen beyaz ister ama herşeyi tutkuyla ister. 


Uçlarda yaşar, bazen o kadar uçlarda yaşar ki telefonu çekmez. 
.
   

Kafası attı mı atarlanır, o anaç toprak ana birden alayına isyan inadına Bayhan’a dönüşür. O yüzden kızdırmamaya gayret edin.

Bir de psişiktir ki o www, daha fikir senin aklına düşmeden, anlar hinliğini cinliğini gözünden.

Parasının hesabını bilir, genellikle tek başına gezer, yalanınızı yakalarsa kafanızı tombi gibi ezer.

Yay Burcu Kadını : 


 Allah’ın sopası yoktur, yay burcu kadını vardır.

Güvenini kıranı, hevesini kaçıranı affetmez, yıl sonu elinde koçan biriken trafik polisi gibi yapıştırır cezayı.

Mağrurdur burnu düşse acaba ne düştü diye eğilip bakmaz.

Herşeyi analiz eder, “sen aslında öyle dedin ama başka birşey demek istedin” diye cümleye başladı mı kaçın.

Sevdiği adamı mutluluktan havalara uçurur ama adam dengesizlik yaparsa tutmayı unutur.

Hiçbir zaman çok zengin olamaz, ayda 1 trilyon da kazansa ay sonuna kadar saça saça bitirir. 


Ruh hali değişkendir, Walt Disney’den Murat Kekilli’ye dönüşebilir bir anda.

Öğrenmeyi sever. Hep bir şeylere başlar; spora, latin dansına, diyete, güreşe ama sonunu getiremez.

En başarılı olduğu alan işidir, kahkaha attığı zaman da baya dişidir.

Yay burcu kadını vefalıdır kolay kolay kimseyi harcamaz.

Oğlak Burcu Kadını : 


 İçinde bir Güngör Bayrak yaşar, york düşesi, buckingham kontesidir adeta.

Temkinli ve kuşkucudur, siz birşey anlatırken gözlerini kısarak bakmasının sebebi budur.

Oğlak kadını asildir ölçülüdür, senin benim gibi ağzından salya saçarak gülmez, insan gibi güler ve hemen toparlanır.

İş hayatında dikkatlidir, kolay kolay yanlış yapmaz. 


Herkesle samimi olmaz, çabuk ısınıp, soğumaz ama hayatına aldığı insanları da yarı yolda bırakmaz. 

Bu burcun insanı genç yaşlarda kimlik bunalımına girer, sonra çıkar. 

Bazen insana cinnet geçirtecek kadar gerçekçidir.

10 yıl sonra seninle Toskana da ki bağımızda şarap yudumlıycaz deseniz, önce Beylikdüzü' ndeki evin taksidini bitir de sonra içeriz şarabı diyip, tokadı çarpar.

VII. Henry’nin torunu olduğu için, sinirlenince salon kadını çizgisini bozmaz, sümüğünü çeke çeke bi kenarda ağlar.

Cahille sohbeti en hızlı kesen burçtur, ağlatmayın, gebertirim.

Kova Burcu Kadını : 

Dedikoduya bayılır. 

İçinde hep bir dahi yaşadığını düşünür ama tarihte bir icadına rastlanmamıştır.

Zekasına aşıktır, egosu yüksektir. 

 
Bu tatlı egosunun yanında bir de mütevazı olsaymış tam süper olurmuş ama olamamış kısmet.

Arkadaşlarını çok sever, ne sevmesi delirir, aklını çıldırır arkadaş diye.

Bağlılık sever, bağımlılıktan tiksinir. İlişkilerde erkek gibidir, yönetir, kontrol eder, müdahele eder. 


Düğün dansını bile erkeğin yönetmesine izin vermez, illa domine edecek.

Kültürlüdür ama fazla bilgi kalbe zarar diye; müzeden çıkıp kermese, Verdi’nin operasından, Ferdi Tayfur konserine gidebilir.

Magazine aşinadır, bıraksalar, 2. Sayfa programını rahatlıkla sunabilir. İnanılmaz komik ve pratiktir.

Üşenmese dünyayı ele geçirir ama yatarken makyajını silmeye üşenen insan dünyayı mı ele geçirecek.

Balık Burcu Kadını : 


 İbrahim Tatlıses gibi çabuk ağlar, neye ağladığını asla bilemezsiniz. 

Pencere buğulansa duygulanıp ağlayabilir.

Dünyada sadece kendisinin anlayabileceği esprileri vardır.

Her ilişkisine, son ilişkisiymiş gibi başlar, kendini inandırır, ayrılınca da aman boşver ya zaten şizofrendi der geçer.

Hayalperesttir, ama romantik salya aşık değildir, sevgilisi şiir okurken dayanamayıp adamın ağzına gülebilir.

Küçük şeylerden mutlu olsa da, her şeye morali bozulabilir. Bu kadar duygusal olmasına rağmen, zorluklar karşısında inanılmaz güçlüdür. 


İdeal mesleği kadılıktır, asla hak yemez, estetiğe düşkündür üzerinde tarçın yoksa sahlep bile içmez.

Sonda söylenecek şeyi başta söylediği için her kavgada haksız duruma düşer, sonra da bütün dünya bana karşı diye ağlaya ağlaya gözleri şişer.

Geneli iyi yemek yapar, ideal eş ve anne adayıdır. Bünyeleri görücü usulü ile evlenmeye yatkındır.

Haber Kaynağım :
http://www.cumhuriyet.com.tr/

Parfümün Daha Kalıcı Olması İçin...

Parfümünüzü daha uzun süre kullanmak istiyorsanız saklama koşullarına dikkat etmelisiniz. 

-Parfümü sıktıktan sonra kapağını sıkıca kapattığınızdan emin olun.

-Parfümünüzü güneş alan yerlerde bırakmayın. Serin ve gölgede kalması ömrünü uzatır.

-Parfümüzünü nemli ortamlardan uzak tutun.

-Parfümü çekmecede saklamak en doğrusu olacaktır.

Haber Kaynağım :
http://www.habergazete.com/

Çocuklarımıza cinsel istismardan korunmayı öğretelim

Çocuğun kendine güven duyması sağlanmalı... 

Gerektiğinde ‘hayır’ diyebilmeli.

Bizim kültürümüzde ‘Büyüklere bağrılmaz, saygılı konuş’ derler.

Oysa çocuğa rahatsız olduğu zaman, büyüğe de bağırmayı öğretmek gerekiyor.

Önce Halil, ardından Mert... 

Son 1 ay içinde 2 çocuğumuzu kaybettik. Yüreğimiz yandı.

Kars’ta anne babalar çocuklarını okula göndermedi. 

Kimi ise olayı konuşmaktan bile korktu.

Elbette bir korku dünyası içinde yaşamayacağız. 

Ama bir tehlike var. Çocukları sarsmadan onlara korunmayı öğretmek mümkün.

Çocukları bu konuda eğitmek önce devletin sonra anne babanın görevi.

Süleyman Şah Üniversitesi Psikolojik Travma Uygulama ve Araştırma Merkezi, bu yönde projeler üretiyor. Merkezin başında Psikoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. İrem Akduman var. Akduman’la çocuklara kendilerini korumayı nasıl öğreteceğimizi konuştuk.

Saldırı en çok tanıdıktan geliyor


- Çocuklara yabancı mesafesi nasıl öğretilir?

Gelene göre bir sınır tayininden ziyade çocuk kendi sınırlarını bilmeli. 

Çocuğun neden rahatsız olduğunu anlamasına yardımcı olmalıyız.

Hoşuna gitmeyen bir şeyler olduğunda kendisine yakın gördüğü bir yetişkinle bunu paylaşması uygun bir dille anlatılmalı.

Çocuklar hep, yabancılardan korkutulur. 

Aman yabancılara gitme, aman yabancılarla konuşma gibi...

Bu telkinler çok işe yaramıyor, aksine bazen tehlikeye de neden olabilir.

Korkutulan çocuk, bir yerde kaybolduğunda yabancıdan yardım istemekten çekinir.

“Yabancıdan mutlaka zarar gelir” demek yerine çocuğun kendine güvenmesini sağlamalıyız.

Çocuğa bedeninin özel olduğu öğretilmeli. 

“Herkes senin bedeninin her yerine dokunamaz, dokunmamalı” denmeli.

- 3-4 yaşında bir çocuğa bedeninin özel olduğu nasıl anlatılmalı?

Bedeninin bölgeleri tanıtılmalı. Cinsel bölgelerin özel olduğu söylenmeli. İyi dokunma, kötü dokunma arasındaki fark...

‘Poposuna vurarak sevmeyin’

- İyi dokunma, kötü dokunmayı anlatmak için ne demeliyiz?

Biri annenin dokunması gibi, güvende hissettirir. 

Ama bazı dokunmalar, iyi hissetirmeyebilir. Bunu bir büyüğüne söylemelisin.

Çocuğa kimsenin cinsel organlarına dokunmaması gerektiği öğretilmeli. Oysa kültürümüzde tam tersi var...

Televizyonda ünlü bir sanatçımız, küçük yaşta çocuğa sevgisini onun poposunu ısırarak gösterdi.

Çocuğa “Popo ısırmak sevgi ifadesidir, popo ısırılabilir” mesajı veriyor.

Kamereların önünde çocuğun hayır diyebilme şansı da yok. Aileler, çocuklarını poposuna vura vura seviyor.

Cinsel bölgelerine dokunarak sevgi göstermek hata. Üstüne bir de çocuğa “Seviyorum ama canın acıyor” mesajı veriyorsun.

Çocuk, bunu genelleyebilir. Çocuğun kendi bireyselliğine, vücut bütünlüğüne saygı göstermemiz gerekiyor.

‘İstemiyorsa öpmeyin’

- Aileler, severken yanlış mesaj mı veriyor?

Örneğin bayramlarda aile yakınları, çocuğu illa kucağıma alayım, seveyim ister. 

Öpmek istenir. Çocuk istemez, itebilir.

O zaman, “Evladım, dur bak deden” der zorlarız. 

Elbette kötü niyeti olmayabilir.

Çocuğa rahatsız olduğu zaman “Dur” deme hakkı olduğunu öğretmeliyiz. 


Eğer çocuk öptürmek istemiyorsa, öpülmeyecek.

Büyükleri de kırmamak için, “Çok yakınlaşmaktan hoşlanmıyor, öyle ise tokalaşarak selamlaşın” denilebilir.

Çocuk, huzursuz olduğu bir ortamda, beğenmediği bir dokunuşla karşılaştığında “Hayır” dediğinde ailesinin de yanında olduğunu bilmeli.

- Küçük bir çocuğun babasının ya da ağabeyinin önünde giyinmesi bedeninin özel olduğunu öğrenmesi açısından sakıncalı mı?

Çocuk bazı bölgelerinin dışarıya açık olmaması gerektiğini bilmeli. İlla babayla kız çocuğunun duş almaları gerekmiyor.

Yaşı uygunsa çocuk kendi yıkanmalı, baba düşmemesi için yanında olmalı.

İlla baba yıkayacaksa çocuğun özel bölgelerine dokunmaması gerekir.

‘Hata yapsam da ailem yanımda’


- Arkadaşım, parkta bir gencin ısrarla küçük kızının peşinden gittiğini ve onu oyuna çekmek istediğini anlatmıştı.

Çocuğa bir yabancının peşinden gitmemesi gerektiği nasıl anlatılır?

Onunla oyun oynadın, ama yabancılardan zarar da gelebilir. Bu mesaj verilmeli.

Bu konda çalışan derneklerin iyi dokunuş, kötü dokunuşla ilgli çizimleri var. 

Çocuğu herkesten çekinir hale getirmeden doğru oranda uyararak korunmayı öğretmeliyiz.

Bunun için, “Ben yanındayken oynadın ama ben yokken yabancı insanlarla oynama. İyi niyetli olanı var, kötü niyetli de olabilir. Canın acıyabilir, sana kötü hissetirebilir” demek en doğrusu.

Anne, çocuğun ihtiyaçlarını karşıladığında ve güven ilişkisini kurduğunda, çocuk zaten başına bir şey geldiğinde annesiyle paylaşır.

Çocuğun “Hata da yapsam, belki sonuçlarına katlanacağım ama annem babam yanımda olacaktır” diyebilmesi önemli.

‘Bağırmayı öğretin’

- Çocuk yanına gelenin kötü niyetli olduğunu düşünüyor, ne yapmalı?

Oradan uzaklaşabilir. 

Anne babası yanında değilse öğretmeninin yanına ya da güvendiği bir yetişkinin yanına gidebilir.

Bekçi, polis olabilir. Parkta ve tek başına ise... 

Başka bir çocuğun annesine gidebilir. O da yoksa adama “git” demeli.

Gitmiyor. O zaman bağıracak. Çocuğumuza bağırmayı öğreteceğiz. 

Bizim kültürümüzde “Büyüklere bağrılmaz, saygılı konuş” derler.

Hayır. Çocuğa rahatsız olduğu zaman, büyüğe de bağırmayı öğretmek gerekiyor.

- Bunu nasıl anlatacağız?

Bir yabancı geldi. Seni istemediğin bir şey için zorluyor. Ve sana dokunuyor. Sen bunu istemiyorsun.

Bu ona söylediğin halde devam ediyor. O zaman bağırabildiğin kadar bağır.

ABD’de FBI, anaokullarına giderek bu eğitimi veriyor. Şarkılarla öğretiyorlar:

“Biri gelirse dokunursa ben de şöyle bağırırımmm: Yeeeee”.

‘Saldırganlar genellikle paspal değildir’

- Kim bu saldırganlar... Nasıl bir ruh halindeler...

Pedofilinin bir takım kriterleri var. 

Adamın sürekli olarak çocuklarla ilgili cinsel fantaziler kuruyor olması, bunu engelleyemiyor olması, bunun çok uzun süredir olması gibi...

Bazısı yetişkinlerle ilişki kuramadığı için çocuklara yöneliyor. Kendine güvensizlik yaşayan insanlar olabiliyor.

Kimisi yalnızca farklı cinsel deneyim için yapıyor. 

Yüzdesi çok düşük olsa da sadist olanlar var.

Karşısındakine acı vererek cinsel haz alıyor. Daha kolay kontrol edebilecekleri için çocukları tercih ediyorlar.

- Saldırganları ayırt etmenin bir yolu var mı?

Yok. Üstelik çoğu paspal tipler de değiller. 

Özellikle çocuklara yaklaşanlar daha çocuksu, onların dilinden anlayan tiplerdir.

Çocukla iletişim kurabilmek için birçoğunun evi oyuncaklarla doludur.

- Mert için ailesi “Cin gibi bir çocuktu” diyor...

Cin gibi de olsa, çocuk. Aile, sürekli çocuğunun yanında olamaz. Devamlı korku içinde yaşamak da sağlıklı değil.

Bütün mesele çocuğu donatmak. Çocuğun kendine güveni olmalı, “hayır” diyebilmeli, gerektiğinde çığlık atabilmeli.

Böyle olunca çocuk, bağımlılık da dahil birçok tehlikeden korunuyor.

Eğitmek devletin görevi


- Bir çocuğu saldırıya karşı eğitmek devletin görevi midir?

Görevidir. Okullarda yaşa uygun eğitim verilmeli. 

Ve bu, “3 yaşındayken zaten verdik, 5 yaşında ihtiyacı yok” denilmeden her sene yaşına uygun ve gerekli dozda olmalı.

Çocuk, her eğitimde bir parça alacak.  

Türkiye’de bu eğitimler sivil toplum örgütleri aracılığıyla yapılıyor. Kaç kişiye ulaşabiliyorlar. 

Gazi Üniversitesi’nin Çocuk İstismarı Ve İhmalini Önleme Gençlik Kolu var.

Biz de Süleyman Şah Üniversitesi’nde bunu yapmaya çalışıyoruz. 

Eğitim alan gençler, istismarın adı bile geçmeden oyunlarla çocukları donatıyorlar.

- Devlet burada devreye girmeli...

Devlet ehil insanlar yetiştirip bu modeli yaygınlaştırmalı.

Tehditlere karşı: Kimse bize zarar veremez

- Saldırı tanıdıktan geliyorsa...

Örneğin dayısı geldi. Evde yalnız, ona kapıyı açacak. 

Hatta saldırıya uğradıktan sonra da kapıyı açmak durumunda kalabiliyor. Bu çok ağır. 

Engelleyemiyor, “Hayır” diyemiyor. 

Çünkü tehdit ediyor. “Annene söylerim. Kötü kız olduğunu görür.”,

“Senin istediğini söylerim” diyor... 

Veya sadece oyun oynadıklarına ikna ediyor.

Çocuğa başından “Seni kim ne şekilde tehdit ederse etsin, bana söyle. Endişelenme kimse bize zarar veremez.

Bu tanıdığın ya da tanımadığın biri olabilir, her şeyi bizimle paylaşabilirsin”
demek gerek.

- Çocuğu, arkadaşlarının evine oyun oynamaya gönderebilir miyiz?

Aileyi tanımak gerekiyor. Yaşın hiç önemi yok. 

Anneyi babayı, varsa kardeşi, ağabeyi tanıyacaksınız.

Çocuğunuzun arkadaşlarıyla tanışmak durumundasınız. 

Ailesiyle birlikte evinize davet edebilirsiniz. Risk almayın, ortama bakın.

‘Çözüm üretmesini sağlayın’


“Travmaya neden olmadan küçük oyunlarla bir takım olgular öğretilebilir.

Örneğin ‘Seninle pazara gittik. Ben domates alacakken sen bir önceki tezgahta kaldın. Beni göremedin. Ne yaparsın?’.

Çocuk bu şekilde kendi sorun çözme becerilerini geliştirecek, yanıt buldukça kendine olan güveni artacak.

Üniformalı birine giderim, polis abiye giderim, belirlediğimiz buluşma noktasına giderim diyecek...”


Cinsel organlara ad takmayın

“Cinsel organlar doğal adıyla öğretilmeli. Onu sevimli ya da pis kılmak, yabancılaştırmak yanlış. "

Nasıl kolumuza ya da bacağımıza başka ad takmıyorsak, penise ve vajinaya da ad takılmamalı.

Arkadaşımın bakıcısı çocuğa “Pipimize soralım, çişimiz var mı?” diyordu. 

Hayır, çişimiz var mı diye çocuğa soralım.

"Bu bir oyuncak değil. Ad takmak yabancılaştırıyor. Ve daha sonra kullanılabilecek bir oyun haline getiriyor.

Bu yalnızca vücudun özel bir parçası.”


Çocuk, istismarı 15 kez anlatmak zorunda kalıyor

İstismara uğrayan çocuk sistemin içinde kayboluyor. 

Annesinden başlıyor, savcıya kadar hikayesini 15 kere anlatıyor.

Defalarca kez muayene oluyor. Bunun önüne geçilmesi gerekiyor. 

Üniversitelerde bu tür birimlerin yaygınlaştırılması gerekiyor.

Bu birimlerde, psikiyatristler, sosyal hizmetler uzmanları, polis birlikte çalışmalı.

Çocuk hikayesini bir kere anlatmalı ve bu kayda alınmalı. 

Bir kere muayene olmalı. Böylece veriler tek elde toplanır.

Bu şekilde savcılığa gönderilir. Marmara Üniversitesi’nde böyle bir birim var.

Adı: Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi. Birlikte çalışıyoruz.

Bu merkezlerin yaygın ve bilinir olması gerek. 

Devlet bu konuda ön ayak olmalı..

Haber Kaynağım :
Aydınlık Gazetesi araştırmacı muhabir Özlem Konur Usta makalesidir.
http://www.aydinlikgazete.com/

Aldatıldığınızı nasıl anlarsınız?

1- Sevgiliniz içindeki suçluluk duygusunu bastırmak için sizin isteklerinize her zamankinden fazla duyarlılık gösterir. 

Özellikle diğer ilişkisinin ilk dönemlerinde…

2- Böyle bir alışkanlığı olmasa bile size sık sık hediye almaya başlar. 

Bu davranışının dikkat çekmemesi için de her hediye için geçerli bir bahane bulur.

 3 - Bir gün biz ayrılırsak ne olur gibi sorularla olası bir yakalanma anındaki tepkinizi ölçmeye çalışır.

 4 - 4- Günlük hayatındaki alışkanlıklarını değiştirir ya da yeni hobiler edinir.

 5 - Yaşadığı duygusal karışıklık nedeniyle olur olmaz nedenlerden kavga çıkarabilir.

 6 - Ona daha şefkatli yaklaşmanız için sadece sizin yanınızda depresif bir tavır takınabilir.

 7 - Sizinle çeşitli bahanelerle daha az konuşmaya ve zaman geçirmeye başlar. Bu sayede daha az açık vereceğini düşünür.

 8 - Uykusunda sık sık kabus görebilir. Bir çok geceyi bu nedenle uykusuz geçirebilir.

 9 - Müzik, sinema gibi alanlarda zevkleri değişebilir. Daha önce nefret ettiği türleri beğenerek takip edebilir. 

Bu seçimlerden yeni ilişkisinin zevkleri hakkında fikir verir.

 10- İlişkinizin geleceği hakkında evlilik, ev alma gibi planlar hakkında konuşmamaya başlar.

 11 - Saçınızı okşamak gibi şefkat gösterilerini bırakır.

  12 - Birden bire arkadaşlarıyla her zamankinden daha fazla vakit geçirmeye başlar.

 13 - Telefonunda arama listesi ve mesaj kutusunu sürekli boş tutmak gibi önlemler alabilir.

 14 - Kendisini başkalarıyla kıyaslaması da size olan ilgisini kaybetmeye başladığını gösterir.

 15 - Sizin ona yaptığınız sürprizler karşısında eskisi gibi coşkuyla tepki vermez. Bu içinde suçluluk duygusundan kaynaklanır.

 16 - ‘Seni seviyorum’ demeyi bırakır.

 17 - Sizin nasıl göründüğünüzle artık daha az ilgilenir. 

Saçınız ya da kıyafetlerinizle ilgili yorum yapmaz.

 18 - Eve geç gelmeye başlar. Evdeki sorumluluklarını ya da eskiden düzen konusunda önem verdiği konuları atlayabilir.

 19 - Artık hiçbir eleştiriye tahammülü kalmayabilir. Sürekli kendini savunma tavrını takınabilir.

 20 - Sizi ya da ilişkinizi başkalarıyla kıyaslayabilir. Bu artık sizin tek olmadığınızı düşündüğünü gösterir.

 21 - Kendisini birden çok beğenmeye başlayabilir. Zamanını eskiye göre daha çok ayna karşısında geçirir.

 22- Birden bire kişisel uğraşlara vakit ayırmaya başlar. Kitap okur, film izler…

 23- Aranıza yatak odanızda da mesafe koyar ve bunun için bahaneler sıralar.

 24- Yaptığı şakalar sizi güldürmekten çok kırmaya başlayabilir, eski hoş sohbet tavrı kalmaz.

 25- Çiftlerin yapışık ikizler olmadığını öne sürerek kendi özel sınırlarını korumak adı altında sizden uzaklaşır.

 26- Rüyasında başka isimler sayıklayabilir.

 27- Yakın çevrenizden sürekli ilişkiniz hakkında uyarı alıyor musunuz? 

Sizdeki değişim en iyi dışardan bakan objektif gözler tarafından görülür.

 28- Sizin artık kendisiyle ilgili sorular sormanıza tahammülü kalmaz. 

Neredesin sorusu onu bir anda sinirlendirmeye yeterli olur.

 29- Sabah uyandığında kimin yanında olduğunu anlamak için bir süre etrafına bakar.

 30- Ev içinde kapıları kapalı tutmaya başlar. 

Özellikle bilgisayar başındayken rahatsız edilmek istemez.

Haber Kaynağım :
http://www.cumhuriyet.com.tr/

Bizim yanlış bildiğimiz atasözü ve deyimlere örnekler


1. "Güzele bakmak sevaptır" değil, "Güzel bakmak sevaptır" biçimindedir.

2. "Azimle sıçan duvarı deler" değil, "Azimli sıçan duvarı deler" bçimindedir.

3. "Göz var nizam var" değil, "Göz var izan var." biçimindedir. (izan: anlayış, anlama yeteneği. nizam: düzen, kural)

4. "Eşek hoşaftan ne anlar" değil, "Eşek hoş laftan ne anlar" biçimindedir.

5. "Aptala malum olurmuş" değil, "Abdala malum olurmuş" biçimindedir. (aptal: alık. abdal: derviş)

6. "Kısa kes aydın havası olsun" değil, "Kısa kes aydın abası olsun" biçimindedir. (aba bir giysidir ve Aydın efesinin abası kısa ve dizleri açıktır.)

7. "Su uyur düşman uyumaz" değil, "Sü uyur düşman uyumaz" biçmindedir. (sü: asker)

8. "Saatler olsun" değil, "Sıhhatler olsun" biçimindedir. (sıhhat: sağlık)

9. "Su küçüğün söz büyüğün" değil, "Sus küçüğün söz büyüğün" biçimindedir.

10. "Elinin körü" değil, "ölünün kûru" biçimindedir. (kûr: mezar, gömüt)

11. "Sıfırı tüketmek" dğeil, "zafiri tuketmek" biçimindedir. (zafir: soluk)

12. "Eni konu" değil, "önü sonu" biçimindedir.

Haber Kaynağım :
https://www.facebook.com/

Plastik kapları kullanmadan önce bir daha düşünmek gerek...

● Arabanızda bulunduracağınız plastik su şişesindeki su çok tehlikelidir.

● Plastik su şişeleri Sheryl Crow'un göğüs kanseri olmasının en büyük nedenidir.

● Plastik şişeler özellikle Avustralya’da yüksek sayıda görülen göğüs kanseri vakalarının en büyük nedenidir.

● Annesine çok yakında göğüs kanseri teşhisi konulan bir arkadaşımıza doktor şunu söyledi:

"Kadınlar arabalarda bırakılmış plastik su şişelerinden su içmemelidir"

● Doktor: Yüksek sıcaklık ve şişe plastiklerindeki belli kimyasallar göğüs kanserine neden olabilir.

Lütfen dikkatli olun ve arabada bırakılmış plastik şişelerden su içmeyin!..

● Yüksek sıcaklık plastiğin içindeki toksinleri suya ve yiyeceklerimize geçiriyor ve doktorlar bu toksinleri kanserli hücrelerimizin etrafında kolaylıkla gözleyebiliyorlar.

● Mikrodalga fırınlarına plastik tabak ve kutuları koymayınız!....

● Plastik su şişelerini buzluğa koymayınız!...

● Plastik tabak örtülerini (SARAN WRAP, STREÇ v.b.) mikrodalga fırınına koymayınız.

Dioxin isimli kimyasal madde kansere neden olur, özellikle göğüs kanseri.

Dioxin maddesi vücudumuzdaki hücreler için bir zehirdir.

● Plastik şişeleri içinde su varken dondurmayınız. Bu durumda plastik içindeki Dioxin'i açığa çıkartmaktadır.

● Bazı zincir (fast food) restoranları yakın geçmişte plastik kutulardan kağıda geçtiler. Bunun en büyük nedeni dioxin problemidir.

● Geçen günlerde. Edward Fujimoto, Wellness Program Manager (Castle Hospital) bir TV programında bu sağlık tehdidini açıkladı. Dioxinlerin bizler için ne kadar tehlikeli olduğu gerçeğini anlattı.

● Yiyeceklerimizi mikrodalgada plastik kutular içinde ısıtmamamızı istedi.

● Bu özellikle içinde yağ olan yiyecekler için daha önemlidir.

● Yağ, yüksek sıcaklık ve plastiklerin bir araya geldiklerinde Dioxin açığa çıkarttıklarını ve bunun vücudumuzdaki hücrelere geçtiğini açıkladı.

● Plastikler yerine Cam, Pyrex, CorningWare ya da seramik den yapılmış kapların kullanılmasını tavsiye etti.

Microwave (Mikrodalga) için hazır üretilmiş çabuk ısıtılabilen yiyecek paketlerini başka bir kaba aktararak ısıtınız.

Kâğıt çok kötü bir malzeme değil ama içinde ne olabileceğini hiçbir zaman bilemeyiz. 

Pyrex, ISIcam, CorningWare gibi kapları kullanmak çok daha güvenlidir.

Ayrıca, Saran Wrap (veya Streç) ismi altında satılan tabak ve kutuların üzerine örttüğümüz ince plastik film de mikrodalga fırınına girdiğinde diğer plastikler kadar tehlikelidir.

● Mikrodalga kullanırken yiyecek kaplarınızı plastik yerine kağıt havlu ile örtünüz.

● MÜMKÜNSE, PASLANMAZ ÇELİKTEN BIR TERMOS YA DA CAMDAN YAPILMIŞ ŞİŞELER, KAPLAR KULLANALIM !

Sakın Siyah ve Kırmızıyı Kullanmayın...

   Diş macunlarındaki renkler paketli ürünlerin hepsinde var makarna bile siyah sadece 1 markada mavi renk gördüm acaba onlarda da katkı maddeleri var mı aynı kodlama gecerli mi bilemiyorum.
.
    
Diş macunu tüplerinin dip tarafındaki renk farklılıklarına daha önce dikkat ettiniz mi ?

Renklerin anlamlar:

Yeşil : Doğal ürün
Mavi : Doğal ve tıbbi ürün karışımı
Kırmızı : Doğal ve kimyasal malzeme karışımı
Siyah : Tamamen kimyasal

Kırmızı ve Siyah rekli macun yada beyazlatıcılar sağlığınıza ciddi zararlar verir paylaşki tüm arkadaşlarımız öğrensin.

Haber Kaynağım :
https://www.facebook.com/